Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14538 E. 2025/99 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurumun alt işveren işçisinin ücret farkı ve ilave tediye alacakları davasında, ücretin düşürülmesinin hukuka uygun olup olmadığı ve ücret farkı hesabının nasıl yapılacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bozma ilamına uyularak, işçinin ücretinin tek taraflı düşürülmesinin 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesine aykırı olduğu ve önceki dönemdeki ücretin asgari ücrete oranının korunarak ücret farkı hesabının yapılması gerektiği gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1375 E., 2024/2142 K.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Kuruma bağlı kömür ocağında çalıştığını, davacının yaptığı işin asıl iş olduğunu, alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, davacının Kurum işçisi sayılması gerektiğini, davacının muvafakati alınmaksızın ücretinin düşürüldüğünü ileri sürerek ücret farkı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile Kurum arasında herhangi bir bağ ve sözleşme bulunmadığını, Kurumun ihale makamı olması sebebiyle sorumluluğunun bulunmadığını, muvazaa iddiasını kabul etmediklerini, davacının ilave tediye alacağı hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Tavşanlı İş Mahkemesinin 24.06.2020 tarihli kararıyla; davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisi muvazaalı olduğundan davacının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi sayıldığı, öte yandan davalının iç yazışmalarına göre 2016 yılında asgari ücretin artması nedeniyle oransal olarak ücretin düşürüldüğü, esasen ve başlangıçtan itibaren muvazaalı çalıştırılan davacının yeni ihaleyi alan alt işverende davalının belirlediği talimatnameye göre çalışmak zorunda bırakıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 22. maddesine göre ücretinin düşürülmesine muvafakati olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 24.06.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2022 tarihli kararıyla; periyodik bakım ve onarım ihalesi kapsamında çalışan davacının hizmet alım sözleşmelerine uygun şekilde çalıştırıldığı, alt işverene verilen işin doğrudan üretim organizasyonu içinde yer alan bir iş olmayıp yardımcı iş kapsamında olduğu, bu nedenle ilave tediye alacağının reddi gerektiği, davacının aldığı ücretinin rızası alınmaksızın tek taraflı olarak düşürülmesinin 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesine aykırı olduğu ve işçiyi bağlamayacağı, bu nedenle eksik ücret farkının hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b(2) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 18.10.2023 tarihli kararı ile; arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra, ihtilaf konusu olan son tutanak tarihi ile hesaplamaya esas alınan tarih arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği, bu dönem yönünden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği ve davacının düşürülmeden önceki en son ücreti, sonraki dönemler için asgari olarak sabit şekilde ödenmesi gereken ücret miktarı olarak kabul edilerek, yeni ihalede asgari ücretle bağlantıda daha düşük bir katsayı belirlendiğinden yeni ihale ile belirlenen ücretin de altına düşmemek kaydıyla, asgari ücretle bağlantısı kesilen önceki ücretin uygulanmasına devam edilerek fark alacak hesabı yapılması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2023 tarihli kararı ile; bozma kararının (2) numaralı paragrafında belirtilen bozma sebebine uyulmasına karar verildikten sonra, (4) ve (5) numaralı paragraflardaki bozma sebebine ilişkin olarak emsal Yargıtay kararlarına yer verilerek davalı Kurumun hizmet alım sözleşmeleri yoluyla ücretten indirim yapmasının 4857 sayılı Kanun’un 22. ve 62. maddelerine aykırı olduğu, somut olayda davacının ücretinin hem oran hem de miktar olarak düşürüldüğü, davacının düşürülmeden önceki ücretinin asgari ücretin belli bir oranda fazlası olarak kararlaştırılması nedeniyle yeni dönemde de bu ücretin korunması gerektiği, kamu idarelerinin tek taraflı olarak işçi aleyhine olacak şekilde önceki dönem hizmet alım sözleşmelerinden daha düşük oranda ücret belirlemesinin işçiyi korumadığı, bozma kararının süreklilik arz eden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına da aykırı olup sürpriz karar verme yasağı kapsamında hukuk güvenliğini ihlal ettiği; ayrıca davalı vekilinin istinaf dilekçesinde hesaplama yöntem ve tekniğine ilişkin bir istinaf sebebi belirtmediği, bu nedenle işçinin ücretinin usulüne uygun şekilde düşürülüp düşürülmediğinin istinaf incelenmesinde öncelikle ele alındığı ve ispatlanamayan bu istinaf sebebine itibar edilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2023 tarihli direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.04.2024 tarihli kararı ile; idari şartnamelerde davacının ücreti asgari ücretin belirli oran fazlası olarak kararlaştırıldığından bu oranın yeni dönemde de korunması gerektiği, buna göre davacının düşürülmeden önceki ücretinin asgari ücrete oranlanması ile tespit edilen katsayı esas alınarak sonraki dönemlerde de bu katsayı uyarınca hesap yapılması suretiyle fark ücret alacağının hüküm altına alınmasının isabetli olduğu, bununla birlikte Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinde hesaplama yöntem ve tekniğine ilişkin itirazın bulunmadığına dair gerekçesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına, uyulan kısımlar yönünden davalı vekilinin hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

Dairenin 03.07.2024 tarihli kararı ile direnme dışındaki temyiz itirazlarının reddine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı yönünden ise, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.04.2024 tarihli kararı ile direnme kararının bozulmasına karar verilmiş olduğundan, bu kararın gereğinin yerine getirilmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda davacının ücretinin düşürülmesinden önceki en son ücreti, sonraki dönemler için asgari ücretten az olmamak kaydıyla sabit ödenmesi gereken ücret miktarı olarak kabul edilerek her ay için ödenen ücret miktarı, düşüşten önce ödenen en son ücretten çıkarılarak aradaki fark ücretlerin hesaplanarak hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Husumet itirazında bulunduklarını,

2. Zamanaşımı def'inde bulunduklarını,

3. Davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini,

4. Hesap raporunun hatalı olduğunu,

5. Faiz başlangıç tarihleri ile işletilen faiz türlerinin hukuka aykırı olduğunu,

6. Yargılama gideri, harç, arabuluculuk ücreti ve bunların iade/mahsubuna ilişkin belirlemelerin hatalı olduğunu,

7. Davacı lehine vekâlet ücretinin fazla belirlendiğiniileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık ücret farkı alacağının hesabı ile harç, yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.