Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14519 E. 2025/2040 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının alt işveren bünyesinde geçen çalışma süresinin davalı asıl işveren bünyesindeki kıdeme esas süresine eklenip eklenemeyeceği ve buna göre kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının alt işveren şirketindeki çalışmasının aynı işyerinde asıl işveren bünyesinde kesintisiz devam etmesi nedeniyle, gerçek bir fesih ve istifa iradesinin bulunmadığı, alt işverendeki çalışma süresinin kıdeme esas süreden sayılmasında ve yıllık izin ücretinin son brüt ücret üzerinden hesaplanmasında isabetsizlik olmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette kadroya geçirilmeden önce davalının alt işvereni olan şirketlerde kesintisiz çalıştığını, kadroya geçerken de istifa ettirilip çalışmaya devam ettiğini, iş sözleşmesi sona ermesine rağmen alacaklarının eksik ödendiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının alt işveren şirkette çalışırken kendi iradesi ile istifa ettiğinden kıdem tazminatına hak kazanmadığını, sonrasında yine kendi iradesiyle müvekkiline ait işyerinde çalışmaya başladığını, alacaklarının eksiksiz ödendiğini, yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dışı alt işveren şirketlerde ve sonrasında davalı işyerindeki çalışmalarının kesintisiz olması nedeniyle fesih tarihindeki ücret düzeyi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olduğu, zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı, davacının ödenmeyen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının alt işveren şirkette çalışmakta iken ara vermeksizin aynı işyerinde davalı Şirket bünyesinde ve aynı işte çalışmaya devam ettiği, gerçek bir fesih ve istifa iradesinin bulunmadığı, bu hâlde alt işverende çalışılan sürenin kıdeme esas süreden sayılmasında ve fesih tarihindeki ücret üzerinden kıdem tazminatının belirlenmesinde, yıllık ücretli izinde son brüt ücret üzerinden hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik olmadığı, davacının yıllık izin ücreti alacağının iş sözleşmesinin feshinde lehe hükümler içeren toplu iş sözleşmesi ve işyeri uygulamasına göre yapılan yıllık izin hesabının da doğru olduğu, bu hususta Yargıtayın emsal kararlarının bulunduğu (Yargıtay Kapatılan 22.Hukuk Dairesinin 2017/32559 Esas, 2019/13050 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/15563 Esas, 2024/188 Karar sayılı kararı) gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının müvekkili Şirket personeli olmayı kendi menfaatine daha uygun bulduğu için kendi iradesi ve isteği ile çalıştığı firmadan istifa ettiğini, davacının iradesinin sakatlanmadığını, asıl işverenin işçilerinin işe alınarak çalışmaya devam ettirilmesi veya daha önce asıl işveren yanında çalışan kimse ile alt işveren ilişkisinin kurulması durumunun söz konusu olmadığını, alt işverenin işçisinin daha fazla ücret ve sosyal haklarla asıl işveren işçisi olmasında hukuka aykırı bir durumun olmadığı, davacının müvekkili Şirkette çalışırken aldığı en son ücret üzerinden kıdem tazminatına karar verilmiş olmasının muvazaa olduğunun kabul edildiği anlamına geldiğini; ancak muvazaaya dair somut hiçbir delil bulunmadığını, yıllık izin ücretinin de davacı müvekkili işverenin işçisiymiş gibi müvekkili işverenden aldığı son ücret üzerinden toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak hesaplanmasının doğru olmadığını,

2. Yıllık izin ücreti alacağının net olarak hüküm altına alınması gerektiği, bu hususun vekâlet ücretini de davalı aleyhine etkilediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık ücretli izin ödemelerinde kullanılacak günlük ücret hesaplanırken aylık ücretin 30 gün yerine 26 güne bölünmesinin hatalı olduğunu,

3. Kararda davalının itirazlarının incelenmediğini, kararın hukuki gerekçesinin bulunmadığını,

4. Zamanaşımı def'iilerinin incelenmediğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının alt işveren bünyesinde geçen çalışma süresinin davalı asıl işveren bünyesindeki kıdeme esas süresine eklenip eklenemeyeceği ve buna göre davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplanma yöntemi noktalarındadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.