"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 21.05.2005 tarihinde davalı işveren Şirket bünyesinde çalıştığını, davalı Şirketteki çalışmasının 07.06.2011 tarihinden itibaren Şirketin İran'da faaliyet gösteren ... ... Şirket bünyesinde devam ettirildiğini, davacının 14.10.2021 tarihinde istifa etmek suretiyle davalı Şirketle iş ilişkisini sonlandırdığını iddia ederek kıdem tazminatı ile hafta tatili, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 2005-2021 yılları arasında davalının çalışanı olmadığını, davacının İran'da çalışmış olduğu Şirketin bulundukları ülkenin kendi hukuk yetkilerine göre kurulduğunu, davalı Şirketle organik bağı olmayan bir şirket olduğunu, davacının herhangi bir görevlendirme üzerine İran'a gönderilmemiş olduğunu, kendi isteği üzerine gittiğini, husumet itirazında ve zamanaşımı def'inde bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının İran'da çalıştığı Şirket ile davalı arasında organik bağ bulunduğunun kabulü gerektiği, davacının iş sözleşmesini haklı nedene dayalı olarak feshettiği, ödenmemiş hafta tatili, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatili ücreti alacakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini,
2. Davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağını,
3. Hükme esas alınan hizmet süresi ve giydirilmiş ücret ile aylık ücretin hatalı tespit edildiğini,
4. Çalışma şeklinin ispatlanmadığını,
5. Davalıya karşı davası olan tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceğini,
6. Vekâlet ücreti ve yargılama gideri dağılımının hatalı olduğunu,
7. Hesaplamaların hatalı yapıldığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, ücret miktarı, hizmet süresinin tespiti ile davacının talep ettiği tazminat ve alacakların ispatı ve hesaplanması, davalının dava konusu taleplerden sorumlu olup olmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarındadır.
Grup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında grubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Sadece şirketler arasında organik bağdan söz edilerek işçilik alacaklarından aralarında bağlantı bulunan işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmalar için sadece bir şirketin sorumluluğunun yeterli görülmesi mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki aynı gruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında, kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliğe haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda işçilik alacaklarının hesabında, hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumluluklarının belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, iş sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.
Tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunması, çalışma döneminin tamamına ilişkin alacaklardan işçinin çalışmış olduğu her bir tüzel kişinin müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Zira sadece organik bağın varlığı tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir.
Türk uyruklu kişilerin yabancı ülkelerde o ülke vatandaşları ya da şirketleriyle birlikte kurdukları şirketler aracılığıyla aldıkları işler kapsamında çalıştırdıkları Türk işçilerinin alacaklarından yabancı kişinin şirketteki pay durumuna göre Türk firmasının sorumluluğunun irdelenmesi gerekir. Yabancı kişinin ortaklığı; gerçek bir ortaklık olmayıp o ülkede iş yapabilmek amacıyla salt bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret ise işçilik alacaklarına karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmak hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Bu durumda Türk firmasının sorumluluğu söz konusu olur.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacı çalışmasının ilk döneminde davalın Şirketin Türkiye'de bulunan işyerinde, ikinci döneminde ise davalı ile arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürdüğü ... ... Şirketinin İran'da bulunan işyerinde çalıştığını iddia etmiştir. Davalı ise davacının İran'daki çalışması yönünden işvereninin kendileri olmadığını savunmuştur. İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince davalı Şirketin husumet itirazına değer verilmeyerek davalı Şirket, dava konusu işçilik alacaklarından sorumlu tutulmuştur.
Davacı tanıkları S.K. ve .... davacı ile İran'da kurulu ... isimli Firmada çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Davalı tanığı ise İranda'ki ... isimli şirkette fabrika müdürü olarak çalıştığını. Şirketin 2010 yılında kurulduğunu, sahiplerinin ... ve .... olduğunu, Türkiye'deki ... Firmasının sahibinin de .... olduğunu, her iki şirket arasında organik bağ olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ''İlgili Makama'' başlıklı yazıda davalı Şirketin, İran'da kurulu ...... .... Şirketinin %19 hisse oranı ile ortağı olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı Şirketin husumet itirazı yerinde görülmemiş ise de yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Davalı Şirketin ve İran'da kurulu ...... .... Şirketinin ortaklarını gösterir kayıtlar temin edilerek yukarıdaki paragraflarda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının iddiası değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.