"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı... bulunan 71. Boya Atölye Fabrikasında raspalama ve boya işlerinde çalıştığını, ... Sendikasının üyesi olduğunu, Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat Veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 4. maddesinde günde azami 7,5 saat veya daha az çalıştırılması gereken işlerin sayıldığını, döküm sanayi işlerinin bu kapsamda olduğunun belirtildiğini, davacının günlük 7,5 saat çalışması gerekmesine rağmen dönem dönem Yönetmelik'e aykırı olarak günde 8,5 saat çalıştırıldığını, davalı Bakanlık tarafından müfettiş raporuna göre 19.11.2012 tarihinden sonra davacı günde 7,5 saat çalıştırılmaya başlanmışsa da 15.01.2014 tarihinde bu uygulamadan dönüldüğünü ve yeniden 8,5 saat çalıştırılmaya devam edildiğini, davacının 21.02.2013 öncesi dönem bakımından toplu iş sözleşmeleri hükümleri gereğince davalı aleyhine fazla çalışma ve kısa çalışma prim alacakları için dava açmış olduğunu ve nihai olarak davanın kabulü yönünde verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından onandığını ileri sürerek 15.01.2014 tarihinden 02.11.2018 dava tarihine kadar olan dönem bakımından da davacının Yönetmelik kapsamında sayılması gerektiğinin tespiti ile işyerinde geçerli toplu iş sözleşmeleri hükümleri gereğince hak kazanılan kısa çalışma primi ile fazla çalışma ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının 15.01.1992 tarihinde ... Boya Atölye Fabrikasında kumlamacı olarak çalışmaya başladığını, 31.03.2008 tarihinde B grubu idareci olarak görevlendirildiğini, fiilen boya işi yapmadığını, Yönetmelik kapsamında yer alan işlerin yapıldığı fabrika/atölyelerdeki çalışma ortamın tehlikeli olduğu ve bu ortamda bulunmak suretiyle söz konusu risklere maruz kaldıklarını beyan eden fakat bu işlerde çalışmayan işçilerin (fabrika şefi, kısım şefi, iş emniyetçisi, meydancı, puantör, ambarcı-tasnifçi, fabrika/atölye içerisinde çalışan diğer işçiler vb ) 7,5 saatlik çalışma kapsamına alınmalarının ve bu işçilere kısa çalışma primi ödenmesinin uygun olmadığını, bu nedenle işçi idarecilerinin Yönetmelik kapsamında olmadığını belirterek, talep edilen faizin türü ve başlangıç tarihine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mevcut bilirkişi raporundan yapılan keşif neticesinde davacının Yönetmelik kapsamında günde 7,5 saati aşmayacak şekilde çalıştırılması gerektiği tespit edildiğinden toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre %14 kısa çalışma priminden yararlandırılması gerektiği ve haftalık 45 saati aşmasa da günlük 7,5 saati aşan çalışmalarının fazla çalışma olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ...Sendikası üyesi olup yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığı, davacının önceki tarihli açmış olduğu aynı konuya ilişkin kesinleşen dosyası dikkate alındığında davacının yaptığı işin değişmediği, dava konusu edilen işin günde azami 7,5 saat çalışılması gereken işler kapsamında olduğunun anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını,
2. Davacının B grubu idareci olması sebebiyle Yönetmelik'te belirtilen işleri fiilen yapmadığından ve Yönetmelik'te belirtilen işlerin zararlı etkilerine maruz kalmadığından günlük 8,5 saat çalıştırıldığını,
3. Davacının haftalık 45 saati geçen çalışması bulunmadığını, B grubu idareci olması nedeniyle de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 40. maddesi kapsamında kısa çalışma primine hak kazanamadığını,
4. Alacaklara yürütülen faizin türünün ve başlangıç tarihlerinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacının Yönetmelik kapsamına giren işlerde çalışıp çalışmadığı, buna göre kısa çalışma primi ve fazla çalışma alacağının hesaplanması, kısa çalışma prim alacağına uygulanan faiz türü ve başlangıç tarihi ile dava konusu taleplerin hesaplanmasında esas alınacak tarihin başlangıcı hususlarındadır.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Öncelikle, somut uyuşmazlıkta davacı tarafından fazla çalışma ücreti ve toplu iş sözleşmesi hükmü gereği kısa çalışma primi alacağının tahsili için arabulucuya başvurulmuş, anlaşamama nedeniyle son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporunda hesaplamalar dava tarihi esas alınarak yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel hâle gelen talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, Mahkemece, bu döneme ilişkin talebin dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Diğer yandan, İlk Derece Mahkemesince kısa çalışma primi alacağı yönünden miktar itibarıyla hükme esas alındığı anlaşılan 07.06.2019 kök bilirkişi raporunda, Yönetmelik kapsamında bulunduğu belirlenen davacı işçinin fazla çalışma ücret alacağı 25. ve 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nin 52. maddesinde yer alan primlerin fazla çalışma süreleri için ödenemeyeceği yönündeki düzenleme dikkate alınarak ve bu çalışması sebebiyle ödenen verimliliği teşvik primi mahsup edilmek suretiyle hesap edilmiş ise de, davacının bordrolarda görünen fiilî çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan %14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmının da fazla çalışma ücret alacağından mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeksizin hesaplama yapıldığı anlaşıldığından kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
4. Ayrıca gerek fazla çalışma gerekse de kısa çalışma primi alacağı bakımından ıslah zamanaşımı def'i gözetilerek yapılan bir hesaplama bulunmayıp salt davacı vekili hesabı doğrultusunda ve taleple bağlı kalındığı belirtilmek suretiyle ilgili alacakların hüküm altına alınması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 304/1 hükmüne göre "Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir".
İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2024 tarihli kısa kararında, " Brüt 17.508,69 TL kısa çalışma primi alacağının 16/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen her bir kısa çalışma prim alacağının her bir temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Bilirkişi ek raporunun kararın eki sayılmasına" karar verilmiştir. Gerekçeli kararın yazıldığı 24.04.2024 tarihinde, karar henüz tebliğe çıkmadan evvel İlk Derece Mahkemesince, dosyanın seri olması nedeniyle şablondan kaynaklanan yazım hatası yapıldığı gerekçesiyle kararın resen düzeltilmesi uygun görülerek hükmün ilgili bendinin "Brüt 17.508,69 TL kısa çalışma primi alacağının arabuluculuk son tutanak (17.10.2018 )tarihinden itibaren itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine," şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
Belirtmek gerekir ki, kısa çalışma primi yönünden toplu iş sözleşmesinde bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca, işçi muaccel alacaklarını tek tek belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde, dava konusu alacakların dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Dolayısıyla Mahkemece kısa çalışma primi alacağına ilişkin arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faize hükmedilmesi netice itibarıyla yerinde ise de, söz konusu hata tarafların hak ve yükümlülüklerine etki edecek mahiyette olup maddi hata mahiyetinde olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 304/1 hükmü uyarınca hükmün tashihi yoluyla resen düzeltilmesi usulüne uygun olmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.