Logo

9. Hukuk Dairesi2024/12269 E. 2024/13129 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının 2019 Ekim-2020 Mart dönemi arasındaki ücret farkı alacaklarının tespiti ve miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ücretinin tespitinde 375 sayılı KHK'ye eklenen Geçici 23. madde uyarınca düzenlenen Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin esas alınması gerektiği, ilk derece mahkemesinin karar sonucunun yerinde olduğu gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Toplu İş Sözleşmesi Genelgesi yayımlanmak suretiyle 01.01.2018-31.12.2020 arası ücret zamları ile mali ve sosyal hakların belirlendiğini, 10.08.2020 tarihinde de davalı ... Bakanlığının üyesi olduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile ... Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri (... ...) Sendikası arasında toplu iş sözleşmesi imzalanarak 01.01.2019 - 31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret zamları ile mali ve sosyal hakların belirlendiğini ve bu toplu iş sözleşmesi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının toplu iş sözleşmesi hükümlerinin ortadan kaldırılmış olduğunu; ancak davalının 01.01.2019 tarihinden itibaren ne Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının toplu iş sözleşmesi hükümlerini ne de TÜHİS ile .... Sendikası arasındaki 10.08.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesi hükümlerini uygulamadığını ileri sürerek Ekim 2019 ile Mart 2020 tarihleri arasındaki 6 aylık dönem bakımından ödenmeyen fark ücret ve ekleri alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçiş sonrası işçi ücretlerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından düzenlenen toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, davacının ücretinin düşürülmesi gibi bir uygulama söz konusu olmadığından dava konusu alacaklara hak kazanamayacağını; ayrıca talep edilen faiz oranı ile faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.12.2022 tarihli kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair açık düzenleme olduğu, bu düzenlemenin her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağlayıcı olduğu gözetilmeksizin davacının ücretinin işveren tarafından eksik ödendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin ve .... Sendikası ile TÜHİS’in tarafı olduğu 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 16.11.2023 tarihli kararı ile; davacının kadroya geçişi aşamasında davalı Bakanlık ile arasında imzalanan iş sözleşmesinde ücretinin asgari ücretin yüzde fazlası olarak kararlaştırıldığı, bu durumda davacının ücret farkı alacağının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 18.03.2024 tarihli ilâmı ile; davacının, davalıya bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğinin dosya kapsamından anlaşılması birlikte değerlendirildiğinde, sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı bakımından .... Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanma en erken 01.11.2020 tarihinde mümkün olabilir ise de davacının uyuşmazlığa konu talep döneminin 2019 Ekim ile 2020 Mart ayları arası olduğu, bu talep döneminde söz konusu toplu iş sözleşmesinin uygulanma imkânının bulunmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu; ayrıca dava dilekçesinde “2019 Ekim 2020 Mart ayları arası altı aylık döneme ilişkin maaş ve ekleri üret alacağı farkı” şeklindeki ifade ile toplam bir tutar belirlenerek talepte bulunulduğu, davacı tarafın talep konusunu hangi alacak kalemlerinin oluşturduğunu ve uyuşmazlık konusu her bir alacak kalemi için ne miktar talep ettiğini belirtmemiş olmasının ve Mahkemece bu konudaki eksiklik giderilmeden tüm alacak talepleri yönünden tek toplam tutar üzerinden tahsil hükmü kurulmasının hatalı olduğu, davacıya davasını somutlaştırma yükümlülüğü çerçevesinde dava dilekçesinin açıklattırılması, hangi alacak kaleminin ne tutarda dava konusu yapıldığının belirtilmesinin istenilmesi ve oluşacak sonuca göre yukarıda açıklanan bozma gerekçesi de dikkate alınarak yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma ilâmı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda kapsama alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacıya 2018 yılında sözleşmede yazılı oran doğrultusunda ödeme yapıldığını, ancak 2019 yılı sonrasında 02.04.2018 tarihinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda eşit işe eşit ücret uygulaması prensibi gereğince ödeme yapıldığını, kabul edilen şekilde ödeme yapılması hâline davacının kariyer meslek grubunda yer alan fakülte mezunları ile aynı konuma geleceğini, davalı İdarenin iradesinin bu yönde olmadığını, sürekli işçi kadrosuna geçişte yapılan bireysel iş sözleşmesinin yalnızca 2018 yılına ilişkin bir yıllık dönemi kapsadığını, fark taleplerin reddi gerektiğini, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının 2019 yılı Ekim ile 2020 yılı Mart ayları arasındaki ücretinin tespiti ile fark alacakların miktarının belirlenmesi ve uyuşmazlık konusu her bir alacak kalemi için dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktarların belirlenmesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22 ve 32 inci maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ye eklenen geçici 23 üncü madde.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya kapsamından, davacının talep konusu dönemdeki ücretinin ve buna bağlı olarak fark alacakların Dairemizin 18.03.2024 tarihli bozma ilâmında belirtildiği şekilde yalnızca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine göre belirlendiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde, davacının ücretinin söz konusu toplu iş sözleşmesinin yanı sıra .... Sendikası ile TÜHİS arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete dair hükümlerine göre tespit edildiğinin belirtilmesi hatalı ise de, karar sonucu itibarıyla yerinde olduğundan bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve özellikle Değerlendirme bölümünün (2) numaralı paragrafında belirtilen ilave gerekçeye ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.