"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/2264 E., 2024/2047 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/522 E., 2024/833 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davalı .... ve Tic. AŞ (... AŞ) vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; inceleme konusu dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369. maddesinde temyizde duruşmaya tâbi davalar arasında belirtilmediğinden duruşma isteminin reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiş olmakla; dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Sendika tarafından 04.08.2020 tarihinde ... AŞ'de toplu iş sözleşmesi imzalamak için yeterli sayıya ulaşılması üzerine yetki başvurusu yapıldığını, Bakanlık tarafından yetki başvurusunun reddedildiğini, hesaplama yapılırken Bakanlıkça muvaazalı bildirimlerin esas alındığını, davalı ... AŞ'nin işyerinde Haziran 2020'de başlayan sendikal örgütlenmeyi engellemek için birçok muvaazalı iş ve işlemde bulunduğunu, müracaat tarihinden önce 70'in üzerinde sendika üyesi işçiyi işten çıkardığını, 01.07.2020 - 01.08.2020 tarihleri arasında 95, 05.08.2020 - 13.08.2020 tarihleri arasında sendika üyesi olmayan 131 işçi aldığını, hiçbir işletmesel sebep olmamasına karşın bu işlemlerin muvazaalı işlemleri açıkça ortaya koyduğunu, işverenin sendikanın çoğunluk tespitine müracaat tarihinden sonra da muvazaalı işlemlere devam ettiğini, sendikal nedenlerle iş sözleşmesi feshedilen 61 işçinin arabuluculuk başvurusu yaptığını, bu işçilerin işe iadesine karar verilmesi hâlinde yetki tespit müracaatı tarihinde işyerinde çalışıyor olarak kabul edileceğini, çıkarılan sendika üyesi işçilerin yerine sendika üyesi olmayan yeni işçilere alındığını, ayrıca davalı Şirketin Türkiye İş Kurumundan geçici olarak alınan işçileri de deneme süresi dolmadan salt sendikalı işçi sayısını düşürmek için kadroya dâhil ettiğini, bu durumun ticari hayatta bir izahı bulunmadığını, işten çıkardığı sendika üyesi işçilerden bir kısmını sendikadan istifa etmesi karşılığında yeniden işe aldığını, bir aydan kısa süredir çalışan çok sayıda sendikasız geçici işçi kadroya geçirilirken yıllardır davalı işyerinde çalışan yetmişin üzerindeki sendikalı işçinin işten çıkartıldığını, bu durumun muvazaayı ortaya koyduğunu, bu süreç içerisinde birçok işçinin işten çıkarılma korkusuyla sendika üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldıklarını, muvazaalı işlemlerin hukuk düzeni tarafından korunmadığını, işletmesel kararın kanıtlanamadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle ... Çalışma Genel Müdürlüğünün 17.08.2020 tarihli ve 1851763 sayılı olumsuz yetki tespitinin iptaline ve toplu iş sözleşmesi yapabilmek için yeterli çoğunluğa sahip olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; ilgili Sendikanın 04.08.2020 tarihinde yetki tespit talebinde bulunduğunu, Bakanlık tarafından yapılan sendikalı 476 işçi tespitinin hatalı olduğunu, müvekkili Şirkette sendika üyesi olduğu için işten çıkarılan işçi olmadığını, her yıl %10-15 oranında büyüyen iş hacmi nedeniyle her ay düzenli olarak yeni işçi istihdam edildiğini, bu yüzden işe giriş-çıkış sirkülasyonunun yüksek olduğunu, son altı ayda aylık 30-40 işçi işten çıkarken 100-110 işçinin işe alındığını, müvekkili Şirketin hangi işçilerin sendika üyesi olduğunu ve Bakanlığa ne zaman başvurulacağını bilmesinin mümkün olmadığını, Toplum Yararına Program (TYP) çerçevesinde çalışanların kadroya alınmasının işverenin takdirinde olduğunu, TYP kapsamında çalışanların yetki tespitinde işçi sayısına dâhil edildiğini, müvekkili Şirketin işyeri olması nedeniyle %50'den fazla çoğunluğa sahip olunması gerektiğini, Şirketin sac metal tesisi, körük üretim tesisi, amortisör üretim tesisi, talaşlı üretim tesisi, kauçuk üretim tesisi, yüzey işlem tesisi, V kolu-rot kolu tesisi, plastik üretim tesisi, dövme üretim tesisi, alümünyum enjeksiyon tesisi, depo satış paketleme tesisi yanı sıra büro işlerinin yapıldığı Samsun ve İstanbul'da kurulu büro birimleri ve yine Samsun'da deposu bulunduğunu, İstanbul Gürpınar'da bulunan irtibat bürosunun da yetki kapsamına dâhil edilmesi gerektiğini, bu 7 işyerinde toplam 1862 işçi bulunduğunu, tüm işyerlerinin nihai üretimin parçasını oluşturduğunu, bu birimlerin hem işin niteliği hem de yürütümü bakımından birbirine bağlı işyerleri olduğunu, faaliyetlerin 7 ayrı sigorta sicil numarası altında toplanmasının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndan kaynaklanan yasal zorunluluk olduğunu, NACE kodlarının farklı olmasının birbirlerinden bağımsız işyeri niteliğinde olduğunu göstermediğini, davacı Sendikanın metal işkolunda kurulu olduğunu, müvekkili Şirketin hangi işkolunda olduğunu gösterir bir işkolu tespiti bulunmadığını, bu durumun ehliyet sorunu olduğunu, öncelikle işkolu tespitinin yapılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı yanında toplam 1275 işçi bulunduğu, Özçelik-İş Sendikasına üye işçi sayısının 476 olduğu, yetki tespit başvurusundan önce işten çıkarılan 73 sendikalı işçinin 69'unun işe iade davası açtığı ve verilen kabul kararlarının Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk ve 8. Hukuk Dairelerince esastan ret kararı verilerek kesinleştiği, neticeten sendikaya üye olan ve işten çıkarılan işe iade davası açan ve kabul karar verilen işçilerin, yetki tespiti başvuru tarihindeki sayıya dâhil edilmesi gerektiğinden 1.344 toplam işçinin olduğu, sendikalı olan işçilerin sayısının 545 olduğu, sendikalı işçinin toplam işçi sayısına oranının % 40,55 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri; cevap ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 ve devamı maddeleri kapsamında olumsuz yetki tespitine itiraza ilişkindir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53/1 hükmüne göre işçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.
6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41/1 hükmü ise şöyledir: “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
Aynı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42. maddesinde; “(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. (2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. (3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. (4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz. (5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43. maddesinde yetki itirazına ilişkin kurallar şu şekilde açıklanmıştır: “(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir. (2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz. (3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir. (4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır. (5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde temyiz itirazları değerlendirilmelidir:
1. İnceleme konusu dava, sadece ... ile işverene karşı açılmış ve İlk Derece Mahkemesince de yargılama bu şekilde sonuçlandırılmıştır. 6356 sayılı Kanun’un 43/4 hükmünde, olumsuz yetki tespitine itiraz istemine ilişkin davalarda, Mahkemece resen, davanın işveren ile o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikalarına ihbar edilmesi gerektiği açık olarak belirtilmiştir. Kanunda açık bir şekilde resen davanın ihbarına ilişkin yükümlülük öngörüldüğünden, davanın Kanunda belirtilen kişilere ihbar edilmemesi durumunda adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkının ihlâli söz konusu olacaktır. İhbar olunanlardan davaya katılan olması durumunda bu kişilere 6100 sayılı Kanun’da öngörülen hükümler çerçevesinde cevap ve delil sunma imkânı tanınması ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Bu itibarla, davaya fer'î müdâhil olarak katılma hakları olan Türk Metal Sendikası ile Birleşik Metal İş Sendikasına davanın ihbarı ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince Kanun’un açık hükmüne aykırı uygulama suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
2. Mahkemece yetki tespitine esas alınan işçileri ve sendika üyelerini gösterir dava konusu 17.08.2020 tarihli ve 1851763 sayılı yetki tespit işlem dosyasının eksiksiz ve işçi isimleri açık bir şekilde ... Çalışma Genel Müdürlüğünden getirtilmemesi doğru olmamıştır.
3. Davalı ... AŞ vekili tarafından yargılamada ve temyiz dilekçesinde, yetki tespitinde dikkate alınması gereken başkaca birimler bulunduğu itirazı ileri sürülmesine karşın, bu birimlerin işkolu kayıtlarının getirtilmemesi de hatalıdır.
Belirtmek gerekir ki ayrıntıları Dairemizin 21.09.2023 tarihli ve 2023/14246 Esas, 2023/12535 Karar sayılı ilâmında açıklandığı üzere başvuru tarihi itibarıyla yetki tespitine konu birimlerden farklı işkolunda yer alan bir birimin (işyerinin) dikkate alınması gerektiğine dair itiraz, itiraz konusu birim (işyeri) bakımından işkolu itirazı niteliğinde olduğundan, bu itiraz mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemez ve farklı işkolunda kayıtlı birimlerin (işyerlerinin) mevcut yetki tespitinde dikkate alınması olanaklı değildir.
Bu itibarla, Mahkemece itiraz konusu birimlerin 04.08.2020 tarihi itibarıyla hangi işkolunda bulunduğuna dair kayıtlar ... Çalışma Genel Müdürlüğünden getirtilmeli ve neticesine göre değerlendirme yapılmalıdır.
4. Somut uyuşmazlıkta, ... tarafından 04.08.2020 başvuru tarihi itibarıyla davalı işverene ait 6 birimde 1.275 işçi çalıştığı ve davacı Sendikanın 476 üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek gerekli çoğunluğu sağlayamadığına dair dava konusu olumsuz yetki tespit kararı verilmiştir.
Dosya içeriğine göre iş sözleşmesi feshedilen 69 sendika üyesi işçi tarafından işe iade davası açıldığı, davaların kabul edildiği ve kesinleştiği, işçiler tarafından işe başlama başvurusu yapıldığı ve işverence işçilerin işe başlatılmadığı görüldüğünden, 69 kişinin yetki başvuru tarihindeki işçi ve sendika üyesi sayısına dâhil edilmesi isabetlidir. Bununla birlikte İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda yetki tespitine konu birimler işletme niteliğinde kabul edilerek %40 çoğunluk yeterli görülmüş ise de bu konuda yapılan araştırma eksik olduğu gibi bilirkişi raporu da hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.
Öncelikle bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması gerekmektedir. 6356 sayılı Kanun'un 2/3 hükmünde işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde işyeri kavramı "İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir." şeklinde tanımlanmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinde de; "İşyeri tanımı; teknik bir amaca, diğer bir deyişle mal veya hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olduğu belirtilmek suretiyle verilmiştir." hususları belirtilmiştir. Yine madde gerekçesinde, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretiminin, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesinin işyerinin kurulu bulunduğu yerin dışına taştığı hususları belirtilerek ve bu olguların dikkate alınması suretiyle 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesine "İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür" hükmünün eklendiği ifade edilmiştir. İşyeri kavramının tanımından da hareketle, aynı teknik amacın yerine getirildiği ve bu kapsamda işçi çalıştırılan birimler tek bir işyeri olarak tanımlanabilecektir. Özellikle mal veya hizmet üretimi için birden fazla fiziki mekanda faaliyet yürütülmesi durumunda, bu birimlerin tamamının tek bir işyeri niteliğinde kabul edilebilmesi bakımından; hukuki bağlılık yani aynı işverene bağlı olma, amaçta birlik veya nitelik yönünden bağlılık yani aynı teknik amaç doğrultusunda üretimde bulunma ve yönetimde birlik yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı belirtilmelidir.
Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34/2 hükmünde, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (... ...., Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul, 2013, s.128;...,...,, İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da, işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, Mahkemece aralarında hukuk fakültesi iş hukuku anabilim dalında görev yapan öğretim üyesi, yetki tespitine esas alınması gereken ve aynı işkolunda kayıtlı birimlerde yürütülen faaliyet konusunda uzman mühendis bilirkişi ve insan kaynakları/işletme uzmanı bilirkişilerin yer aldığı bir bilirkişi kurulu teşkil edilmeli, anılan birimlerin işleyişine ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeler getirtilmeli, anılan birimlerin birbirinden bağımsız şekilde faaliyetinin bulunup bulunmadığı ve tek bir merkezden yönetilip yönetilmediği belirlenmeli, anılan birimlerin tamamının birbirine bağımlı şekilde faaliyet yürütüp yürütmediği ve iş akış süreci saptanmalı, bu hususlarda tarafların beyanı alınmalı, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında anılan birimlerin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde yahut bağımsız işyerlerinden oluşan işletme niteliğinde bulunup bulunmadığı ve buradan hareketle yarıdan fazla çoğunluk mu %40 çoğunluk mu aranacağı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı ... AŞ'ye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.