Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14945 E. 2025/3426 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin yurt dışı şantiyesinde çalıştığı dönemdeki işçilik alacaklarının miktarı, iş sözleşmesinin fesih şekli ve uygulanacak hukukun tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Milletlerarası Özel Hukuk hükümleri gereği davalı tarafından yabancı hukuk uygulanması gerektiği yönünde itiraz edilmediği ve tarafların Türk Hukuku'nu zımnen kabul ettiği, davacı tanığı ve diğer delillerle davacının işçilik alacaklarının ispatlandığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3711 E., 2024/2103 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/100 E., 2021/700 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.04.2025 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının asıl işveren olduğu inşaat projesinin yurt dışı şantiyelerinde alt işverenlere bağlı ince işler formeni olarak 01.06.2011- 31.05.2017 tarihleri arasında çalıştığını, en son ücretinin aylık net 2.200,00 USD olduğunu, ücretin bir kısmının elden bir kısmının banka kanalı ile ödendiğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, işyerinde haftanın 7 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, iş yoğunluğuna göre 18.00'den aşağı olmamak üzere saat 21.00'e kadar çalıştığını, hafta tatili iznini kullanamadığını, hafta tatillerinde çalışmasının günlük 7,5 saati aşan kısmının fazla çalışma olarak hesaplanması gerektiğini, ulusal bayram ve genel tatillerin tamamında çalıştığını, yıllık izinlerini kullanamadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının 30.08.2012-12.11.2012 tarihleri arasında ... Mermer İnşaat firmasında çalıştığını, net ve brüt ücretinin aynı olduğunu, davacının ilk olarak 30.05.2011-28.05.2012 tarihleri arasında Türkmenistan'da mermerci olarak görev yaptığını ve bu çalışmasında ücretinin karşılıklı imzalanan İŞKUR sözleşmesi ile 550,00 USD olarak belirlendiğini, 30.08.2012-12.11.2012 tarihleri arasında ... Mermer İnşaat Firmasında çalıştığını, müvekkili Şirketten istifa ederek kendi isteğiyle ayrıldığını, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bulunmadığını, fazla çalışma alacağının ödendiğini, ödenen kısımlar haricinde müvekkili Şirket nezdinde başkaca bir hak edişi bulunmadığını, çalışma süresine göre yıllık izin hakkının bulunmadığını, işyerinde çalışma saatlerinin 08.00-18.00 arasında olduğunu, 1 saat 40 dakika ara dinlenmesi bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait 128 sicil numaralı işyerinde 30.05.2011- 31.05.2017 tarihleri arasında Kurum kaydının olduğu, davacının 30.05.2011 tarihinde yurt dışı çıkışı olduğu, sigorta kaydı, yurda giriş-çıkış kayıtları, yurt dışı hizmet sözleşmeleri, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamına göre davacının önce davalı işverenin tek işveren olduğu, sonrasına ise asıl işveren olduğu davalıya ait Türkmenistan'daki inşaat işlerinde 01.06.2011-31.05.2017 tarihleri arasında çalıştığı, davacının yaşı, kıdemi, yaptığı yurt dışı işi, ülke şartları ve tanık beyanlarına göre davacının net 2.200,00 USD ücret aldığı, işveren tarafından iş sözleşmesinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde feshedildiği hususunun ispatlanamadığı, davacının yurda giriş çıkış kayıtlarına göre 159 gün Türkiye'de geçirdiği, toplam izin süresinin 90 gün olduğu, davacının Türkiye'de geçen süreye ilişkin somut bir ücret talebi olmadığı gibi zaten dava dilekçesinde kesintisiz-aralıksız çalıştığı iddiasında olduğu, davacının yıllık izinlerini Türkiye'de kullandığı kabul edilerek yıllık izin alacağının bulunmadığını, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının haftalık 14 saat fazla çalışma yaptığı, dini bayramlar dışındaki ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sigortalı hizmet cetveli, yurt dışı hizmet sözleşmesi, tanık anlatımları dikkate alındığında 01.06.2011-31.05.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, dosya kapsamı, davacının yaptığı işin niteliği, tanık anlatımları bir arada değerlendirildiğinde, davacının ücrete ilişkin iddiasının doğrulandığı, davalı işveren davacının istifa ettiğini ileri sürmüşse de buna ilişkin istifa dilekçesi ve somut belge sunulmadığı, davalı işveren tarafından davacının iş sözleşmesinin akdinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davalı işyerinde davacı ile aynı dönemlerde çalıştığı anlaşılan dinlenen davacı tanığının beyanı dikkate alındığında, haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı, haftalık 45 saati geçen fazla çalışmasının bulunduğu, dini bayramlar dışında genel tatil günlerinde çalıştığı, davalı tarafça istinaf dilekçesi sunma tarihinden sonra 29.04.2024 tarihli beyan dilekçesinde uyuşmazlığı Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürmüşse de süresinde bu yönde istinaf itirazı bildirilmediğinden değerlendirme yapılmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Davacının Türkiye'de bulunduğu sürelerin hizmet süresinden düşülmesi gerektiğini, yıllık izin alacağından düşülmesinin hatalı olduğunu, davacının yıllık izin ücretinin ödendiğine dair yazılı delil bulunmadığını,

b. Fazla çalışma süresinin haftalık 10.5 saat olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarına göre haftalık ortalama fazla çalışma süresinin 16.25 saat olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Somut uyuşmazlığa Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini,

b. Davanın husumetten reddi gerektiğini,

c. Ücret miktarının hatalı belirlendiğini,

d. Davacının istifa ederek işten ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu,

e. Davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının bulunmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, davacının aylık ücret miktarı, iş sözleşmesinin feshi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının ispatı ve hesaplanması noktalarındadır.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24/1 hükmüne göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Davacı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.