"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
MAHKEMESİ : Ankara 38. İş Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar ile birleşen Ankara 11. İş Mahkemesinin 2020/2 Esas sayılı ve yine birleşen Ankara 38. İş Mahkemesinin 2021/200 Esas sayılı dosyasında verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde; davacının davalı Şirkete ait Cezayir ülkesinde bulunan yol inşaatında 20.04.2015-17.08.2017 tarihleri arasında inşaat mühendisi olarak çalıştığını, sözleşmede ücretin 1.000,00 USD olarak yazıldığını, davacının gerçek ücretinin ise 7.500,00 USD olduğunu, bordrolarda fazla çalışma adı altında ücretin 7.500,00 USD'ye tamamlandığını, davacının günlük 07.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, Cezayir hukukuna göre daha fazla çalışmasının olduğunu, iki haftada bir cuma günü hafta tatili yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tamamında çalıştığını, yıllık ücretli izinlerinin eksik kullandırıldığını, kıdem tazminatının eksik ödendiğini, olayda Cezayir hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen Ankara 11. İş Mahkemesine ait 2020/2 Esas sayılı dosyasında; işbu dava dosyasındaki beyanlarını tekrarla toplam 19.955,36 USD hafta tatili alacağının hüküm altına alınmasını, yine uyuşmazlığa Cezayir hukukunun uygulanmasını talep etmiştir.
3. Davacı vekili birleşen Ankara 38. İş Mahkemesine ait 2021/200 Esas sayılı dosyasında ise işbu dava dosyasındaki beyanlarını aynen tekrarla 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı Kanun) gereği Cezayir hukukunun uygulanması ve ilk davada hesaplanmamış olan kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili asıl dava ve birleşen dava dosyalarına karşı verdiği cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 10 uncu maddesi gereği uyuşmazlık hâlinde Türk hukukunun uygulanacağının belirlendiğini, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödendiğini, davacının üst düzey yönetici pozisyonunda çalıştığını, bu nedenle fazla çalışma alacağının bulunmadığını, fazla çalışmaların ücrete dâhil olduğunu, ayrıca hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının da ücrete dâhil olduğunu, davacının yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.04.2021 tarihli ve 2018/486 Esas, 2021/285 Karar sayılı kararı ile; davacının davalıya ait yurt dışı şantiyesinde inşaat mühendisi olarak 20.04.2015-17.08.2017 tarihleri arasında aylık toplam 8.033,76 USD giydirilmiş ücret üzerinden çalıştığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği, davacıya 22.09.2017 tarihinde 10.742,78 USD tutarında tazminat ödemesi yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen 20.04.2015 ve 14.05.2015 tarihli sözleşmelerde açıkça anlaşmazlık hâlinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yürürlükte bulunan mevzuatın uygulanacağının belirtildiği, kaldı ki davacı tarafça söz konusu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ise de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinde sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olduğu ve yapılan suç duyurusu hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, dolayısıyla işbu davada Türk hukukunun uygulanması gerektiği doğrultusunda değerlendirme yapıldığı, tazminatın işverence ödenmesi göz önünde bulundurularak feshin haklılığı konusunda değerlendirme yapılmasına gerek olmadığı, bilirkişi tarafından hesaplanan kıdem tazminatı miktarının ödendiği, bu nedenle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davalı tarafça yapılan fesihte ihbar öneline uyulmadığı ya da ihbar öneli verildiğinin ispat edilemediği göz önünde bulundurularak bakiye 3.630,91 USD ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerektiği, davacı tarafın tanık beyanları ile tespit edilen ve zamanaşımına uğramayan toplam 3.325,00 USD ulusal bayram ve genel tatil alacağının da davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesi doğrultusunda karar vermek gerektiği, davacı tarafça yıllık ücretli izin talebinde bulunulmuş ise de davacının kullandığı izinlere ilişkin izin belgeleri bulunduğu ve ücretinin ödendiği, yurt içinde olduğu dönemlerin de izinden sayılması gerektiği ve yıllık ücretli izinlerini kullandığı değerlendirilerek bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafça fazla çalışma alacağı talep edilmiş ise de davacının işyerinde üst düzey yönetici konumunda olduğu, ücretinin yüksek sayılabilecek miktarda olduğu, bu bağlamda işyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışmaya ilişkin açıkça talimat verildiğinin ispat edilemediği, davacının görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi nedeniyle ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamayacağı nedenleriyle davanın kısmen kabulüne, birleşen Ankara 11. İş Mahkemesi dosyasındaki hafta tatili alacağına ilişkin davanın kısmen kabulüne, birleşen Ankara 38. İş Mahkemesindeki talebinin ise işbu dava dosyasında talep edilen alacak miktarları ve konusunun ile aynı olması, Cezayir hukukunun uygulanmasına ilişkin taleplerin işbu dosyada da ileri sürülmesi dolayısıyla aynı davanın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması olumsuz dava şartının noksanlığından dolayı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin 19.01.2023 tarihli ve 2022/587 Esas, 2023/91 Karar sayılı kararıyla; ... Kurumuna verilen ve çalışma dönemi belirtilmeyen matbu sözleşme ile taraflar arasında imzalanıp Cumhuriyet Savcılığı tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi ile imzanın davacıya ait olduğu, ... kayıtları ile de uyumlu ve ücret olarak da davacının iddia ettiği 7.500,00 USD'nin ücret olarak belirlendiği 14.05.2015 tarihli sözleşmeden daha önce olan 20.04.2015 tarihli sözleşme bütün olarak dikkate alındığında uyuşmazlığa özel nitelikteki sözleşmede belirlenen Türk hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, davacının brüt ücreti belirlenirken %5 genel sağlık sigortası primi ve 150,00 USD yemek ve barınma gideri eklenmesinin emsal Yargıtay kararları ile uyumlu olduğu, davacının 20.04.2015 tarihli sözleşme ile seçimlik hakkını Türk hukukundan yana kullandığı, bu nedenle birleşen Ankara 38. İş Mahkemesinin 2021/200 Esas sayılı dosyası yönünden verilen usulden ret kararının isabetli olduğu, davacı tanıkları davacının şantiye şefi olduğunu, kendisine emir veren müdürler bulunduğunu belirtmiş iseler de davacı tanıklarının davacının çalışmasını kendisinin ayarlayıp ayarlamadığına ilişkin beyanlarının bulunmadığı, davalı tanıklarınca da davacının çalışmasını kendisinin belirlediğinin belirtildiği, davacının aldığı ücret ve yaptığı iş, şantiyede kalması nedeniyle sadece şantiyede bulunmasının çalışma olarak kabul edilmeyeceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde fazla çalışma alacağı ücretinin reddi gerektiği, davacı tanıkları bir hafta 7 gün bir hafta 6 gün çalışıldığını belirttiğinden hafta tatili ücreti alacağına ilişkin hesaplama ve kabulde isabetsizlik bulunmadığı, ... kayıtları ve Türkiye'de kalınan dönemlerde de ücret ödendiği dikkate alındığında yıllık ücretli izin alacağına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği, tanık delili ile kanıtlanan alacaklardan %30 indirim yapılmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.05.2023 tarihli kararı ile; davacının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, reddine karar verilerek, 5718 sayılı Kanun'un 27 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında davacının 20.04.2015-17.08.2017 tarihleri arası Cezayir'de yaptığı çalışmalar yönünden taraflar arasında daha sonraki tarihte düzenlenmiş olan 14.05.2015 tarihli sözleşme ile bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan Cezayir hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyulmasına karar verilerek hazırlanan Cezayir hukukuna göre davanın zamanaşımı uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava konusu alacakların Cezayir Medeni Kanunu'nun 312 nci maddesi gereği 5 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu, Mahkeme kararının hatalı olduğunu, Mahkemece uygulanan 1 yıllık zamanaşımı süresinin işbu uyuşmazlık konularına ait olmadığını; kaldı ki bu süre çok kısa olduğundan kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; Cezayir hukukuna göre davanın zamanaşıma uğrayıp uğramadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 26.08.1975 tarihli ve 15338 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi.
4. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 01.03.2008 tarihli ve 67/1 sayılı, "Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin Uygulanması" konulu Genelgesi.
5. Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Medeni Kanunu'nun 308, 309, 312 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Yetkili yabancı hukukun içeriğinin doğru ve denetime elverişli şekilde tespit edilmesi, uyuşmazlığın adil şekilde maddi çözüme kavuşturulmasının ön şartını oluşturmaktadır.
2. 5718 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak yürürlükte bulunan yabancı hukukun içeriğinin tespiti konusunda çeşitli yollardan yararlanılmasına imkân tanınmış, hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Bu noktada yürürlükteki yetkili yabancı hukukun, doğru ve özellikle ait olduğu ülkedeki anlam ve kapsamıyla temin edilerek uyuşmazlığa uygulanması önem arz etmektedir.
3. Dairemizin bozma kararı sonrası yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince; Cezayir hukukunun uygulanmasına karar verilmiş olup davanın Cezayir Medeni Kanunu'nun 312 nci maddesi gereği zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır.
Dosya kapsamında Cezayir Medeni Kanunu'nun çeviri suretlerinin bulunmadığı anlaşılmakla; Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Medeni Kanunu'nun davacının çalışma dönemindeki değişiklikleri de içerecek şekilde tüm maddeleri ile bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesi, bu konuda yöntemine uygun bir biçimde yazı yazılması, gerekli bilgi ve belgeler ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Medeni Kanunu maddelerinin Türkçe tercümeleri sağlandıktan sonra somut uyuşmazlık bakımından sözü edilen Kanun'un 308, 309 ve 312 nci maddeleri yönünden değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.