"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına İlk Derece Mahkemesince direnilmesi üzerine, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Dairemizce bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından, direnme kararının Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait Diyarbakır ... ... ve ... İşletme Müdürlüğüne bağlı ... Barajı işyerinde alt işveren konumunda olan şirketlerin işçisi olarak gösterilmek suretiyle çalıştığını, davalı ile alt işveren Şirketler arasında kurulan hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu, müvekkili ile birlikte aynı işyerinde çalışan işçiler tarafından muvazaa iddiası ile açılan davaların kabulüne yönelik kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, baştan itibaren davalıya ait işyerinde davalı Şirketin asıl işini yapan müvekkilinin asıl işverenin işçisi sayılması gerektiğini, asıl işveren ile toplu iş sözleşmesi imzalayan Tes-İş Sendikasına üye olan müvekkilinin toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklara hak kazanmasına rağmen ödenmediğini ileri sürerek müvekkilinin işe ilk girdiği tarihten itibaren asıl işveren olan davalı Şirketin işçisi olduğunun tespiti ile işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken iş güçlüğü tazminatı, ikramiye ve sosyal yardım alacakları ile kamuda çalışan işçilere ödenen ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... Üretim ... Şirketi (...) Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili teşekküle bağlı olmakla birlikte daha sonra özelleştirilen santralde ihale ile iş alan şirketlerde çalıştığını, ihale edilen işin anahtar teslim verildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin ihale makamı olduğunu, aksi düşünülse bile 6446 sayılı ... Piyasası Kanunu’nun (6446 sayılı Kanun) 15/g maddesi uyarınca asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yasaya uygun olduğunu ve alt işveren işçilerinin müvekkili Şirketin işçilerine tanınan haklardan yararlanmalarının mümkün olmadığını, kamu işveren sendikasının taraf olmadığı toplu iş sözleşmesi için fiyat farkı ödemesinin de söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.05.2019 tarihli ve 2018/8 Esas, 2019/245 Karar sayılı kararı ile davalı ... Genel Müdürlüğü ... ve Yöresi ... İşletme Müdürlüğünce ... ..., ... ... ve ...’in İşletme Bakım ve Onarım Hizmet Alımının 72 kişi ile gördürülmek suretiyle 3 yıllığına ihaleyle ... Turizm Madencilik ... İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti.ne (... Şirketi), 01.09.2017 ve sonrası için de ... Mühendislik ... Tem. Gıda İnş. ve Tic. Ltd. Şti.ne (... Şirketi) verildiği, davacının sendika tarafından 30.01.2015 tarihinde kabul edilen üyeliğinin işverene bildirildiği ve hâlen çalışmaya devam ettiği, bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının varlığını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 05.11.2020 tarihli ve 2019/3570 Esas, 2020/2188 Karar sayılı kararı ile eldeki davadan önce başka işçiler tarafından davalı aleyhine aynı iddia ve talepler ileri sürülerek açılan davada İlk Derece Mahkemesince davalı ile dava dışı alt işveren Şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine ilgili Bölge Adliye Mahkemesince davalı ile dava dışı alt işveren Şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek aksi yöndeki İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden karar verilmek suretiyle dava tarihine kadar olan dönem için hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı, bu kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, bu şekilde davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun sabit hâle geldiği, davacının daha önce dava açan işçiler gibi aynı işyerinde çalıştığı ve aynı işi yaptığı, Yargıtay kararı ile sabit olması nedeniyle davacının da başından itibaren davalı Şirketin işçisi sayılması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Dairemizin 22.01.2021 tarihli ve 2021/1112 Esas, 2021/4523 Karar sayılı ilâmı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı konusunda yapılan araştırmanın yetersiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2021 tarihli kararı ile; davacının alt işveren işçisi olarak yaptığı işler hizmet alım ve ihale sözleşmesine göre bölünmek suretiyle başka firmalara verilmişse de santralin işletme, bakım ve onarım işlerinin davalı ... Genel Müdürlüğünün asli görevlerinden olduğu, bu işlerin bölünerek alt işverenlere verilmesinin muvazaalı olduğu, bu yönde verilen ve istinaf ile temyiz denetiminden geçen kararlara göre asıl işveren- alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun sabit olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2023 tarihli ve 2022/9-1011 Esas, 2023/364 Karar sayılı kararıyla; davacının çalışmalarının geçtiği dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren- alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının ancak Özel Daire bozma kararı doğrultusunda yapılacak inceleme ve araştırma ile anlaşılabileceğinin açık olduğu hâlde eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen gerekçelerle bozulmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 01.09.2017 tarihine kadar davacının çalışmalarının geçtiği dava dışı şirketler ile davalı arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; sosyal yardım alacağı, ikramiye alacağı ve iş güçlüğü tazminatı alacaklarına uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, 01.09.2017 tarihi sonrasında davacının ... Şirketinde çalıştığı dönem açısından davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığını, zira bu dönem bakımından ilgili mevzuat uyarınca davalı Kurum tarafından alınan herhangi bir Kurul kararı bulunmadığı gibi daha önce muvazaa olgusunun kabul edildiği dava dışı ... Şirketi ile dava dışı ... Şirketlerinin sahiplerinin aynı kişiler olduğunu; ayrıca yargılama gideri ve vekâlet ücretlerinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; hizmet alımı yoluyla yüklenici firmalara verilen ... üretimi, bakımı ve onarımı işinin kanuna aykırı olmadığını, davacının çalışmış olduğu firmalar ile müvekkili arasında hukuken asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın 27.09.2018 tarihli ıslah dilekçesinde ilave tediye alacağı için yasal faiz, diğer alacak kalemleri için ise mevduata uygulanan en yüksek faiz talep ettiğini, taleple bağlılık ilkesinin gereği olarak ilave tediye alacağı için yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz oluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, Hukuk Genel Kurulu kararı ile bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı ile dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, buna göre dava konusu alacakların hesaplanması ile hükmedilen faiz, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6446 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi, ... Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 29, 30, 48 nci maddeleri ile geçici 12 nci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası.
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri.
4. Dairemizin 15.02.2024 tarihli ve 2024/998 Esas ve 2024/2391 Karar sayılı ilâmı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekili, gerek dava gerekse ıslah dilekçesinde fark ilave tediye alacağına yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece ilave tediye alacağının en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi taleple bağlılık kuralına aykırıdır.
Taleple bağlılık ilkesi, kamu düzenine ilişkin olup aynı zamanda usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır. Bu ilkeye uygun karar verilip verilmediği yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Açıklanan sebeplerle Mahkemece faiz oranı bakımından talep aşılarak karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın tüm, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine "4)-21.965,02 TL brüt ilave tediye ücreti alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacaklara bilirkişi raporunda belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren (toplu iş sözleşmesinde belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren) yasal faiz uygulanmasına,
" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.