"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/968 E., 2024/2422 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 42. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/655 E., 2024/5 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı şantiyelerde 05.01.2007-01.02.2018 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili Şirkette çalışmadığını, zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, dava konusu alacak kalemlerinin davacının çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, Rusya hukukunun dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere aynı zamanda mutad işyeri hukuku olduğu, hâl böyle olunca davanın Rusya Federasyonu iş mevzuatına göre incelendiği, davalının zamanaşımı def'inde bulunduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvuru sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde belirtilen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olup resen dikkate alınması gerektiği, somut uyuşmazlıkta davalıya ait yurt dışı işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesinin 02.01.2018 tarihinde sona erdiği, davanın ise 17.09.2020 tarihinde açıldığı, dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre dava tarihi itibarıyla mahkemeye başvurma süresi olan 3 aylık sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının talep konusu yaptığı alacaklara ilişkin çalışma döneminde sadece davalının Rusya’da bulunan işyerinde çalıştığı, bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Rusya olduğu, güncel Yargıtay içtihatlarına göre somut uyuşmazlıkta çalışma sürelerinin tümüne Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, iş sözleşmesinin fesih tarihinin 12.01.2018, dava tarihinin ise 17.09.2020 olduğu dikkate alındığında davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından dava konusu taleplerin tümünün reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinde hata bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davalı tarafça süresinde sunulmayan cevap dilekçesi içeriğinde ve ön inceleme duruşmasında yabancı hukuka dair bir itirazda bulunulmadığından Türk hukukuna göre karar verilmesi gerektiğini,
2. Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca Türkiye'de Türk iş hukukuna göre dava açılmış olmasının Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi Genel Kurulu kararına göre Rusya iş hukukuna göre mahkemeye başvurma süresinin kaçırılmasında geçerli neden olduğunu, bu sebeple Yargıtay'ın içtihat değişikliği ile birlikte Rusya iş hukukuna göre sürelerin yeniden başlaması gerektiğini,
3. Dava konusu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,
4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda zamanaşımı ya da hak düşürücü süre gibi hukukumuzda belirtilen müstakil bir yargılama kuralı bulunmadığını,
5. Kıdem tazminatı kamu düzeninden kaynaklandığından hesaplamanın Türk hukukuna göre yapılması gerektiğini,
6. Verilen kararın hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağına aykırı olduğunu,
7. Yargılama giderleri ve harçların taraflar üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2. ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Kanun'un 392. maddesinde 03.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle mahkemeye başvuru için zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Davacının iş sözleşmesinin değişiklikten sonra feshedildiği göz önünde bulundurulduğunda, İlk Derece Mahkemesince bu sürenin 3 ay olarak dikkate alınması hatalıdır. Ancak, fesih tarihinden itibaren 1 yıllık süre de geçtikten sonra dava açıldığı ve davalı tarafça süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğundan, bu hatalı tespit sonuca etkili görülmemiştir. Sonuç olarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi isabetsizdir.
Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297/2 hükmü uyarınca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. Davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle" ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.