Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14192 E. 2025/1815 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin feshi nedeniyle açılan davada, kıdem ve ihbar tazminatlarının hangi para birimi üzerinden hesaplanacağı, uygulanacak hukuk ve davalının sorumluluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, dava dilekçesinde kıdem ve ihbar tazminatlarını TL olarak talep etmişken, ıslah dilekçesinde USD olarak talep etmesi ve mahkemenin de bu talebi kabul etmesinin, davacının ilk tercihinden dönmesi anlamına gelip, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99/3. maddesine aykırı olması ve kıdem-ihbar tazminatlarının fesih tarihindeki kur üzerinden TL olarak hesaplanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 09.01.2013 tarihinde ambar şefi olarak çalışmaya başladığını, 28.01.2017 tarihinde iş sözleşmesinin herhangi bir sebep gösterilmeksizin ve önceden bildirim yapılmaksızın sona erdirildiğini, işten çıkış tarihinde net ücretinin 3.500,00 USD olduğunu, davalı işyerinin yurt dışı şantiyelerinde çalıştırıldığını ileri sürerek kısmi dava yoluyla kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; kıdem ve ihbar tazminatı belirlenebilir nitelikte olduğundan iş bu taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, müvekkili Şirketin kuruluşundan bu yana istihdam bürosu niteliğinde faaliyet gösterdiğini, yurt dışında bulunan şirketlere Türkiye'den işçi teminine aracılık ettiğini, davacının işvereni olmadığını, iş sözleşmesinin 2. maddesine istinaden davacının iş sözleşmesiyle birlikte birlikte devredildiğini, davacının çalıştığı yurt dışı firmasının isteği üzerine sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar Cezayir'de çalıştığını, davacının asıl işvereninin Tosyalı Algerie SPA Şirketi olduğunu, davanın bu sebeple müvekkili Şirket yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesinin, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde davalı işveren tarafından feshedildiği, davalı tarafından, davacının 2017 Ocak dönemine ait ücretinin eksiksiz ödendiğinin tediye makbuzu, bordro, havale dekontu gibi kayıtlarla ispatlanamadığından davacının bu alacağının bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü gerektiği, taleple bağlı kalınarak alacakların hüküm altına alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Kurum kayıtlarına göre davacının 26.04.2013-30.01.2017 tarihleri arasında ... sicil No.lu davalı Şirketten sigorta bildirimi bulunduğu, davacının iş sözleşmesinin devrine ilişkin bir bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, davacının işçilik alacaklarından davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, iş sözleşmesinin tazminat ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğine ilişkin banka kaydının bulunmadığı, davalı tarafından 08.03.2021 tarihli dilekçe ile davanın Tosyalı Iron&Steel Industry Şirketine yurt dışı adresi bildirilerek ihbarı talep edilmiş ise de ihbarın tebliğine ilişkin işlemlerin yapılmadığı, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davanın ihbarı talebinin değerlendirilmediğini,

2. Davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini,

3. Davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmiş olup davacının davalı Şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacağının yüksek hesaplandığını,

4. Davacının ücret tespitinin hatalı olduğunu,

5. Davacının mutad işyerinin Cezayir olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını,

6. Davacının talebine aykırı olarak USD para birimi üzerinden hüküm kurulmasının ve hükmedilen faiz ve faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk ile aylık ücret miktarı, hüküm altına alınan dava konusu alacakların ispat ve hesaplanması, davalının bu alacaklardan sorumlu olup olmadığı, alacakların döviz cinsinden hüküm altına alınıp alınamayacağı ve hükmedilen faiz konularındadır.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24/1 hükmüne göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 99. maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir. Dolayısıyla, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklıya tanınan seçimlik bir hak söz konusu olup, yenilik doğurucu nitelikteki talep hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihinden dönmesi mümkün değildir.

Somut olayda dava dilekçesiyle tercih hakkını kullanılmış ve ücret alacağı USD olarak, kıdem ve ihbar tazminatları ise Türk lirası olarak talep edilmiştir. Buna rağmen ıslah dilekçesinde; ücret alacağı ile birlikte kıdem ve ihbar tazminatlarının da yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini istenmiş ve Mahkemece talep gibi kıdem ve ihbar tazminatları da yabancı para olarak hüküm altına alınmıştır. Ancak davacı taraf, dava dilekçesiyle borcun hangi para birimi üzerinden ödeneceği konusunda tercih hakkını kullanmıştır. Dairemizin yerleşik hâle gelen içtihatlarına göre davacının bu tercihinden dönmesi mümkün değildir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 30.05.2022 tarihli ve 2022/5965 Esas, 2022/6714 Karar sayılı ve 16.10.2024 tarihli ve 2024/9037 Esas, 2024/13699 Karar sayılı kararları).

Kıdem ve ihbar tazminatlarının Türk Lirası olarak ödenmesi talep edildiğinde; 6098 sayılı Kanun'un 99/3 hükmü uyarınca, vade tarihindeki kur esas alınarak bu alacaklar hesaplanmalıdır. Kıdem ve ihbar tazminatları bakımından vade tarihi ise fesih tarihidir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 26.09.2024 tarihli ve 2024/10000 Esas, 2024/12543 Karar sayılı kararı).

Yapılan açıklamalara göre Mahkemece; fesih tarihindeki kur dikkate alınarak Türk Lirası üzerinden hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatları, Türk lirası olarak hüküm altına alınmalıdır. Bu bağlamda kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilen faizin 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesine göre belirlenmesi de hatalıdır.

Belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.