Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13287 E. 2025/812 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, 696 sayılı KHK ile kadroya geçirildikten sonra iş sözleşmesine aykırı olarak eksik ücret, ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığı iddiasıyla açtığı alacak davasında, kesin hüküm şartının ihlal edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının daha önce açtığı bir davada, aynı konu ve aynı dönem için hüküm kurulup kesinleştiği, bu nedenle şimdiki davada talep edilen 18.06.2019-31.12.2019 dönemi fark ücret alacağının kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1452 E., 2024/2938 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 49. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/151 E., 2023/80 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışmaktayken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) hükümlerine göre 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, davalı Bakanlık ile davacı arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilirken imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde asgari ücretin belirli bir oran fazlasının davacının ücreti olarak öngörüldüğünü, sözleşme hükmüne göre ücretin her yıl asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenmesi gerekirken sözleşmeye aykırı olarak davacının ücretinin asgari ücret seviyesine çekilmek ve bu ücrete %4 zam uygulanmak suretiyle eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek, 2020 Ocak ayı ile arabuluculuk son tutanak tarihi arasındaki dönem bakımından ücret farkı ile 2019 Haziran ayı ile arabuluculuk son tutanak tarihi arasındaki dönem bakımından ikramiye ve ilave tediye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, taraflar arasında davacının asgari ücretin fazlasını almasını gerektirir iş sözleşmesi bulunmadığını, kadroya geçen işçilerin ücretine kadroya geçmeden önce 01.01.2018 tarihinden itibaren alt işveren tarafından veya başka bir şekilde artış yapılması hâlinde toplu iş sözleşmesinde yer alan %4'lük zamdan mahsup edilmesi gerektiğini, faiz oran ve başlangıç tarihlerine itiraz ettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oranı dikkate alınarak ödeneceğinin düzenlendiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının ücretinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (375 sayılı KHK) hükümlerine göre belirlendiğini, Bakanlığın genel uygulamasının hukuka uygun olduğunu, davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük brüt ücretin esas alınmasını bir yandan da toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını, bu durumda işçilere hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu iş sözleşmesinden kaynaklı zammın yapılması gibi (çifte zam) bir durum oluşacağını ve ücretlerin fahiş bir hâl alacağını,

2. İddia edilenin aksine davacının ücretinin 2019 yılı asgari ücret seviyesine çekilerek bu ücrete %4 oranında ücret zammı uygulanmadığını, ücret bordrolarından anlaşılacağı üzere davacının 2018 yılı ücreti korunarak bunun üzerine %4 oranında zam yapıldığını, ücretin düşürülmediğini,

3. Faiz başlangıç tarihlerine ve oranlarına da itiraz ettiklerini,

4. Davacının aynı konuda dava açmış olması nedeniyle kesin hüküm sebebiyle davanın reddi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplama yöntemi ile talep dönemi bakımından dava konusu alacaklar ile ilgili kesin hüküm dava şartının mevcut olup olmadığına ilişkindir.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlık nezdinde kadroya geçişte yapılan belirsiz süreli iş sözleşmesi ile müvekkilinin ücretinin, asgari ücretin belli oranda fazlası olarak belirlenmiş olmasına karşın sözleşmenin ihlal edilmesi suretiyle eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek fark ücret alacağı bakımından Ocak 2020 tarihinden itibaren, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacakları bakımından ise Haziran 2019 tarihinden itibaren eksik ödenen alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının talep dönemlerine dikkat edilmeksizin davalı aleyhine olmak üzere fark ücret alacağı için 18.06.2019 tarihinden itibaren hesaplama yapılmıştır. Davalı Bakanlık vekili temyiz dilekçesinde davacının dava konusu alacaklara ilişkin olarak daha önce açmış olduğu davası ile hüküm altına alınan ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen dönem bulunduğu ve bu nedenle aynı döneme ilişkin mükerrer olarak talepte bulunulduğu itirazında bulunmuştur. Dairemizin 2023/20674 Esas sayılı dosyasına kayıtlı olarak temyiz incelemesi yapılan ve 07.03.2024 tarihinde onama kararı verilerek kesinleşen dosyada, davacının Ankara 65. İş Mahkemesinin 2021/628 Esas, 2022/10 Karar sayılı dosyasından 10.09.2021 tarihinde açtığı davada, 2018 yılı 7. ayı ile 2019 yılı 6. ayları arasında askerlik hizmetinin yerine getirildiği belirtilerek Haziran 2019 ile Aralık 2019 arası döneme ilişkin fark ücret talebinde bulunulduğu ve bilirkişi raporunda 01.01.2019-31.12.2019 tarihleri arası dönem için yapılan hesaplama tablosu üzerinden davanın kabul edildiği anlaşılmıştır.

Dava konusu fark ücret alacağı bakımından, dava dilekçesindeki talep dönemi Ocak 2020 tarihinden itibaren olmasına karşın, ıslah dilekçesinde hatalı bilirkişi raporuna göre 18.06.2019- 31.12.2019 arası dönemi de kapsayacak şekilde talepte bulunulduğu görülmektedir. Söz konusu dönemin, daha önce hüküm altına alınarak Dairemizin 2023/20674 Esas sayılı dosyasından 07.03.2024 tarihinde verilen onama kararı ile kesinleşmesi sebebiyle, ilk derece yargılaması sırasında derdestlik ve gelinen aşamada kesin hükmün mevcudiyeti gözetildiğinde 18.06.2019 ile 31.12.2019 arası döneme dair fark ücret alacağı talebinin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen karar bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.