"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER :Taraf vekilleri
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 35. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, karar Dairemizin 24.11.2020 tarihli kararı ile bozulmuş, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnilmiş ve bu kararın da taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2022 tarihli kararı ile; direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilerek hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairece, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın üçüncü kez bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılara ait Umman’da bulunan işyerinde çalıştığını, çift vardiya şeklinde çalışarak iki haftada bir gün hafta tatili izni kullandığını, dinî bayramların ilk günü dışında tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence feshedildiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ (... Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 5 inci maddesi uyarınca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklara Umman Sultanlığı’nın ilgili kanunları ve özellikle iş kanununun uygulanacağını, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi uyarınca davacının çalıştığı mutad işyerinin Umman olup işverenin Umman kanunlarına göre kurulmuş yabancı ortaklı bir iş ortaklığı olduğunu, buna göre yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Türk mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edilmesi hâlinde Umman hukukunun uygulanması gerektiğini belirtmiş ve esasa ilişkin diğer itirazlarını açıklayarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... (...) AŞ vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirketin merkezinin İtalya’da bulunduğunu, diğer davalı ile aralarında sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, davacı işçinin yurt dışı hizmet sözleşmesini diğer davalı ile imzaladığını, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, yetki itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 35. İş Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli kararı ile; tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işveren nezdinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile Umman şantiyesinde çalışmakta iken iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmaksızın feshedildiği, tanık beyanları ve bilirkişi hesaplaması doğrultusunda fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödendiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2020 tarihli kararı ile; davalı ... Şirketi ile davacı arasında yapılan yurt dışı iş sözleşmesiyle, sözleşmenin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıklar ve diğer ihtilafların giderilmesinde işverenin Türkiye'deki ikâmetgahının veya Şirket merkezinin bulunduğu şehrin mahkemelerinin yetkili olduğunun belirlendiği, davalılar arasında iş ortaklığı bulunsa da davacının iş ortaklarından ... Şirketi tarafından yurt dışına götürüldüğü, diğer iş ortağı davalı ... (...) AŞ’nin de Türkiye'de şubesinin bulunduğu, buna göre uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalılar arasında iş ortaklığı bulunduğundan davacının alacaklarından birlikte sorumlu oldukları, bu nedenle taraf sıfatına ilişkin istinaf sebeplerinin dayanaksız görüldüğü, belirsiz alacak davasında zamanaşımı davanın açılmasıyla kesildiğinden talep artırımı dilekçesine karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inin dikkate alınmamasında bir aykırılık bulunmadığı, davalılardan oluşan iş ortaklığı ile davacı arasında İngilizce olarak hazırlanan iş sözleşmesinde fazla çalışma ücretinin belirlenen ücrete dâhil olduğunun kabul edildiği ve hükme esas alınan bilirkişi raporundaki ikinci seçeneğe itibar edilerek karar verilmesi gerektiği, uzunca bir süre devam eden iş sözleşmesine göre fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğunun davacı tarafından bilinmediği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı görüldüğü, ücretin brütleştirilmesinde de bir hukuka aykırılık görülmediği, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının puantaj kayıtlarına göre belirlendiği, yabancı para borcuna ilişkin işçilik alacakları hüküm altına alındığından İlk Derece Mahkemesince alacaklara işletilen faizlere ilişkin hükmün eksik olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvuruların ayrı ayrı kabulü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (2) nci alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 24.11.2020 tarihli kararı ile; davacı ile davalı işveren ... Şirketi arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinin fesih, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarına ilişkin maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 16 ncı maddesinde de sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun ifade edildiği, davacının mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Umman olduğu, taraflar arasında 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlığa Umman hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli kararı ile; Türk şirketi olan davalı ... Şirketi ile davacı arasında yurt dışı iş sözleşmesinin imzalandığı, yurt dışında hizmet alanında faaliyet yürütmek için bulunduğu ülke mevzuatına göre işyeri açan ve işveren olan Türk vatandaşlarının, bu işyerinde çalışmak üzere Türkiye’den Türk vatandaşı gerçek kişileri işçi sıfatı ile götürdükleri ve bunun genelde Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) vasıtası ile yapıldığının bilindiği, yurt dışı iş sözleşmelerinin matbu nitelikte olduğu, boşlukların çoğu zaman işveren tarafından doldurularak işçilere imzalatıldığı, belirtilen sözleşmenin 18 inci maddesinde "Sözleşmenin düzenlenmesi ve saklanması" başlığı altında taraflarca haricen imzalanarak Kuruma verildiği ve Kurum yetkilisi tarafından onaylanarak saklandığı, bütün sözleşmelerin matbu nitelikte olan maddelerinde "çalışılan ülkedeki mevzuat hükümlerinin uygulanacağı"nın yazılı olduğu, ancak sözleşmenin 3 üncü maddesinde "işverenin bilgi verme yükümlülüğü" başlığı altında düzenlenen madde uyarınca taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından söz edilmesi için işverenin işçiyi çalışılan ülke mevzuatına göre tâbi olacağı çalışma şartları konusunda bilgilendirme yükümlülüğünü yazılı olarak yerine getirmesi ve tarafların imzalaması ile Kurum nezdinde bu bilgilendirmenin saklanması gerektiği, sözleşmenin güçsüz tarafı olan işçinin korunması amacıyla sözleşmeye getirilen emredici nitelikteki 3 üncü maddenin uygulanmaması karşısında taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığının kabulüne imkân bulunmadığı, işçilerin belirtilen yurt dışı iş sözleşmelerini imzalayarak ve işverenleri ile aralarında doğan uyuşmazlıklarda Türkiye'de açtıkları davalarda kamu düzeni yönünden Türk iş hukukunun uygulanması nedeniyle çalışılan ülke mevzuatının uygulanmayacağı yönünde hukuki güvenlik/koruma içinde olduğunu kabul ettiğinin de değerlendirilmesi gerektiği, belirtilen genel bilgilerin yer aldığı sözleşmelerin imzalanması ile iş hukuku gibi özel ve teknik bilgi gerektiren bir alanda çalışılan ülkenin iş hukuku mevzuatının unsurlarını bilerek imzaladığının kabulünün sözleşmenin güçsüz tarafı olan işçinin korumasız bırakılması anlamını taşıyacağı, davalı işverenin imzalanan sözleşme uyarınca uygulanacak çalışılan ülke mevzuatı ile ilgili davacı işçiye uygulanacak hükümler ve çalışma şartları yönüyle yapılması gerekli bilgilendirmeyi yapmaması nedeniyle taraflar arasında hukuk seçimi yapılmadığı sonucuna varıldığı, taraflar arasındaki hukuk seçiminin geçersiz olduğu kabul edildiğine göre davalıların Türk işveren/Türkiye'de şubesi bulunan işveren olduğu, davalı Türk işverenin sürekli Umman'da çalışmadığı, işçinin iş olan her ülkeye gitme durumunun bulunduğu, işçinin her fırsatta Türkiye'ye geldiği, yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin Türkiye’de olduğu, ayrıca kazandığı ücretini harcadığı yerin Türkiye olması, Türkiye'de sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin brütleştirmesinin dahi yurt dışı çalışmalarda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun hükümleri dikkate alınarak yapılması, yurt dışı iş sözleşmesinin (yurt dışına götürülmesindeki dayanak sözleşme) Türk iş hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi (sözleşme ana maddelerine ilişkin başlıkların Türk iş hukukunda dikkate alınan unsurlar olması, Türk mahkemelerinin yetkili kılınması, sözleşmenin Kurum vasıtasıyla yapılması), sözleşmenin Türkiye'de yapılması ve Türkçe kaleme alınması dikkate alındığında; uyuşmazlığa iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili Türk iş hukukunun uygulanmasında bir aykırılık bulunmadığı, doktrinde ve mahkeme kararlarında sıkı ilişkili yer hukukunun uygulanması hususunda hemen hemen görüş birliği bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2022 tarihli kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş ve dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle bu yeni hükmün temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 20.10.2022 tarihli kararı ile; davacı ile davalı işveren ... Şirketi arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinin fesih, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarına ilişkin maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 16 ncı maddesinde de sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun ifade edildiği, davacının mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Umman olduğu, taraflar arasında 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlığa Umman hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
E. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli kararı ile; dava tarihi itibarıyla talep edilen bir kısım alacağın zamanaşımına uğradığı, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
F. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 02.11.2023 tarihli kararı ile; davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ve hafta tatili ücreti alacağına yönelik talebin hatalı değerlendirildiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
G. Bölge Adliye Mahkemesince Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; zamanaşımı def'inin değerlendirilemeyeceğini, ayrıca bu değerlendirme yapılırken Umman hukukunun uygulanamayacağını, kamu düzenine aykırı hususlarda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, fazla çalışma ücretinin ücrete dâhil olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, iş sözleşmesinin davacının gerçek iradesini yansıtmadığını, işçi lehine yorum ilkesinin dikkate alınmadığını, davalıların usulüne uygun zamanaşımı def'i ileri sürmediklerini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Şirketi vekili; davacının talep ettiği alacaklara hak kazanamayacağını, ibraya ilişkin Umman İş Kanunu'nun 53 üncü maddesinin dikkate alınmadığını, davacının Umman mahkemesinde açtığı davadan feragat ettiğini, hüküm altına alınan alacakların hatalı hesaplandığını belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
3. Davalı ... (...) Şirketi vekili; husumet itirazlarının bulunduğunu, ödemelerin dikkate alınması gerektiğini ve zamanaşımı def'inin doğru değerlendirilmediğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, hafta tatili ücreti alacağının hesabına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Umman Sultanlığı İş Kanunu'nun 7, 37, 65 ve 71 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.