"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/228 E., 2023/381 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/250 E., 2021/885 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı olarak sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, kadroya geçişinin 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile sağlandığını, hâlen davalı Bakanlığın kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını iddia ederek ödenmeyen fark ücret, fark ikramiye, fark ilave tediye, fark fazla çalışma ücreti, fark hafta tatil ücreti, fark ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fark gece çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, gece çalışması fark alacağı talebinin arabuluculuk görüşmesine konu edilmediğini, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde uyarınca yapılan kadroya geçirilen işçilerin, alt işveren işçisi olarak çalıştıkları döneme ilişkin hak ve alacak taleplerinden feragat ettiklerini, davacının da bu kapsamda olmakla 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, 02.04.2018 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 375 sayılı KHK geçici 23 üncü maddesi uyarınca idarelerce işçi statüsüne geçirilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının belirlenmesinde esas alınacak toplu iş sözleşmesi hükümlerinin 12.04.2018 tarihinde ilan edildiğini, bu hükümlerde 01.01.2019-30.06.2019 tarihleri arası ücret zammının işçilerin almakta oldukları günlük çıplak ücretlerine aynı tarihten itibaren %4 oranında zam yapılmak suretiyle belirleneceğinin düzenlendiğini, ancak davacının ücret farkı alacağında alt işveren uygulamasının sürdürülmesi isteğinin yasal dayanağı bulunmadığını, uygulamanın bireysel iş sözleşmesi, yasal düzenlemeler ve Yüksek Hakem Kurulu kararlarına uygun olduğunu, bireysel iş sözleşmesine ücretin yüzdelik kısmına belli bir oran ibaresinin eklenmesinin hukuki geçerliliği olmadığını, diğer işçilerin sözleşmelerinde bu kısmın boş olduğunu, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde Sağlık Bakanlığının rızası olmaksızın yüzdelik oran eklemesi yapan 157 işçi hakkında işveren vekili olan Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünce soruşturma başlatıldığını, yapılan soruşturma sonucunda hazırlanan 29.04.2021 tarihli soruşturma raporunda davacı işçinin de dâhil olduğu 157 işçinin disiplin suçu teşkil eden fiileri nedeniyle disiplin cezası ile tecziye edilmeleri gerektiği ancak İşletme Toplu İş Sözleşmesi'nin 53 üncü maddesinin (A) bendi gereğince söz konusu fiillerin 01.08.2018 ile 17.08.2018 tarihleri arasında işlenmiş olması nedeniyle disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı, yazılan oranların geçerliliği olmadığı, ilaveleri yapan işçilerin yazılı olarak uyarılmalarının uygun olacağının belirtildiği, yüzdelik oranın her iki tarafın özgür iradesi ve rızası ile sözleşmeye eklenmediğinden emsal Yargıtay kararlarının somut olayda uygulama imkânı bulunmadığını yanı sıra talep edilen faiz oranı ile faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının gece çalışma ücreti talebinin arabuluculuk görüşmelerine konu edilmemesi nedeniyle tefrik edilerek ayrı bir dosyaya kaydedilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davacı ile davalı İdare arasında, davacı işçinin kadroya geçişi sırasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair açık düzenleme olduğu, buna karşın 01.01.2019 tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesindeki oran dikkate alınmaksızın davacının temel ücretinin hatalı belirlenmek suretiyle eksik ödeme yapıldığının anlaşıldığı, her ne kadar davalı vekilince sözleşmedeki ücrete ilişkin maddede yer alan boşluğun Bakanlığın rızası hilafına doldurulduğu iddia edilmiş ise de boşluğun doldurulmaması gerektiğine ilişkin işçilere yazılı bildirimde bulunulduğunun ispat olunmadığı, sözleşmelerin İdare tarafından da onaylandığı, aynı zamanda denetim ve gözetim yükümlülüğü bulunan işverenin rızası dışında işlem yapıldığına ilişkin dinletilen tanık beyanının yeterli görülmediği gerekçesiyle, belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara göre davacının fark ücret, fark ikramiye, fark ilave tediye ve fark ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının kabulü ile fark fazla çalışma ve fark hafta tatili ücret alacakları taleplerinin reddine karar verilmiştrir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davalı Bakanlığın rızası olmaksızın sözleşmelere oran ilave edilerek bundan da lehe sonuç beklenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Kayseri ilinde kadroya geçen 1820 işçiden ezici çoğunluğa sahip 1663 işçinin sözleşmesinde oran yazılı değilken, 157 civarında işçinin sözleşmesinde oran yazılı olmasının davalının bu yönde iradesi olmadığının ispatı olduğunu, dinlenen tanıkların da bu yönde ifade verdiklerini, davacı işçinin hakkında yapılan soruşturma sırasında muhakkike verdiği ifadesinde sözleşmedeki yüzdelik oranın kendisi tarafından doldurulduğunu beyan ettiğini, sözleşmelerde bu boşluğun bırakılmasının nedeninin geçiş döneminde önceki dönemdeki uygulamaya ilişkin mali haklarının 01.01.2019 tarihine dek eksiksiz ödenmesi olduğunu, Bakanlığın 28.12.2021 tarihli onayı ile sözleşmelerin ücretle ilgili 7 nci maddesindeki yüzdelik bölümünün çıkartıldığını, bu oranların bir geçerliliği bulunmadığını, hem adli hem de idari olarak suç teşkil ettiğini, aynı yönde dava açan işçilerin bir kısmının davalarından feragat ettiklerini, iddia edilenin aksine davacının ücretinin düşürülmediğini, yanı sıra harç muafiyetinin gözetilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadroya geçirildiği sırada yapılan bireysel iş sözleşmesinde ücretin, asgari ücretin belli oranda fazlası olacağına dair düzenlemenin mevcut olduğu, taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve uygulanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark ücret, ilave tediye, ikramiye ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı, ilave tediye alacağına işletilen faiz türü, arabuluculuk dava şartının mevcut olup olmadığı ve harç muafiyeti hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22, 32 ve 34 üncü maddeleri.
4. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesi.
5. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 13 üncü maddesinin (j) bendi.
6. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un (6772 sayılı Kanun) 1 vd. maddeleri.
7. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında; kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartı olarak kabul edilmiş olup maddenin ikinci fıkrasında ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
3. Somut olayda davacı tarafından aylık ücretinin eksik belirlendiği bu bakımdan fark ücret alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle arabulucuya başvurulmuş olup 20.11.2020 tarihli anlaşamama nedeniyle tutulan son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamalar 01.01.2019 ile 28.02.2021 tarihleri arasındaki dönem için yapılmış olup davacı vekilince rapor doğrultusunda dava ıslah edilmiştir. Mahkemece ıslah dilekçesindeki tutar üzerinden alacağa hükmolunmuşsa da arabuluculuk faaliyeti, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen 20.11.2020 tarihli son tutanak öncesinde muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel hâle gelen talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında söz konusu olan ve Yüksek Hakem Kurulu kararıyla uygulanan toplu iş sözleşmesi, davacının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi olmadığına göre bu sözleşmede ocak ve temmuz aylarında beşer günlük yevmiye tutarında ödeneceği düzenlenen ikramiye ücretinin, toplu iş sözleşmesinin son bulduğu 31.10.2020 tarihinden sonrası için hesaplanması doğru olmaz. 4857 sayılı Kanun'da işçilere ikramiye ödeneceğine dair bir hüküm olmadığı ve bireysel iş sözleşmesinde davacıya ikramiye ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmadığı da dikkate alındığında, ikramiye alacağının 2021 yılı için hesaplanıp hüküm altına alınması isabetsizdir.
5. 492 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (j) bendinde, genel bütçeye dâhil idarelerin bu Kanun'un (1) ve (3) sayılı Tarifeleri'ne giren bütün işlemlerinin harçtan muaf olacağı belirtilmiştir. Buna göre davalı ... harçtan muaf olmasına rağmen harçlardan sorumlu tutulması hatalıdır.
6. İlave tediye alacağı 6772 sayılı Kanun'da düzenlenen bir alacak olup bu alacağa uygulanması gereken faiz türü, yasal faizdir. İlk Derece Mahkemesince belirtilen alacak kalemi bakımından yasal düzenleme gözetilmeksizin bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi de yerinde değildir. Davacının talebinin bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi olduğu da dikkate alındığında bu alacak kalemine bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi aşmamak üzere yasal faiz yürütülmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.