"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1100 E., 2024/1797 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/507 E., 2024/107 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 2008-2016 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde mekanik formeni olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedilerek Türkiye'ye gönderildiğini, çalıştığı sürece işyerinde fazla çalışma yaptığını, ayda iki hafta tatili gününde çalıştığını, ... ve Kurban bayramlarının birinci günü ile yılbaşında bir gün istirahat ettiğini, diğer günlerde çalıştığını, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen ücretinin her ay sabit olarak ödendiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkili Şirket yapılanması içerisinde kaydına rastlanmadığını, çalıştığı ülke mevzuatına göre sosyal haklardan faydalanabileceğini, bu sebeple talep ettiği hakların çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının çalıştığı mutad işyerinin Rusya olduğu, hizmet süresinin 11.06.2009-09.03.2011 ve 11.10.2011-20.05.2015 tarihleri arasında 5 yıl 4 ay 9 gün olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde bir çalışanın hakkının ihlalini öğrendiği veya öğrenmesi gereken tarihten itibaren 3 ay içinde bireysel bir iş anlaşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahip olacağının düzenlendiği, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2 ve 8. maddeleri uyarınca; işçilik alacaklarının tâbi olduğu hukukun zamanaşımı ve hak düşürücü süre bakımından da yetkili olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde sözü edilen süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan resen dikkate alınması gerektiği, davacının iş sözleşmesinin 20.05.2015 tarihinde sona erdiği, davanın ise 01.12.2017 tarihinde 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacının Rusya ülkesinde çalıştığı, bu bağlamda yabancılık unsurunun tarafların kabulünde olduğu, cevap dilekçesi ile olayda Türk hukukunun uygulanamayacağının davalı tarafça savunulduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde sözü edilen mahkemeye başvurma süreleri, hak düşürücü süre niteliğinde olup resen dikkate alınması gerektiği, davacının iş sözleşmesinin fesih tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında dava hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde de bir hata bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanması gerektiğini,
2. Davalının cevap ve ıslaha karşı beyan dilekçesinde işçilik alacaklarına 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini belirttiğini ve tarafları lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, kazanılmış hakkın korunması gerektiğini, yabancı hukuktaki zamanaşımı düzenlemesinin esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Rus hukukunda hak düşürücü süre ve zamanaşımı kavramlarının bulunmadığını,
3. Rusya iş hukukunda zamanaşımı sürelerinin yeniden başlatılmasına ilişkin hâkime takdir yetkisi verildiğini, davacının süreyi kaçırması geçerli bir nedene dayandığından Mahkemece dava açma süresinin yeniden başlatılması gerektiğini,
4. Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesi gerektiğini,
5. İçtihat değişikliğinden önce açılan somut davada içtihat değişikliğinin uygulanamayacağını, 6. Matbu sözleşmeye dayanarak taraflar arasında hukuku seçimi yapıldığının söylenemeyeceğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderleri hususlarındadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihteki 392. maddesi şöyledir:
"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."
İş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde sözü edilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafından usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı olmakla birlikte, bu hata sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.