"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun miktardan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun miktardan reddi ile davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Somut uyuşmazlıkta 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçen davacının ücretinin eksik ödendiği iddiasına bağlı fark alacak taleplerinin reddine karar verildiği, hüküm altına alınan alacağın ise davalı bakımından kesinlik sınırını aşacak mahiyette ileriye yönelik bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... ile dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacının alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa ait işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı alacaklarının bulunduğunu, ayrıca davacının pandemi döneminde davalı Bakanlık tarafından yayımlanan genelge çerçevesinde 7, 10 ve 15'er günlük nöbetler ile gece gündüz yirmi dört saat kapalı sistem çalıştığını, bu çalışma şeklinde fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını, gece çalışması da yaptığını; ancak bu çalışmalara ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacakları ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücreti ve gece zammı ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
valı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davalı Bakanlığın talimatları gereğince Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında ... Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğünde 18.03.2020-14.03.2021 tarihleri arasında sabit vardiya düzeninde gruplar hâlinde çalışma yapıldığını, bu süreçte tüm personelin 18 Mart 2020-30 Temmuz 2020 tarihleri arasında 14 günlük 2 gruba; 30 Temmuz 2020-14 Mart 2021 tarihleri arasında ise 10 günlük 3 gruba ayrılarak kuruluşta yatılı kalarak çalıştıklarını, kuruluşta yatılı kalınan 10 günlük süreçte günlük en fazla 11 saat fiilen 2 posta hâlinde (yemek ve dinlenme saatleri ile beraber gündüz 08.00-20.00;gece 20.00-08.00 saatlerinde) çalışıldığını, gündüz veya gece postasında en fazla 11 saat çalışan personel günün geri kalanını kuruluşun pandemi kurallarına uygun olarak düzenlenen personel konaklama odalarında istirahat ederek ve konaklayarak geçirdiğini, 10 günlük sabit vardiyası biten personelin 20 gün evinde dinlendiğini, Bakanlığın yazı ve talimatlarına uygun olarak günlük 7,5 saati aşan fiilî çalışmaları ile gece postasına denk gelen çalışmalarına karşılık gece çalışma ücretinin ödendiğini, yapılan ödemelerin Yüksek Hakem Kurulu tarafından yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun olduğunu, ayrıca işyerindeki ücret politikasının da hukuka uygun olduğunu ve davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş sürecinde imzalanan sözleşmede asgari ücretin belirli oran fazlasına yönelik bir düzenleme bulunmadığı ve ücret bordroları, puantaj kayıtları ile yasal mevzuat dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; yapılan işin niteliği dikkate alındığında 24 saat aralıksız çalışma olgusunun kabul edilmesi gerektiğini, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile gece zammı alacaklarına ilişkin hesaplamaların hatalı yapıldığını, ücret farkı alacağından bağımsız olarak gündüz 11 saati ve gece 7,5 saati geçen çalışmaların ödenmediğini, davacıdan yazılı rıza alınmadan yapılan fazla çalışmaların yasak çalışma kapsamında olduğunu, pandemi nedeniyle yapılan aralıksız çalışmalar neticesinde hak kazanılan hafta tatili ücreti alacaklarının ödenmediğini, hükme esas alınan raporun ve dolayısıyla hükmün eksik incelemeye dayandığını, ayrıca bilirkişi tarafından kabul edilen mahsup yönteminin ve hesap döneminin de hatalı olduğunu, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının toplu iş sözleşmesindeki düzenlemelere uygun şekilde zamlı şekilde hesaplanması gerektiğini, davacının kadroya geçiş öncesi asgari ücretin yüzde fazlası ücret üzerinden çalıştığı sabit iken kadroya geçiş sonrası ücretin eksik ödendiğini, ücretin işverence tek taraflı şekilde düşürülmesi hukuka aykırı olduğundan ücret fark alacaklarının da hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının çalıştığı işyeri ev tipi sosyal hizmet birimi olmadığından somut uyuşmazlığa 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümleri uygulanması mümkün olmadığından davanın görev yönünden de reddi gerektiğini; ayrıca dava dilekçesinin somutlaştırma yükümlülüğüne aykırılık teşkil edecek şekilde düzenlenmiş olduğu anlaşılmasına rağmen dava dilekçesi içeriği açıklattırılmadan yargılama devam edilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince ön inceleme aşamasının usulüne ve amacına uygun şekilde yürütülmediğini, davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığının tespit edilmeden 4857 sayılı Kanun hükümlerinin somut olaya uygulanmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, fazla çalışmanın denkleştirme sistemine göre belirlenmesi gerektiğini, alacaktan uygun oranda indirim yapılması gerektiğini, arabuluculuk son tutanak tarihi dikkate alınmaksızın hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hüküm altına alınan alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı istinafı bakımından yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen alacak miktarı davalının kesinlik sınırının altında kaldığından davalı vekilinin başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine; davacı istinafı bakımından yapılan incelemede ise davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş sürecinde imzalanan sözleşmede asgari ücretin belirli bir oran fazlasına yönelik bir düzenleme bulunmadığı, ücret bordroları, puantaj kayıtları ile mevzuat dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ve fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile gece zammı ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23 üncü madde, 4857 sayılı Kanun'un 22, 32, 41, 42, 44, 46, 47, 63, 68 ve 69 uncu maddeleri.
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 uncu maddesi.
4. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun (2828 sayılı Kanun) “Tanımlar” kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin (13) üncü alt bendine göre ev tipi sosyal hizmet birimleri; “Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini” ifade eder.
5. 2828 sayılı Kanun'un“Personel Statüsü” başlığını taşıyan 16 ncı maddesi son fıkrası şöyledir:
“Ev tipi sosyal hizmet birimleri, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır.”
6. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı ilâmında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta davacı, ... Çocuk Evleri Sitesi nezdinde bakım personeli olarak çalışmakta olup davacı tarafça, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile gece zammı alacağı 02.04.2018 tarihinden itibaren hüküm altına alınması talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, söz konusu alacakların pandemi dönemi öncesi ve sonrası da dâhil olmak üzere dava dilekçesinde belirtilen dönem dikkate alınarak hesaplandığı değerlendirmesine yer verilmiş ise de söz konusu incelemenin eksik olduğu anlaşılmaktadır.
3. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda pandemi dönemi öncesi ve sonrasında işyerinde üçlü vardiya bulunduğundan davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanmadığı, ayrıca davacının haftanın bir günü çalışmadığı hususu dikkate alındığında hafta tatili ücreti alacağına da hak kazanmadığı değerlendirmesine yer verilmiş olup söz konusu yapılan tespitler yerindedir. Ancak 02.04.2018 tarihinden başlayan uyuşmazlık konusu dönemin, pandemi öncesi ile sonrasına denk gelen tarih aralıklarında ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı hususu, denetime elverişli değildir. Örneğin; davacının 28.10.2018 günü, 07.00-15.00 vardiyasında çalıştığı işyeri kayıtlarından anlaşılmakta olup bu hususun bilirkişi tarafından dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının sözü edilen dönemde ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunun denetime elverişli şekilde belirlenmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
4. Davacının pandemi dönemindeki ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının da eksik hesaplandığı anlaşılmaktadır. Zira her ne kadar raporun değerlendirme kısmında, 31.10.2020 tarihine kadar uygulanmaya devam olunan Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümleri ile 15.01.2021 imza tarihli ve 01.11.2019-31.10.2021 yürürlük süreli davacının yararlanmış olduğu ... Sendikası ile davalı arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde yer alan ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına ilişkin zamlı yevmiyelerin dikkate alındığı belirtilmiş ise de, yapılan hesaplama tablosunda ilgili alacağın tek yevmiye üzerinden hesaplandığı görülmüştür. Nitekim her iki toplu iş sözleşmesinde de ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışan işçiye toplam üç yevmiye ödeneceği kararlaştırılmış olup bir yevmiyenin maktu ücret içerisinde ödendiği anlaşıldığından çalışılan her bir ulusal bayram ve genel tatil günü için ilave iki yevmiye ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken tek yevmiye üzerinden hesaplama yapılması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5. Öte yandan dosya kapsamında yer alan davalı Bakanlık Personel Genel Müdürlüğünün 25.03.2021 tarihli yazısına göre, davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olduğu sabit olup ilâmın İlgili Hukuk kısmının (5) numaralı bendinde belirtildiği şekilde 2828 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekir.
Buna göre davacının sendika üyelik bilgileri dikkate alındığında, 01.11.2020 tarihinden itibaren fazla çalışma ücreti alacağının işyerinde yürürlükte bulunan 15.01.2021 imza tarihli 01.11.2019-31.10.2021 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak %60 zamlı hesaplanmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak söz konusu toplu iş sözleşmesinin 19 uncu maddesinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırılan işçilere o gün için imza tarihinden (15.01.2021) itibaren uygulanmak üzere toplam 3 (üç) günlük ücret ödeneceği kararlaştırılmış olup 01.11.2020 ile 15.01.2021 tarihleri arasındaki dönem bakımından talep edilen ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hakkında 6098 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuca gidilmesi gerekirken 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması hatalı olmuştur. Ancak hükmün yalnızca davacı lehine bozulması nedeniyle miktar bakımından davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak belirtilen dönem bakımından, 6098 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının yeniden değerlendirilmesi gerekir.
6. Ayrıca İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun değerlendirme kısmında, pandemi dönemi için gece 12 saat çalışılan vardiyalarda 7,5 saati aşan 3,5 saatin ve 24 saatlik vardiyalar bakımından ise 11 saati aşan 3 saatin fazla çalışma olarak değerlendirildiği ve hesaplamaların buna göre yapıldığı belirtilmiştir. Ancak söz konusu raporda, fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin hesap tablosunun denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Zira 15.06.2020-14.07.2020 tarihlerinde davacının 24 saatlik vardiyalar ile çalıştığı sabit olup bu vardiyaların fazla çalışma hesabında dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla pandemi döneminde davacının çalışma saatlerinin gün bazında ne şekilde olduğu ve ne kadarlık kısmının fazla çalışma olarak değerlendirildiği hususunun denetime elverişli şekilde belirtilerek fazla çalışma ücreti alacağının yeniden hesaplanması gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davacı Temyizi Yönünden
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.