Logo

9. Hukuk Dairesi2024/2120 E. 2024/6693 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yaptığı işin yardımcı iş niteliğinde olduğu, davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin kanuna uygun olduğu ve muvazaa bulunmadığı, bu nedenle davacının ilave tediye alacağına hak kazanmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Elbistan İş Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiştir.

Yetkili ve görevli Afşin İş Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dairemiz uygulamasına göre temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra inkar tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.

6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca alacağın tamamının dava edilmesi hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmayan tarafın temyiz ... bulunmamaktadır. Bu nedenle talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmayan tarafın, icra inkar tazminatı, vekâlet ücreti, yargılama giderleri veya gerekçeye yönelik temyizi de incelenmez. Ancak, talebin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmamakla birlikte, temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin değerinin tek başına kesinlik sınırını aşması hâlinde, dava değerine ilişkin kesinlik sınırı kıyas yoluyla uygulanarak temyiz incelemesi yapılabilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt IV, İstanbul, İlaveli Beşinci Bası, 1991, s. 4217).

Diğer taraftan 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin ikinci fıkrasının açık hükmü karşısında; davanın kabulüne dair karar davacı bakımından, reddine dair karar ise davalı bakımından kesindir. Ancak tarafların, kesinlik hesabında dikkate alınmayan vekâlet ücreti, yargılama gideri, icra inkar tazminatını veya gerekçeyi temyiz konusu yapmaları hâlinde, davanın değerinin (dava konusu edilen alacak veya tazminatın tamamı) veya temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin değerinin tek başına kesinlik sınırını aşıp aşmadığına bakılmalıdır. Bu iki durumdan birinin gerçekleşmesi hâlinde 6100 sayılı Kanun'un 361 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre hukuki yararın mevcut olup olmadığı incelenebilir. Böylece davada haklı çıkmış olan tarafın da dava değerinin veya temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin tek başına kesinlik sınırını aşması kaydıyla, temyiz ... bulunduğu kabul edilmelidir.

Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin temyizi yönünden; davacının davalı işveren nezdindeki çalışması özelleştirme nedeniyle 30.11.2018 tarihinde son bulduğundan hükmün davalı bakımından ileriye etkisinin bulunmadığı, dava değeri veya tek başına temyiz konusu yapılan vekâlet ücreti değerinin de Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı bakımından ise hükmün ileriye etkisi bulunmakta olup bu nedenle davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) bünyesinde bulunan Afşin-Elbistan Linyitleri İşletme Müdürlüğünün Elbistan bölümünde alt işverenleri yıllara göre değişen firmalarda çalıştığını ileri sürerek müvekkilin devir tarihi olan 30.11.2018 tarihine kadar olan EÜAŞ bünyesindeki çalışmaları yönünden muvazaanın tespiti ile buna bağlı ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, dava konusu işin müvekkili Kurumun asıl işi olmadığını, davacının müvekkili Şirket işçisi olmadığını, bu nedenle aynı sorumluluğa sahip olamayan işçilerin de aynı ücret ve hakları talep etmelerinin mümkün olmadığını, davacının talebinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, dava konusu edilen sözleşmelerde muvazaanın hiçbir şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle davacı işçinin baştan itibaren asıl işverenin işçisi sayılamayacağını, işçilerin ücret vb. alacaklarının sendikal haklardan kaynaklanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alt işverene verilen işin "Yemek imalatı, servisi, servis sonu temizliği, alakart salonu ve kıraathanenin işletilmesi" işi olduğu, davacının garson olarak çalıştığı, davacıya yaptırılan işlerin davalının esas faaliyeti olan enerji üretiminin içerisinde yer almadığı, yapılan işin davalının asıl işleri kapsamında bulunmadığı, söz konusu işin yardımcı iş niteliğinde olduğu, davalı ...'ın bu işi hizmet alımı yoluyla üçüncü şahıslara yaptırmasının mümkün olduğu, asıl işverenin kamudan doğan sorumluluğu sebebi ile denetim görevini yapmasının muvazaayı göstermediği gibi alt işverenler değiştiği hâlde davacının davalı işyerinde çalışmaya devam etmiş olmasının da aradaki ilişkinin muvazaalı olduğu sonucunu doğurmayacağı, davacının bu nedenlerle baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması ve davalının ilave tediye alacağından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının davalı İdareye ait santralde yardımcı iş kapsamında çalıştığını, davacının yaptığı iş açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulduğunu, İdarenin çeşitli iş alanlarında hizmet alımı yaptığını, araç ve gereçlerin İdare tarafından sağlandığını, yapılan işin uzmanlık gerektirmediğini, emir ve talimatların İdare personelince verildiğini, alt işverenler değişse de işçinin aynı yerde aynı şekilde çalışmaya devam ettiğini, işyerinde davacı ile aynı işi yapan kadrolu işçilerin bulunduğunu, aralarında ücret ve sosyal haklar dışında farkların olmadığını, işverenin hizmet alım sözleşmesi yoluyla işçi temini yaptığını, İdarenin amacının davacı işçiyi kadrolu işçilerin sahip olduğu haklardan yoksun bırakmak olduğunu, davalı ... ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; aynı gün karar verilen dosya sayısı 10 dosyadan az olduğundan İlk Derece Mahkemesince tam vekâlet ücretine karar verilmesi gerekirken tam vekâlet ücretinin %50'sine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan ihale sözleşmeleri ve teknik şartnameler incelendiğinde, işin yeri ve konusunun AEL İşletme Müdürlüğünün Çoğulhan işyerinde bulunan yemekhanesinde malzemesiz tabldot yemek imalatı, servisi, servis sonu temizliği ile Elbistan sosyal sitesinde bulunan alakart salonu ve kıraathanenin işletilmesine ilişkin hizmet alım işi olduğu, davacının söz konusu hizmet alım sözleşmesine uygun olarak garson olarak işe alındığı ve garson olarak çalıştığının sabit olduğu, hizmet alım sözleşmesinin konusu olan hizmetlerin tamamının yardımcı işler olduğu, davacının asli işlerde çalıştırıldığının iddia ve ispat edilemediği, davalı ...'ın kendi bünyesinde çalışan ve yemekhanede başka işlerde görevli işçilerinin bulunmasının, asıl işveren alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hâle getirmeyeceği, davalı asıl işveren EÜAŞ'ın işin düzenli ve sağlıklı yürütümü bakımından verdiği emir ve talimatların alt işverenin yönetim hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte olmadığı, bu nedenle davalı ile dava dışı Şirketler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı anlaşıldığı, dosya içeriğinden aynı tarihte açılan ve duruşması aynı tarihte olan dosyaların Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 22 nci maddesinde belirlenen seri dosya sayısına ulaştığının anlaşıldığı, her bir dosya için %50 vekâlet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, Alt İşverenlik Yönetmeliği.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.