Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14154 E. 2024/16212 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı işyerinde fiilen yaptığı iş nedeniyle toplu iş sözleşmesinde düzenlenen mali sorumluluk tazminatından yararlanıp yararlanamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, fiilen nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olarak görev yapmadığının ve ücretinden bu hususta herhangi bir kesinti yapılmadığının tespit edilmesi ve bu nedenle mali sorumluluk tazminatına hak kazanmadığının belirlenmesi üzerine, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa ait ... Şehir Hastanesinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçtiğini, sendika üyesi olduğunu, üyesi olduğu sendika ile davalı arasında toplu iş sözleşmesi bağıtlandığını, davacının sözleşmelerin imza tarihlerinde taraf sendika üyesi olduğu için toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını, yaptığı iş nedeniyle mali açıdan sorumluluk taşıdığını ve toplu iş sözleşmesinin konuya ilişkin hükmü uyarınca mali sorumluluk tazminatından yararlanması gerektiğini, kamuya geçişi sonrasında da belirlenen şartları taşıdığından, her ay çıplak ücretinin %25'i oranında mali sorumluluk tazminatının ödenmesi gerektiğini, emsal davalarda verilen kabul kararlarının kesinleştiğini ileri sürerek toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan mali sorumluluk tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, ayrıca hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, müvekkili Kurumun ihtiyaç duyduğu alanlardaki hizmetleri alt işverenlerden temin etmesi dolayısıyla davacının kadroya geçişi öncesi imzalanan toplu iş sözleşmelerine taraf olmadığını, kadroya geçtikten sonra hangi birimde görev aldığı belirli olmayıp mali sorumluluk tazminatını gerektirecek bir görevlendirme yapılmadığını, faiz türüne ve faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, davacının mali sorumluluk tazminatına hak kazanmadığını, ödenmeyen alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara 34. İş Mahkemesinin 14.03.2023 tarihli ve 2022/268 Esas, 2023/162 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı işyerinde kadrolu işçi olarak çalışmaya devam ettiği, toplu iş sözleşmelerinde fiilen nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu görevinde bulunanların geriye yönelik herhangi bir ödeme yapılmamak kaydıyla bu görevi yaptıkları sürece toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden itibaren mali sorumluluk tazminatından yararlandırılacağının düzenlendiği, 2019 ve 2020 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin geçici ikinci maddesinde ve 2021 ve 2022 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinin ek ikinci maddesinde de görev devam ettiği sürece ödenen mali sorumluluk tazminatından yararlanmanın devam edeceğinin düzenlendiği, davacı gider tahakkuk birim sorumlusu olarak çalıştığından mali sorumluluk tazminatına hak kazandığı, ücret bordrolarından işverence sendika kesintisi yapıldığı belirlenen tarih ile arabuluculuk son tutanak tarihi arasındaki dönem için alacak hesabı yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 53 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarından ödeme günü açıkça kararlaştırılmış olanlar bakımından belirlenen ödeme tarihi, ödeme günü tespit edilmemiş olanlar yönünden ise işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta dava konusu alacak talebi toplu iş sözleşmesinden kaynaklandığından, anılan alacağa en yüksek işletme kredi faizi işletilmekle birlikte ödeme tarihi ve vadesi kesin olarak belirtilmediğinden dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütüldüğü belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 10.07.2023 tarihli ve 2023/1823 Esas, 2023/2653 Karar sayılı kararıyla; 01.01.2011-31.12.2012 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin 52 nci maddesinin “Nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlularına aylık çıplak ücretlerinin %25'i oranında mali sorumluluk tazminatı verilir.” hükmünü içerdiği, daha sonra bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin ilgili hükümlerinde de mali sorumluluk tazminatı ödenen nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlularının münhasır olarak bu görevi yaptıkları sürece süresi sona eren toplu iş sözleşmesine göre ödenen mali sorumluluk tazminatından yararlanmaya devam edeceklerinin düzenlendiği, davalı tarafından ibraz edilen belgelerden davacının görevlendirme ile fiilen mali sorumluluk tazminatı kapsamından yararlanmasına uygun, nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olarak görev yaptığının belirlendiği, talep ettiği alacağın hüküm altına alınmasında bir aykırılık bulunmadığı, talep konusu alacağın arabuluculuk son tutanak tarihi aşılmadan hesaplanıp hüküm altına alındığı, alacağı dava ve ıslah tarihinden faiz yürütüldüğünden istinafa gelen davalının sıfatı dikkate alındığında davalı vekilinin faize yönelik istinaf sebebinin dayanaksız olduğu, dava konusu alacak toplu iş sözleşmesinden kaynaklandığından 6356 sayılı Kanun uyarınca işletme kredi faizinin işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 06.12.2023 tarihli ve 2023/15338 Esas, 2023/19081 Karar sayılı kararı ile; davacının mali sorumluluk tazminatına hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi için, nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olup olmadığının ve öyleyse hangi tarihlerde bu görevi yaptığının tespiti önem arz etmekte olup bu konularda yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, davacının yaptığı iş itibarıyla hatalı/yanlış iş yapması hâlinde mali sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, ücretinden kesinti yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturularak davacının görevlendirme ile fiilen mali sorumluluk tazminatı ödenmesini gerektiren nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olarak görev yapıp yapmadığının belirlenmesi ve bundan sonra toplu iş sözleşmelerinin ilgili maddeleri de dikkate alınıp değerlendirilmek suretiyle hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplama yapılan dönem için davacının mali sorumluluk tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacının görev tanımının belirlenmesi için müzekkere yazıldığı, dosyada mübrez ... Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün bila tarihli ve E-67427165-663.03-238966372 sayılı yazısı ekinde yer alan listede, davacının işlemleri biten hastaların faturalarının kesilerek medulaya gönderilmesi görevi olduğu, şu ana kadar bu kişi ve yaptığı işlerle ilgili olarak herhangi bir kamu zararı ya da rücu işlemi yapılmadığı, bahse konu personelin ücretlerinden yaptığı işlere dayalı olarak herhangi bir kesinti yapılmadığı, nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olarak çalışmadığı, ayrıca aynı birimlerde aynı işleri yapan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na (657 sayılı Kanun) tâbi memur ve sözleşmeli personellere de belirtilen şekilde herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığının bildirildiğinin görüldüğü, aynı şekilde talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda da bozmada belirtilen “Toplu iş sözleşmelerinde nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlularına aylık ücretlerinin %25'i oranında ödenmesi öngörülen bu tazminat sadece Başveznedar, Veznedar, Tahsildar, Ambar Memuru, Depo memuru, Veznedar Yardımcılığı ve %20 İlaç bedellerinin tahsilinde fiilen görevli işçilere ödenir” hükmü kapsamında nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olarak çalışmadığı ve ücretinde de bu hususta herhangi bir kesinti yapılmadığının belirtildiği, bu bağlamda davacının mali sorumluluk tazminatına hak kazanmadığı, nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olmadığı, ücretinden kesinti yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; yerinde inceleme yapan bilirkişinin uyuşmazlık konusu hakkında yeterli bilgi ve ihtisasa sahip olmadığını, zira serbest muhasebeci ve mali müşavir olan bilirkişinin sadece muhasebe konusunda rapor düzenleyebileceğini, hatalı bilirkişi seçimi yapıldığını, bozma kararında açıkça belirtildiği üzere davacının ünvanı değil fiilen yaptığı işin önemli olduğunu, davacı müvekkilinin 657 sayılı Kanun'a tâbi olmayıp 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) tâbi işçi olduğunu, değerlendirmelerin bu minvalde yapılması gerekirken bu esasın göz ardı edildiğini, davacının mali sorumluluk tazminatı alabilmesi için ücretinden bu yönde bir kesinti yapılmasının beklenemeyeceğini, davacının nakit veya nakit yerine geçen işleri yaptıklarının açık olduğunu, davacının fiilen yaptığı işin mali sorumluluk tazminatı almasını gerektirdiğini, yaptığı iş yönünden riskli konumda olduğundan hata veya ihmali hâlinde çeşitli cezalar öngörüldüğünü, bugüne kadar ceza almamaları gerekçe gösterilerek talebin reddedilmesinin hukuki bir dayanağı bulunmadığını, benzer davalarda kabul kararları verildiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının davalının görevlendirmesi ile fiilen yaptığı iş nedeniyle, davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmelerinde düzenlenen mali sorumluluk tazminatından yararlanıp yararlanamayacağı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6356 sayılı Kanun'un 39 ve 53 üncü maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.