Logo

9. Hukuk Dairesi2024/2054 E. 2024/4850 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işveren tarafından ödenen trafik cezalarının davacı şoföre rücu edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işverenin, ikinci sürücü bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davacı şoförün kesintisiz sürüş süresini aşmasına neden olduğu, bu nedenle trafik cezasında davacı şoförün kusurunun bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2484 E., 2023/2102 K.

KARAR : Davalının istinaf başvurusunun esastan reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/306 E., 2022/642 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça müvekkili aleyhine 14.12.2018 tanzim tarihli 18.03.2019 vade tarihli 10.000,00 Euro tutarlı senet ile takip başlatıldığını, davalı tarafından yapılan icra takibinin davalı tarafça ödenen 2.210,00 Euro tutarında takograf standartları ihlali cezası ile 6.220,00 Euro tutarında başkasına ait ehliyet bulundurma cezalarının davacıya rücuen tahsiline dayandırıldığını, takibe konu senedin iş sözleşmesi kurulurken alınan teminat senedi olduğunu, ilgili senedin arka yüzüne de bu ibarenin şerh düşüldüğünü, davalı Şirket tarafından sonradan senedin tahrif edilerek doldurulduğunu ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan mesaj kayıtlarında da görüleceği üzere müvekkilinin davalı Şirket tarafından yönlendirildiğini, müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını ileri sürerek takibin iptaline ve davalının %20'den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibe konu senedin teminat senedi olarak kabul edilmesi hâlinde dahi bu durumun tek başına senedi geçersiz kılmayacağını, davacının kendi kusuru ile sebep olduğu cezalardan dolayı müvekkilinin ödeme yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan ceza tutanaklarının incelenmesinde, davalı tarafça ödenen cezalardan bir tanesinin istirahat süresine uymaksızın trafik kurallarının ihlal edilmesine dayandığı, bu davranışın davalı işverenin talimatı sonucu gerçekleştiğine dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenle bu ceza yönünden davacının sorumlu olduğu, P 25757 Seri numaralı cezanın ise sürücünün yanında bir sürücünün daha bulunması gerekmesine dayandığı, bu cezanın sürücüden kaynaklı olmadığı, davalı işverenin alması gereken tedbirleri yerine getirmemesinden kaynaklandığı bu sebeple bu ceza ile ilgili davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususlarla birlikte müvekkilinin faaliyetlerini 01 Temmuz 1970 tarihinde Cenevre'de düzenlenen ve 05 Ocak 1976 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Personelin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşması'na uygun olarak sürdürdüğünü ülkemizin de 4411 sayılı Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Personelin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile (4411 sayılı Kanun) bu anlaşmayı uygun bulduğunu, kanun hükümlerine göre kanun çerçevesinde sorumluluğun şoföre yüklendiğini, işletmenin yapacağı denetimin çalışanların kurallara uymasını örgütleme ve ihlalin tespiti hâlinde bu ihlale son verme ile sınırlı olduğunu, cezalardan işverenin sorumlu olmadığını, sefer sırasında dinlenme sürelerine uyma ve molaları usulune uygun olarak uygulanmasının şoförün denetimi altında olduğunu, müvekkilinin davacıya kanunlara aykırı biçimde hareket etmesine yönelik talimat vermediğini

belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu yapılan ceza tutanakları incelendiğinde 27.01.2019 tarihli tutanağın ikinci sürücünün araçta bulunamamasına yönelik olduğu bu nedenle bu cezaya ilişkin davacının sorumluluğunun bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince davacının sorumluluğunun bulunduğuna karar verilen tutanağın ceza sebebinin kesintisiz sürüş süresinin aşılmasına dayandığını, ancak sürücünün yanında ikinci bir sürücünün bulunması gerekmekte olup ikinci sürücü tarafından yapılması gereken sürüşlerin de tek sürücü tarafından yapıldığı bu hâlde davalı işveren tarafından araçta ikinci sürücü bulundurma ve temin etme yönünde sorumluluğun yerine getirilmediği, davalı işverenin kusur ve ihmali sebebiyle iki sürücü ile kat edilmesi gereken mesafelerin davacı tarafından tek başına kat edildiği bu durumda davacının azami süreleri aşmadan görevini yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerin yanında senedin teminat senedi olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafın kusurlu ve kötüniyetli olarak ceza düzenlenmesine sebep olduğu cezaların tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, 4411 sayılı Kanun'un 11 nci maddesi uyarınca davalının sorumluluğunun denetime sınırlı olduğunu, cezai sorumluluğun tamamen şoför üzerinde bulunduğunu, davacıya kanuna aykırı olarak talimat verildiğinin ispat edilemediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının takibe dayanak ceza tutanakları ile ilgili sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4411 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı işveren tarafından ödenen cezaların mahiyeti ve dosya kapsamı dikkate alındığında davacının kusurunun bulunmamasına göre, usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.