"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/2129 E., 2024/2844 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 31. İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/700 E., 2019/136 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 1999-2016 yılları arasında mekanik formeni olarak davalı şirketin Rusya’daki şantiyelerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedilerek Türkiye’ye gönderildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazlarının olduğunu, davalı Şirketin 22.09.2008 tarihinde kurulduğunu, davacının davalı Şirkette hiçbir çalışmasının olmadığını, yurt dışında o ülkenin koruyucu hükümlerinden faydalanarak çalışan bir işçinin sonrasında Türkiye’de dava ikame etmesinin hakkaniyete uygun düşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2019 tarihli kararı ile toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak iş sözleşmesinin haklı nedenlerle sonlandırıldığının işverence ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli kararı ile davalı vekilinin yıllık izin ücreti alacağına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2023 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece, 28.01.2006-15.10.2006 tarihleri arasındaki ikinci çalışma döneminde yabancı hukuk seçiminin kapsamı dışında kalan feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağında Türk hukukunun uygulanması gerektiğinin gözden kaçırılmasının hatalı olduğu ve davalı tarafın cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunduğu dikkate alındığında davacının Rusya hukukuna tâbi çalışmalarına ilişkin alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde taleplerin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle üçüncü kez bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davacı açısından mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşulların (geçerli nedenlerin) dosyada ispatlanmadığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Dava konusu uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,
2. Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu,
3. Yabancı hukukta yer alan zamanaşımı süresinin uygulanmaması gerektiğini,
4. Taraflarınca yapılan yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesi gerektiğini beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve yargılama giderine ilişkindir.
1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Bozma ilâmına uyulduğunda, bozma kararı lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilerek karar verilmesi zorunludur.
3. Somut uyuşmazlıkta Dairemizin 09.02.2022, 31.05.2023 ve 29.04.2024 tarihli bozma kararlarında belirtildiği üzere; davalının Rusya'da bulunan işyerlerinde 01.02.2000-09.05.2016 tarihleri arasında fasılalı olarak çalışan davacının 22.09.2011-09.05.2016 tarihleri arasındaki çalışma dönemi Rusya hukukuna, 28.01.2006-15.10.2006 tarihleri arasındaki çalışma döneminde kısmi hukuk seçimi yapılması nedeniyle fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları Rusya hukukuna, bu dönemdeki feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağı Türk hukukuna, 01.02.2000-14.07.2005 ve 25.06.2007-01.05.2011 tarihleri arasındaki çalışma dönemleri ise Türk hukukuna tâbidir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davacının Rusya hukukuna tâbi çalışmalarına ilişkin alacak taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde ise de, Türk hukukuna tâbi alacak taleplerinin tamamen reddine karar verilerek bozma gereklerinin yerine getirilmemesi hatalıdır.
Farklı ülke hukukuna tâbi talepler bakımından zamanaşımı def'inin değerlendirilmesine ilişkin ilke Dairemizin 28.02.2024 tarihli ve 2024/602 Esas, 2024/3802 Karar sayılı ilâmında;
"Belirtmek gerekir ki farklı ülke hukuklarına tâbi birden fazla çalışma dönemi bakımından iş sözleşmesine uygulanacak hukukun tespitinde, bu çalışma dönemleri arasındaki sürenin uzun veya kısa oluşunun herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Her bir çalışma dönemi için uygulanması gereken ülke hukuku, her hâlükârda ayrı ayrı değerlendirilerek talep edilen alacaklar tespit edilir.
Ancak tarafların farklı ülke hukukuna tâbi talepleri bakımından zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususu, bu konuda ikili bir ayrım yapılmasını gerektirir:
Sözleşmenin sona ermesine bağlı olmayan alacaklar bakımından her ülke hukukunun öngördüğü zamanaşımı süresi, farklı çalışma dönemleri arasında geçen sürenin uzunluğu veya kısalığı dikkate alınmaksızın, o ülke hukukunun öngördüğü başlangıç tarihine göre belirlenir. Sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar bakımından ise aynı sonuca varmak mümkün değildir. Bu alacaklar bakımından, çalışma dönemleri arasında makul bir sürenin geçip geçmediği dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre bir ülkede çalışması sona erdikten sonra bir ay veya bir aydan daha kısa süre (makul süre) içinde başka bir ülkede çalışmaya başlamış işçinin sözleşmenin sona ermesine bağlı alacakları yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcı, önceki çalışmaların tasfiye edilip edilmediğine bakılmaksızın, son dönem çalışmanın sona erdiği tarihe göre belirlenir. Sözü edilen makul sürenin geçirilmiş olması durumunda ise zamanaşımı süresi, her bir çalışma döneminin bitim tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Şüphesiz işçinin aynı ülke hukukuna tâbi birden fazla çalışma döneminin, o ülke mevzuatında imkân tanındığı takdirde birleştirilmesi mümkündür." şeklinde açıklanmıştır.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alındığında; davacı işçinin Türk hukukuna tâbi olan çalışma dönemlerinde sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcının belirlenmesinde, Türk hukukuna tâbi çalışmanın sona erdiği tarih olan 01.05.2011 tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Türk hukukuna tâbi çalışma dönemleri bakımından 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden önce, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi) uyarınca on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı süresinin başlangıcı kıdem ve ihbar tazminatı hakkının doğduğu tarih, yani işçi açısından iş sözleşmesinin sona erdiği tarihtir. Buna göre kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bakımından zamanaşımı süresi dava veya ıslah tarihi itibarıyla dolmamıştır. Bu sebeple Türk hukuka tâbi çalışma dönemlerindeki hizmet süresi ve 01.05.2011 tarihindeki ücreti üzerinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının hesaplatılıp hüküm altına alınması gerekirken dosya kapsamıyla uyumlu olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4. Diğer yandan yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine bir kısım yargılama giderine hükmedilmesi de ayrıca hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.