"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin uzak yol ... kaptanı olarak aralarında organik bağ olan davalı Şirketlere ait gemilerde 1 Kasım 2000 tarihinden itibaren birinci kaptan olarak çalıştığını, müvekkilinin 1 Kasım 2000 tarihinden itibaren davalılara ait Türkiye Cumhuriyeti bandıralı “... ...” isimli gemide yaklaşık 4 yıl süren çalışmasının davalılar tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilmediğini, davalıların muvazaalı olarak müvekkilini birçok defa işe girmiş çıkmış gibi gösterdiklerini, müvekkilinin SGK kayıtlarında davalılardan birinde çalışıyor gösterildiği tarihlerde dahi usulsüz olarak ücretinin başka bir davalı tarafından eksik olarak ödendiğini, adresleri, ortaklık ve yönetim yapıları aynı olan davalıların müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduklarını, müvekkilinin ücretinin 5.500,00 USD olduğunu, 2012 yılı Ocak ayından itibaren ücretini eksik aldığını, müvekkilinin izinli olduğu dönemlerde ödenmesi gereken 11.000,00 USD'nin ödenmediğini, davalılarca müvekkili sanki belirli süreliğine çalışıyormuş gibi gösterilmek amacıyla belirli süreli iş sözleşmesi imzalatıldığını, müvekkilinin işverenlerin yetkilileri tarafından aranılarak gemiden ayrılması ve gelecek bir başka kaptana devir teslim yapması emrinin verildiğini, müvekkilinin 28 Ocak 2015 tarihinde gemiyi terk etmek zorunda bırakıldığını, bu olaydan sonra davalılar tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ve bildirim yapılmaksızın kötüniyetle işine son verildiğini, davalılar yetkili E.B'nin imzası bulunan personel bilgi kartında 21.05.2014 tarihi itibari ile müvekkilinin 24.810,00 USD alacağı olduğunun ikrar edildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücret alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının ... ... İşletmeciliği ve Kiralama Anonim Şirketi (... ... AŞ) nezdinde hiçbir zaman çalışmadığını, bu davalı bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının müvekkili Şirketlerdeki çalışmalarının kesintili olduğunu, son aylık ücreti 1.860,00 TL olup 24.01.2015 tarihli işten ayrılış bildirgesinden de görüleceği üzere belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle sözleşmenin sona erdiğini, iş sözleşmesinin müvekkili Şirketler tarafından feshinin söz konusu olmadığını, davacının el yazısı ile yazmış olduğu istifa dilekçesini sunduğunu, bu dilekçe ile yeni bir sözleşme imzalamak ve gemiden ayrılmak istediğini beyan ettiğini, iş sözleşmesinin kıdem tazminatını gerektirir bir şekilde sona ermediğini, davacı ile müvekkili Şirketler arasında belirli süreli iş sözleşmeleri imzalandığından davacının ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacı tarafın ücret alacağı bulunduğuna ilişkin iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, 2012 yılının Ocak ayından beri ücretini eksik alan ve 2015 yılı Ocak ayında işten ayrılan davacının ücretini eksik almasına rağmen bu kadar uzun süre çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının her bir müvekkili Şirketteki sözleşmesinin bitimini takiben müvekkili Şirketleri ibra ettiğini, davacının ücret alacağını talep hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sigorta hizmet cetveli incelendiğinde davalılardan ... ... AŞ dışındaki davalılar nezdinde kesintili çalışma kayıtlarının bulunduğu, davalı Şirketlerin ortaklarının aynı şahıslar olduğu, özellikle de davalının işçisi olmayıp menfaat birliği içinde de bulunmayan tanık M.Y'nin objektif olduğu değerlendirilen beyanlarında davacının kesintisiz çalıştığının dile getirildiği, nitekim kesintili dönemlerde davacının başka işyerlerinde çalıştığına dair de bir delil bulunmadığı, davalılar arasında organik bağ bulunduğu ve kesintisiz çalıştığı yönündeki iddialarının ispatlandığı kanaatine varılarak davacının 01.11.2000-28.01.2015 tarihleri arasında çalıştığının kabul edildiği, davacının davalılara ait gemilerde birbiri ardına belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığı, sözleşmelerin belirli bir sefer için yapılmadığı ve yenilemeler için esaslı bir neden de ileri sürülmemiş olduğundan taraflar arasındaki sözleşmelerin belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüştüğünün kabulü gerektiği, davalı tarafça sürenin sona ermesi dışında başkaca bir fesih nedeninden bahsedilmediği, iş sözleşmesinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde sona erdirildiğini ispatla yükümlü bulunan davalı işverenler tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde davalı tarafça feshedildiğinin kabulü gerektiği, davalı yetkilisinin imzasını havi ve banka kayıtlarıyla uyumlu bilgiler içeren 21.05.2014 tarihli "Personel Bilgi Kartı" başlıklı belgedeki bakiye ücret alacağına ilişkin kayıt ikrar mahiyetinde kabul edilerek davacının ücret alacağı bulunduğunun kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; ücret alacağının eksik hesaplandığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalılar vekili; davacının ... ... AŞ nezdinde hiçbir zaman çalışmadığını, bu davalı bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının çalışmalarının kesintili olduğunu, davacının hizmet sürelerinin birleştirilmesinin hatalı olduğunu, davacının son ücretinin 5.500,00 USD olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, son ücretinin 1.860,00 TL olduğunu, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin sona ermesi nedeniyle davacının iş sözleşmesinin sona erdiğini, davacının sunduğu dilekçe ile müvekkili Şirketlerle başka bir belirli süreli iş sözleşmesi akdedilmesini ve kendisinin başka bir sefere gitmek istemediğini açıkça ifade ettiğini, bunun bir istifa olarak kabulü gerektiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, sundukları mütalaa ve bilirkişi raporlarına itiraz dilekçeleri değerlendirilmeden ücret alacağının hüküm altına alındığını, 2012 yılının Ocak ayından beri maaşını eksik alan ve 2015 yılı Ocak ayında işten ayrılan davacının ücretini eksik almasına rağmen bu kadar uzun süre çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının her bir müvekkili Şirketteki sözleşmesinin bitimini takiben müvekkili Şirketleri ibra ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının hizmet süresi konusunda anlaşmazlık bulunduğu, davacı vekilinin Müvekkilinin 01.11.2000 tarihinden 28.01.2015 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını savunduğu, davalı vekilinin ise davacının SGK kayıtlarında gösterilen süre kadar çalıştığını, ilk defa 24.05.2005 tarihinden itibaren olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleri ile kesintili olarak 24.01.2015 tarihine kadar çalıştığını savunduğu, 2015 yılı Mart ayında işe başladığını beyan eden davacı tanığı M.'inn davacının kesintisiz çalıştığına ilişkin beyanı, 2000 yılında işe başladığını beyan eden davacı tanığı G.'nin kendisinin işe başladığında davacının da çalışmakta olduğunu ve davacının sürekli çalışan kaptanlardan olduğunu beyan etmiş olması, davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan eden davalı tanığı F.'nin kendisinin kesintisiz çalıştığını beyan etmiş olmasına ve beyanının kesintisiz çalışma sisteminin de bulunduğunu göstermesine rağmen bu tanığın SGK hizmet dökümünün incelenmesinde davacı gibi kesintili çalışma ve dönem sonlarında işten çıkış nedenlerinin 5 kodu ile bildirilmiş olması, 2000 ya da 2001 yılında işe başladığını beyan eden davalı tanığı E.'nin bu tarihlerde davacı ile birlikte aynı gemide çalıştıklarını beyan etmesine rağmen davacının ilk SGK girişinin 2005 yılında yapılmış olması, davacının SGK kaydının bulunmadığı dönemlerde davalı Şirketlerce hesabına ödeme yapılmış olması karşısında davacının iddia ettiği tarih aralığında kesintisiz çalıştığının kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, davalı Şirketler arasında organik bağ bulunduğunun anlaşmazlık dışı olduğu, tanıkların da ... adamlarının herhangi bir şirketin herhangi bir gemisinde çalıştırabildiğini beyan ettiği, davalının kabulünün de bu yönde olduğu, buna göre şirketler arasında iş sözleşmeleri açısından devir olgusu da bulunduğu, SGK kayıtlarında işveren olarak görülmeyen davalı Şirket tarafından da davacının hesabına yapılan ödemeler bulunduğu, bu kapsamda tüm Şirketlerin tüm hizmet süresinden sorumlu tutulmasında hata bulunmadığı, davacının ücreti konusunda anlaşmazlık bulunsa da davacının hesaplamalara konu dönemlerde ücretinin net 5.500,00 USD olduğu, sunulan banka kayıtları, ordinolar ve sözleşmeler ile sabit olduğu, dosya kapsamına özellikle de davacının kesintisiz çalıştığının kabulüne göre üst üste yapıldığı anlaşılan belirli süreli sözleşmelerin zincirleme yapılması için esaslı bir nedenin varlığı ortaya konulamadığından davacının belirsiz süreli sözleşme ile çalıştığının kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile değil kesintisiz olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığının kabulü ve bu kadar süre kesintisiz çalışan bir işçinin ücretinin önemli bir bölümünün ödenmemiş olması gibi haklı bir fesih nedeni de bulunmasına rağmen istifa ile işten ayrılmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ücret alacağı konusunda hükme esas alınan ilk raporun 10.09.2018 tarihinde sunulan ek raporunda, davacı tarafından sunulan personel bilgi kartındaki cari hesaba göre son ödeme tarihi itibariyle davacının alacaklı göründüğü 24.810,00 USD ve bu karttaki son ödemenin yapıldığı 21.05.2014 tarihi baz alındığı ve bu tarih itibariyle davacının bu tutarda alacaklı olduğunun sabit kabul edildiği, bu tarihten sonraki hak kazanılan toplam ücret ile bu ücretin toplandığı, bu tarihten sonra yapılan ödemelerin toplamı anılan toplam alacaktan mahsup edilmek suretiyle sonuca gidildiği, davacı tarafından sunulan ve işveren yetkilisi tarafından düzenlenmiş görülen bilgi kartına davalı tarafın açık bir itiraz bulunmaması ve bu karta ödemelerin de işlenmiş olması karşısında bu tarihten önceki diğer ödemelerin bu tarih itibariyle var olan ve sonrasında doğan alacaklardan mahsubunda hata bulunmaması, davalının savunmalarının kesintili çalışmaya dayanmakta olmasına rağmen davacının kesintisiz çalıştığının kabul edilmesi ve düzenlenmesi gereken ücret defterinin sunulmamış olması karşısında bu hesap tarzının doğru olduğunun değerlendirildiği, ayrıca aynı nedenlerle davalı tarafından sunulan mali müşavir tarafından sunulan hesaplamaya ilişkin uzman mütalaasına itibâr edilmediği, davalı vekili, davacının Şirketi her çalışma dönemi sonunda ibra ettiğini savunmuş ise de ibranamelerde tutar bulunmaması, kesintisiz çalışmanın kabul edilmiş olması ve çalışma devam ederken alınan ibranamelerin geçersiz olması karşısında bu itirazın da haklı bulunmadığı, kaldı ki davacının alacaklarını gösterir personel bilgi formundan sonra düzenlenmiş kanuna uygun bir ibranamenin de sunulmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı ... AŞ'nin alacaklardan sorumlu olup olmadığı, davacının hizmet süresi, ücret miktarı, iş sözleşmesinin feshi ve buna bağlı olarak davanın kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ile ücret alacağının ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
2. 854 sayılı Deniz İş Kanunu'nun 14, 16, 20 ve 29 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekili davacının 01.11.2000-28.01.2015 tarihleri arasında davalılar nezdinde kesintisiz bir şekilde çalıştığını iddia etmiş, davalılar vekili; davacının davalı Şirketler nezdindeki çalışmalarının SGK kayıtlarında görüldüğü gibi kesintili olduğunu ve davacının 24.01.2015 tarihinde işten ayrıldığını savunmuştur. Mahkemece davacının 01.11.2000-28.01.2015 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilmiştir. Mahkemece davacının çalışmasının kesintisiz olduğunun kabul edilmesinde isabetsizlik görülmemiş ise de SGK kayıtlarına göre davacının 24.01.2015 tarihinde işten ayrıldığının görülmesine ve davacının 28.01.2015 tarihine kadar çalıştığına ilişkin dosyada başkaca bir delil bulunmamasına göre davacının davalı Şirketler nezdindeki çalışmasının 01.11.2000-24.01.2015 tarihleri arasında sürdüğünün kabul edilmesi gerekmektedir. Buna göre, davacının kıdemi 01.11.2000-24.01.2015 tarihleri arasında 14 yıl 2 ay 24 gün olarak belirlenerek hesaplama yapılan 07.11.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunun birinci seçeneği doğrultusunda kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken 15.05.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
3. Dosyada bulunan 07.09.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının 28.01.2015 tarihine kadar çalıştığı kabul edilerek davacının 23.593,12 USD ücret alacağı hesaplanmış ve Mahkemece bu rapor doğrultusunda ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. 07.11.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise davacının 24.01.2015 tarihine kadar çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Hem Mahkemece hükme esas alınan 07.09.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda hem de 07.11.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda ücret alacağı hesaplanırken davalı Şirketler tarafından davacıya yapılan ödemeler mahsup edildiği belirtilmiştir. Ancak, davalı ... AŞ tarafından 21.01.2015 tarihinde yapılan 2.109,52 TL'lik ödeme 07.11.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda dikkate alınmasına rağmen hükme esas alınan 07.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda ücret alacağından mahsup edilmemiş olması hatalıdır. Davacının ücret alacağının 07.11.2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm altına alınması gerekirken 07.09.2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.