"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
SAYISI : 2023/1 E., 2023/8 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul 13. İş Mahkemesinin 2015/490 Esas sayılı dosyası ile; işverene karşı açılan işçilik alacaklarına ilişkin davada bilirkişi tarafından sunulan raporda bilirkişinin görevini bağımsız ve laikiyle yaptığına dair derin şüpheleri bulunduğunu, davalı vekili ile tanışıklığının bulunduğunu, bir nevi yanlı davrandığını, bu yönde açık emarelerin gözlendiğini, bilirkişilik görevinde farklı saiklerle hareket ettiğini, davalı Şirketin baskısı altında kaldığına dair duyumlar aldıklarını, bilirkişi olarak görevden el çekmesinin talep edildiği hâlde talebin kabul görmediğini, kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı rapor düzenlediğini, gerçeğe aykırı raporun hükme esas alındığı, davacının bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını, denkleştirici adalet ilkesi gereğince 17.911,12 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacı tarafın mevcut iş ve işlemler nedeniyle sorumlu olduğu iddia edilen ilgililerin kusurlu davranışları neticesinde maddi olarak zarara uğradığını ve kendisinin de herhangi bir kusurunun bulunmadığını ispat yükümlülüğü söz konusu olduğunu, öte yandan bilirkişinin ağır ihmal ve kusuru olduğuna yönelik iddialar kapsamında değerlendirme yapılabilmesi için, öncelikle iddia konusu olayların teknik inceleme neticesinde iddia edildiği şekliyle vuku bulup bulmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, dava konusu işlemde yetkili bilirkişiye atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davacı tarafça, eldeki davada bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı rapor düzenlediğinin ve bu rapor nedeniyle zarara uğradığının ispat edilmesi gerektiğini, davanın, davaya sebep bilirkişi raporunu düzenleyen Avukat Ş.V'ye ihbar edilmesini talep ettiklerini belirterek zamanaşımı, hak düşürücü süre ve derdestlik yönünden itirazları ile davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan Avukat Ş.V. cevap dileksinde; ağır ihmal ya da kasten rapor tanzim etmesinin söz konusu olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının işvereni ile arasında tanışıklığının bulunduğu ya da kendisine baskı yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN İLK DERECE MAHKEMESİ SIFATIYLA VERDİĞİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Devlet'in tazminattan sorumlu tutulabilmesi için bilirkişinin ağır ihmal veya kastının bulunması ve hazırlanan gerçeğe aykırı bu raporun, yargılamayı yapan mahkeme tarafından hükme esas alınması ve bu sebeple kişilerin zarar görmüş olması kanuni bir zorunluluk olduğu, bilirkişi tarafından fazla çalışma alacağının hesaplanması sırasında hatalı değerlendirme yapılmış ise de bu değerlendirmenin herhangi bir kasta veya kötüniyete dayanmadığı, İstanbul 13. İş Mahkemesinin 2015/490 Esas sayılı dosyasında görev alan bilirkişinin ağır ihmal veya kasıtlı olarak gerçeğe aykırı şekilde rapor düzenlediği ve bu sebeple davacının zarara uğradığı usulence ispatlanamadığı, bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğuna (rapor verdiğine) dair bir ceza mahkemesi kararı da bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bilirkişi tarafından ibraz edilen rapor nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, bilirkişinin kasten ve gerçeğe aykırı rapor tanzim etmesi nedeniyle ıslah hakkını etkili kullanamadığını, uğradığı zararın tespiti için davacının bankalardan çekmiş olduğu kredilerin dikkate alınmadığını, yüksek enflasyon nedeniyle davacının büyük kayba uğradığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bilirkişinin hukuki sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Bilirkişinin hukuki sorumluluğu" başlıklı 285 inci maddesi şöyledir:
"(1) Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler.
(2) Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.