Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14567 E. 2025/2535 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, yurt dışında çalıştığı dönemdeki işçilik alacakları davasında, uyuşmazlığa hangi hukukun uygulanacağı ve davacının taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların iş sözleşmesi ile Umman Sultanlığı hukukunu seçmiş olmaları, davalı tarafından zamanaşımı definin süresinde ve usulüne uygun yapılmış olması ve Umman İş Kanunu’na göre dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/17 E., 2024/729 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.03.2025 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı adına kimse gelmedi. Davalı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın yüksekte çelik montaj ustası olarak davalı Şirketin yurt dışında bulunan işyerinde 29.12.2012-28.08.2016 tarihleri arasında çalıştığını, ücretinin net 1.600,00 USD olduğunu, hafta tatili yapmadan yasal çalışma saatleri üzerinde çalıştığını, iş sözleşmesine haksız olarak son verildiğini ancak hak ettiği işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacı sadece yurt dışı inşaat projelerinde çalıştığı için uyuşmazlığın yabancı hukuk uygulanarak çözümlenmesi gerektiğini, ayrıca ücretinin belirlenmesinde yurt dışı çalışma olgusunun gözetilmesi gerektiğini, kaldı ki davacının müvekkili nezdinde ödenmeyen herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli kararı ile; davacı işçi yurt dışında çalışmış ise de davalı işveren Türk şirketi olup, işyerinin merkezinin Türkiye olduğu, davacının da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, tüm bunlara göre davalı vekilinin yargılama konusu davada yabancı hukukun uygulanması gerektiğine ilişkin talebi reddedilerek uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulandığı, tarafların karşılıklı beyanlarına göre davacının 29.11.2012-28.08.2016 tarihleri arasında 3 yıl 9 ay davalı işyerinde çalıştığı, tanık beyanları, emsal ücret araştırmaları ve işin yurt dışında yapılması ile davacının kıdemi birlikte değerlendirildiğinde son net ücretinin 1.600,00 USD olduğu, davacının iş sözleşmesinin 28.08.2016 tarihinde feshedildiği, 30 gün ihbar öneli tanındığı, davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde sona erdiği hususunda bir tereddüt bulunmadığı, tanık anlatımlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, ayda 2 hafta tatilinde çalıştığı, yapılan hesaplamaların tanık anlatımlarına dayanması nedeniyle %40 indirim uygulandığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 27.04.2023 tarihli kararı ile; davacının davalı işverenin yurt dışı inşaat projelerinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği hususunda ispat yükümlülüğü üzerinde olan davalı işverenin haklı fesih savunmasını ispat edemediği, bu kabule göre davalı tarafın ihbar tazminatına ilişkin istinafının yerinde olmadığı ve alacak hesabının yapıldığı hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, davacı işçi yurt dışında çalışmış ise de davalı işverenin Türk şirketi olduğu ve işyerinin merkezinin de Türkiye'de bulunduğu, iş sözleşmelerinin niteliği gereği hukuk seçimi imkânının ancak işçi lehine ve sınırlı olarak tanındığının kabulü gerektiği, davada Türk hukukunun ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasında dosya kapsamına, emsal yargı kararlarına göre isabetsizlik bulunmadığı, ödemelerin Türk bankası aracılığı ile yapıldığı gözetildiğinde ücret tespitinin doğru olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/2-751 Esas- 2012/2-387 Esas sayılı dosyaları uyarınca ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 255. maddesine göre aksine ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olduklarının kabul edilmesi gerektiği olduğu, bu kapsamda tanıkların doğruyu söylemediklerine dair ciddi ve inandırıcı delilin de dosyaya sunulmadığı ve tanık beyanlarına göre belirlenen işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.04.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacının çalışma dönemi için tarafların iş sözleşmesi ile hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, bu nedenle yurt dışı iş sözleşmeleri ile seçilen hukukun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca, Umman Sultanlığı hukukunda uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Umman İş Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca taleplerinin zamanaşımına uğradığı, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak davaya karşı zamanaşımı def'inde bulunulduğu ve Umman İş Kanunu'na göre dava tarihi itibarıyla 1 yıllık sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Yargıtay'ın dava tarihi itibarıyla uygulamasına göre uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,

2. Taraflar arasındaki iş sözleşmesine itibar edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu,

3. Bilirkişinin Umman hukukunda uzmanlığının bulunmadığını, belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davalı işverenin Umman hukukuna göre yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bu sürenin hiç başlamadığını, davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.