Logo

9. Hukuk Dairesi2024/1325 E. 2024/5080 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunup bulunmadığına, bulunması halinde ücret, kıdem, ihbar ve yıllık izin alacaklarının miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ücret alacağının hesabında, yapılan tüm ödemelerin mahsup edilmesi gerekirken sadece "maaş ödemesi" adı altında yapılan ödemelerin mahsubunun hatalı olduğu ve davacının diğer alacaklarının mahsubu yapılmadan eksik ücret alacağı hesaplanıp hüküm altına alındığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1935 E., 2023/1590 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/200 E., 2023/129 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Trabzon 4. İş Mahkemesinin 10.06.2021 tarihli ve 2020/583 Esas, 2021/265 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığa bakma görevinin asliye ticaret mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 27.10.2021 tarihli karar ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin 01.09.1995-13.01.2020 tarihleri arasında davalı Şirket nezdinde muhasebe müdürü olarak çalıştığını, son ücretinin brüt 10.490,00 TL olduğunu, müvekkilinin grup şirketler nezdindeki başka firmalara da hizmet verdiğini, davalı nezdinde çalışmakta iken 1995 yılından 2011 yılına kadar 4/B prim bildirilmiş ise de bunun sebebinin 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nda (3568 sayılı Kanun) o tarihe kadar yer alan yasal engelden kaynaklandığını, 2011 yılında 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 53 üncü maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda meslek mensuplarının bulundukları yerde işçi olarak sigrotalı gösterilmelerinin önü açıldığından 4/a prim bildirilmeye devam edildiğini, müvekkilinin haftada 7 gün 07.00-23.00 saatleri arasında çalıştığını, dinî ve millî bayramlarda çalışmaya devam ettiğini, emekli olduktan sonra bir süre sigortasız çalışmaya devam ettiğini, alacaklarını talep ettiğinde işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazmnatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile eksik ödenen 99.165,00 TL ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının ilk olarak 1995 yılında davalı Şirketin de içerisinde yer aldığı ... Grup Şirketlere dışarıdan serbest meslek makbuzu kesmek suretiyle mali müşavirlik hizmeti vermeye başladığını ve kendisini de müvekkili Şirket yöneticilerinin bilgisi haricinde Şirket bünyesinde sigortalı çalışan olarak gösterdiğini, bu süreçte de 3568 sayılı Kanun'a aykırı olmasına rağmen dışarıdan kendi mükellef portföyüne müvekkili Şirketten bağımsız şekilde serbest mali müşavir olarak hizmet vermeye devam ettiğini, Şirket yetkililerinin bilgisi haricinde kendisinin defterlerini tuttuğu ... Vitrifiye AŞ bünyesinde kendisini sigortalı çalışan olarak gösterdiğini, bu süreçte Şirketin bilgisi dâhilinde kendisine yalnızca kesmiş olduğu serbest meslek makbuzlarının karşılığının ödendiğini, söz konusu makbuz karşılıklarının ödenmesinin ötesinde müvekkili Şirket ile davacı arasında hiçbir şekilde işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının emeğini ve mesasini tamamen davalı Şirkete özgülememesi sebebiyle bağlılık unsuru oluşmadığından taraflar arasında iş ilişkisinin bulunduğundan söz edilemeyeceğini, Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen delillerin usulüne uygun şekilde taraflarına tebliğ edilmediğini, davanın belirsiz alacak davasına konu edilmesinin mümkün olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın toplam değeri 99.865,00 TL olmasına rağmen davacı tarafça kötüniyetli olarak davaya esas değer 700,00 TL bildirilerek yalnızca 366,60 TL masraf yatırıldığını, gider avansı yatırılması dava şartı olduğundan eksik yatırılan gider avansı nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, aksinin kabulü hâlinde dahi davacı emeklilik suretiyle işten ayrıldığından ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının çalışma koşullarına ilişkin iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, davacının haftanın 3 günü öğlen 12.00 saatlerinde müvekkiline ait işyerine gelerek burada kendi mükellefleriyle görüştüğünü, davacının sigortalı çalışan olarak görünmesi nedeniyle müvekkili Şirket tarafından davacıya yıllarca hak etmediği hâlde ödeme yapılmış olup buna rağmen davacının ücret alacağının bulunduğunu iddia etmesinin gerçeği yansıtmadığını, davacının aylık ücret miktarı ile ödenmeyen ücret alacağına ilişkin iddiası dikkate alındığında bir işçinin 9 veya 12 ay kadar uzun bir süreç boyunca herhangi bir ücret almaksızın çalışmış olmasının mümkün olmadığını, 24 yıl 4 ay 12 gün kıdemi olduğunu iddia eden davacının bu süre boyunca hiç yıllık izin ve hafta tatili kullanmadığı yönündeki iddialarının da gerçek dışı olduğunu, davacının faize ilişkin taleplerinin de hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları, ticaret odası kayıtları, banka kayıtları ve yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı Şirkette ve bu Şirketle bağı olan dava dışı Şirketlerde çalıştığı, çalışmasının bağımlı olduğu, davacının 4/b statüsünde geçen toplam gün sayısı da dikkate alınmak suretiyle emeklilik tarihine kadar olan hizmet süresinin 01.09.1995-24.12.2018 tarihleri arasında 23 yıl 4 ay 1 gün (8.516 gün) olduğunun sabit olduğu, ancak davacı tarafça ıslah dilekçesi 24.12.2018'e kadar olan çalışmalar yönünden sunulduğundan 12.01.2019-11.03.2019 arasındaki çalışmalarının işçilik alacaklarının hesabında dikkate alınmadığı, dosyada yer alan 31.01.2020 tarihli feshe ilişkin belge içeriği dikkate alındığında ve ayrıca davacı tarafından imzalı istifa dilekçesi ya da davacının emeklilik koşulunu sağladığı nedeniyle ayrıldığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı hususu göz önünde bulundurulduğunda davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının talebi, banka ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları dikkate alındığında ödenmeyen ücret alacağının bulunduğu, davacının talebinde belirtildiği üzere son 11 yıla ilişkin yıllık izinlerinin kullandırıldığının davalı işverence ispatlanmaması nedeniyle davacının yıllık izin ücreti alacağına da hak kazandığı; ancak davacının davalıya ait işyerinde fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını ispatlayamadığından söz konusu alacaklara hak kazanamadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının kabulüne, diğer alacakların ise reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının başka şirketlere de danışmanlık veren ve yaptığı iş karşılığı serbest meslek makbuzu düzenleyen serbest muhsabeci-mali müşavir olduğunu, bu sebeple Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde harca esas değeri eksik bildirerek eksik gider avansı yatırdığını, gider avansı dava şartı olduğundan davanın bu sebeple de usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığından davacının 23 yıl 4 ay 1 gün hizmet süresinin bulunduğu tespitinin de hatalı olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının emeklilik suretiyle işten ayrıldığı sabit olduğundan bu gerekçe ile de ihbar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, müvekkili Şirketin işçisi olmadığından davacının hiçbir suretle ücret alacağının bulunmadığını, davacının ortalama 11 ay boyunca herhangi bir ücret almaksızın çalışmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ıslah zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını, reddedilen alacak miktarları bakımından vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı işçi olmadığından yıllık izne de hak kazanamadığını, ayrıca 11 yıllık sürede hiç yıllık izin kullanılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilgili meslek odalarından gelen yazı cevapları, tanık beyanları, ticaret sicil kayıtları, ücret ödeme belgeleri ve sigorta bildirimlerine göre davacı ile davalı Şirket arasında işçi işveren ilişkisinin bulunduğuna yönelik İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat yükü üzerinde olan davalı işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini kanıtlayamadığından kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yıllık izinlerin kullanıldığı konusunda ispat yükü davalı işveren üzerinde olup sunulan belgelere göre davacının kullanıldığı kanıtlanamayan yıllık izninin bulunması karşısında yıllık izin alacağının ve ödendiği ispatlanamayan ücret alacağının hüküm altına alınmasının uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın reddine karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak Mahkemenin görevli olup olmadığı hususu ile taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğuna ve Mahkemenin görevli olduğuna karar verilmesi hâlinde gider avansı dava şartının tamamlanıp tamamlanmadığı, hizmet süresi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı ve ücret alacaklarına hak kazanılıp kazanılmadığı ile bu alacakların miktarına ve vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 ve 115 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2, 17, 32, 34, 53 ve 57 nci maddeleri ile 120 nci maddesindeki atıf uyarınca hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükümleri.

3. Dairemizin belirsiz alacak davasında sürpriz karar verme yasağına ilişkin 16.03.2022 tarihli ve 2022/649 Esas, 2022/3499 Karar sayılı ve 15.02.2023 tarihli ve 2022/17925 Esas, 2023/2356 Karar sayılı ilâmları.

4. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde, davacının son ücretinin brüt 10.490,00 TL olduğu ve davacının eksik ödenen 99.165,00 TL ücret alacağının bulunduğu ileri sürülmüştür. Davalı tarafça, davacının aylık ücret miktarı ile ödenmeyen ücret alacağına ilişkin iddiası dikkate alındığında bir işçinin 9 veya 12 ay kadar uzun bir süreç boyunca herhangi bir ücret almaksızın çalışmış olmasının mümkün olmadığı savunulmuştur. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, SGK kayıtlarında yer alan ücrete ilişkin tutarlar, icmal bordroları, davacıya ait banka kayıtlarında "maaş ödemesi" adı altında yapılan ödemeler dikkate alınmak ve davacı talebi ile de bağlı kalınmak suretiyle 2016 ve 2017 yıllarında 11.756,09 TL, 2018 yılında ise de 60.130,52 TL olmak üzere davacının net 71.886,61 TL ücret alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak davacı vekili gerek yargılama aşamasındaki beyanlarında gerekse de temyize cevap dilekçesinde, "Müvekkilime yapılan maaş ödemeleri ilgili firma kayıtlarında ve kendi banka kayıtlarında sabittir. İlgili firmanın banka hesaplarından çekilen ve yatırılan paralar sadece şirket yetkilileri dahilinde ve finans işlerini yürüten işçiye verdikleri imzalı talimatlarla yapılırdı. Yetkililerin talimatı ve bilgisi haricinde bankalarda işlem yapmak imkansızdır. Şirketin banka ve resmi hesapları sürekli blokeli ve haciz sıkıntılı olduğundan hiçbir maaş ödemesi düzenli olarak yapılamamıştır. Yine şirket yetkililerin verdikleri talimat ve imzalı belgeler nezdinde ilişikli gurup firması POYRAZ OTELCİLİK OTOMOTİV YEDEK PARÇA TUR.TİC.LTD.ŞTİ. bordrosunda sigortalı çalışan Ö. K. adlı işçi tarafından banka hesaplarına nakit yatırılarak da yapılabiliyordu." şeklinde açıklamada bulunmuştur. Nitekim davacıya ait banka kayıtları incelendiğinde de dava dışı Ö.K. tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığı sabittir. Davacının ikrarı ve özellikle davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanamadığının sabit olduğu hususları dikkate alındığında, ilgili ödemelerinin davacının hak kazandığı ücret alacağından mahsubu gerekirken yalnızca "maaş ödemesi" adı altında yapılan ödemelerin mahsubu ile bakiye ücret alacağını hesaplanıp hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.