"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde çalıştığını, sözleşmesinin haklı neden olmadan ve bildirimsiz feshedildiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirketin çalışanı olmadığını, bu nedenle husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, davacının hak ve alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada bulunan taraflar arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinin işçinin Rusya'da çalışması amacıyla düzenlendiği, sözleşmede ihtilaf hâlinde açıkça çalışılan ülke hukukunun uygulanacağının belirtildiği, davalı tarafın süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def'i ile birlikte çalışılan ülke hukukunun uygulanması gerektiğini ifade ettiği, mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Rusya olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2020/5617 Esas ve 2020/16556 Karar sayılı kararında belirtilen şekilde dava konusu uyuşmazlık hakkında çalışılan ülke hukukunun uygulanması gerektiği, zamanaşımı yönünden de bu hukukun uygulanması gerektiği, bu bağlamda iş sözleşmesinin sona erdiği tarih sebebi ile davaya konu edilen alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde Rusya iş hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'ndaki zamanaşımına ilişkin hükümlerin somut uyuşmazlığa uygulanması gerektiği, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesi uyarınca talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığı, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddine karar verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varıldığı, bu hâliyle kararın içtihatlara uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davalının cevap dilekçesinde ve ıslaha karşı beyan dilekçesinde dava konusu uyuşmazlığa 5 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğini öne sürdüğünden bu hususta davacı bakımından usuli kazanılmış hak oluştuğunu,
b. Somut uyuşmazlıkta davalının, iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu'nu uygulayarak feshettiğinden seçimlik hakkın Türk iş hukukunun uygulanması yönünde olduğunu, olaya Türk iş hukukunun uygulanması gerektiğini,
c. Yargıtayın sürpriz karar yasağına aykırı olarak tarafları makul bir süre önceden bilgilendirmeden yabancı hukuk uygulanmasına ilişkin içtihat değişikliğinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu,
d. Rusya hukukundaki sürelerin kaçırılması durumunda hâkime bu sürelerin tekrar başlatılması hususunda takdir yetkisi verildiğini, davacı işçinin de Rusya kanunlarını bilmesi beklenemeyeceğinden Mahkemece bu sürelerin yeniden başlatılması gerektiğini,
e. Rusya İş Kanunu'nda zamanaşımı ve hak düşürücü süre kavramlarının bulunmadığını, bu hususta eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu,
f. Dava konusu uyuşmazlığında çözümünde Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, Türkiye İş Kurumu nezdinde imzalanan matbu sözleşme ile taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından söz edilemeyeceğini,
g. Taraflarınca yapılan yargılama giderinin davalıya yükletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde; davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin, arabuluculuk ücreti, harçlar ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davaya konu alacak taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve vekâlet ücreti, arabuluculuk dâhil yargılama giderleri hususlarındadır.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta dava tarihi dikkate alındığında; davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesi isabetli ise de Dairemizin sözü edilen uygulaması, davalı tarafça yapılan yargılama giderlerine ilişkin olup davanın ret sebebi ne olursa olsun Hazineye gelir kaydına karar verilmesi gereken arabuluculuk giderini kapsamamaktadır. Bu nedenle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/14 hükmünün son cümlesi uyarınca; arabuluculuk giderinin, haksız çıkan taraftan tahsil edilmesi gerekirken davalıdan tahsiline karar verilmesi hatalı olmuştur. Diğer yandan, davacının yaptığı yargılama giderlerinin de kendi üzerinde bırakılması gerekirken davalıdan tahsiline karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. Tarafların temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine "Alınması gereken 427,60 TL harcın davacı tarafından yatırılan toplam 763,50 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 335,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davacıya iadesine" ibaresinin yazılması,
Hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin çıkartılarak yerine "davacı üzerinde bırakılmasına" ibaresinin yazılması,
Hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "davalıdan" ibaresinin çıkartılarak yerine "davacıdan" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.