"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/239 E., 2023/490 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İstanbul İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.04.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının yurt dışı şantiyelerinde 2005-2015 yılları arasında çalıştığını, davacının son net aylık ücretinin 2.250,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerekeceğini, hizmetin yabancı ülkede ifa edildiğini, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiğini, davacının müvekkili işyerinde, 12.08.2005-29.10.2005, 06.05.2009-10.08.2012, 17.09.2013-20.10.2014 tarihleri arasında çalıştığını, arkadaşları ile kavga etmesi edeniyle iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilen davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, puantaj kayıtlarına uygun olarak fazla çalışma ücretlerinin bordro üzerinden ödendiğini, davacının tüm iddialarının maddi ve hukuki dayanağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/671 Esas, 2019/77 Karar sayılı kararı ile; davacının aylık net 2.250,00 USD ücretle çalıştığı, iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek bir şekilde sona erdiğinin davalı tarafından ispat edilemediği, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dinlenen tanık beyanlarından ve dosya kapsamından davacının haftalık 45 saati aşan fazla çalışmasının bulunduğu, dinî bayramların birinci günü haricinde genel tatil günlerinde çalıştığı ayrıca hafta tatillerini de 15 günde bir kullandığı dolayısıyla ayda iki hafta tatilinde çalıştığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve 2019/1611 Esas, 2022/1760 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki hukuk seçiminin geçersiz olduğu, davacı ... davalı işverenin Türkiye'de olduğu, davalı işverenin merkezinin de Türkiye'de olduğu, işçinin iş olan her ülkeye gitme durumunun bulunduğu, işçinin her fırsatta Türkiye'ye geldiği, izinlerini Türkiye'de kullandığı, yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin, kazandığı ücreti harcadığı yerin Türkiye olduğu, iş sözleşmesinin de Türkiye'de yapıldığı, Türkçe kaleme alındığı, Türk mahkemelerinin yetkili kılındığı, ulusal bayram ve genel tatil günleri, haftalık yasal çalışma süresi ve bunlar için ödenmesi gereken yevmiye ve fazla çalışma ödemelerinin saat ücretinin de Türk mevzuatına göre belirlendiği, yurt dışı iş sözleşmelerinde yerleşik Yargıtay kararları gereği Türk hukukunun uygulanmasında kanuna aykırılık bulunmadığı, davalı tarafın feshin haklı nedenle yapıldığını ispatlayamadığı bu nedenle davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı, davacının fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatillerinde çalıştığı, bu olgunun tanık beyanlarını ve bu yazılı belgelerin teyit ettiği, davacının ücretini USD kuru üzerinden alması nedeniyle ihbar tazminatı hesabının da yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.05.2023 tarihli ve 2023/591 Esas, 2023/7455 Karar sayılı ilâmı ile; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunan ikinci, üçüncü ve dördüncü çalışma döneminde Kazakistan hukuku, birinci çalışma dönemi yönünden ise mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında belirlenecek olan mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Kazakistan Cumhuriyeti İş Kanunu'nun "Bireysel İş Uyuşmazlıklarının İncelenmesi için Başvuru Koşulları" başlıklı 160 ıncı maddesinin "Uzlaştırma komisyonuna veya bireysel iş uyuşmazlıklarının incelenmesi amacıyla mahkemeye başvurmak için aşağıdaki şartlar belirlenmiştir: (...) Bu kurallar uyarınca, bireysel iş uyumazlıklarının değerlendirilmesi için uzlaşma komisyonuna başvurmadan mahkemeye başvurma hakkına sahip olan iş ilişkilerindeki katılımcılar için aşağıdaki son tarihler belirlenecektir. (...) Diğer iş uyuşmazlıklarında, daha önce iş ilişkisi içinde olan kişi de dahil olmak üzere, çalışanın haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gereken günden itibaren bir yıl... " şeklinde düzenlendiği, buna göre davanın 02.11.2016 tarihinde açıldığı, Kazakistan'da çalışma dönemleri yönünden bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davacının 12.08.2005-29.10.2005 tarihleri arasındaki iş ilişkisinde hukuk seçimi yapılmadığından Türk hukukunun uygulanacağı, bu çalışma dönemi yönünden de taleplerinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın İstanbul 2. İş Mahkemesinde 19.04.2016 tarihinde açıldığını, davanın İstanbul 31. İş Mahkemesine gönderilen dosyalardan olduğunu, yargılamasının bu Mahkemede devam ettiğini, iş sözleşmesinin fesih tarihinin 12.06.2015 olduğunu, davanın ise 19.04.2016 tarihinde açıldığını, buna göre davanın Kazakistan İş Kanunu'na göre 1 yıllık süre içinde açıldığını, alacakların zamanaşımına uğradığının kabulünün hatalı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk ve davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
..."
3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
5. Kazakistan İş Kanunu'nun 160 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta davacının önce Türkiye'de bir müddet çalıştığı, daha sonraki dönemlerde ise aynı işverenin Kazakistan'da bulunan işyerlerinde çalıştığı uyuşmazlık dışıdır. Mahkemece bozma ilâmı doğrultusunda davacının 12.08.2005-29.10.2005 tarihleri arasındaki çalışması bakımından mutad işyeri hukuku olan Türk hukukunun uygulanması gerektiği belirlenmiş, ancak Kazakistan hukukunun uygulandığı çalışma dönemleri ile Türk hukukunun uygulandığı çalışma dönemleri birleştirilemeyeceğinden Türk hukukuna tâbi alacakların zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2. Dosya kapsamından davacının 12.08.2005-29.10.2005 tarihleri arasında Türkiye'de çalıştıktan sonra Kazakistan'daki çalışmasının 06.05.2009 tarihinde başladığı tespit edilmektedir.
Belirtmek gerekir ki farklı ülke hukuklarına tâbi birden fazla çalışma dönemi bakımından iş sözleşmesine uygulanacak hukukun tespitinde, bu çalışma dönemleri arasındaki sürenin uzun veya kısa oluşunun herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Her bir çalışma dönemi için uygulanması gereken ülke hukuku, her hâlükârda ayrı ayrı değerlendirilerek talep edilen alacaklar tespit edilir.
Ancak tarafların farklı ülke hukukuna tâbi talepleri bakımından zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususu, bu konuda ikili bir ayrım yapılmasını gerektirir:
Sözleşmenin sona ermesine bağlı olmayan alacaklar bakımından her ülke hukukunun öngördüğü zamanaşımı süresi, farklı çalışma dönemleri arasında geçen sürenin uzunluğu veya kısalığı dikkate alınmaksızın, o ülke hukukunun öngördüğü başlangıç tarihine göre belirlenir. Sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar bakımından ise aynı sonuca varmak mümkün değildir. Bu alacaklar bakımından, çalışma dönemleri arasında makul bir sürenin geçip geçmediği dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre bir ülkede çalışması sona erdikten sonra bir ay veya bir aydan daha kısa süre (makul süre) içinde başka bir ülkede çalışmaya başlamış işçinin sözleşmenin sona ermesine bağlı alacakları yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcı, önceki çalışmaların tasfiye edilip edilmediğine bakılmaksızın, son dönem çalışmanın sona erdiği tarihe göre belirlenir. Sözü edilen makul sürenin geçirilmiş olması durumunda ise zamanaşımı süresi, her bir çalışma döneminin bitim tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Şüphesiz işçinin aynı ülke hukukuna tâbi birden fazla çalışma döneminin, o ülke mevzuatında imkân tanındığı takdirde birleştirilmesi mümkündür.
3. Davacının Türk hukukuna tâbi 12.08.2005-29.10.2005 dönemine ilişkin alacak talepleri değerlendirildiğinde, iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı olmayan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının dava tarihi olan 19.04.2016 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığı açıktır. Sözleşmenin sona ermesine bağlı kıdem ve ihbar tazminatı alacakları bakımından ise Türkiye'deki çalışmanın sona erdiği 29.10.2005 tarihinden sonra, 06.05.2009 tarihinde Kazakistan'da çalışmaya başlaması karşısında makul sürenin fazlasıyla geçtiği görülmektedir. Bu durumda Türk hukukuna tâbi çalışmanın 29.10.2005 tarihinde sona erdiği, davanın ise 19.04.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla Mahkemece davacının gerek kıdem ve ihbar tazminatı gerekse diğer alacak talepleri bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.
4. Kazakistan hukukuna tâbi dönem bakımından ise Mahkemece Kazakistan İş Kanunu'nun "Bireysel İş Uyuşmazlıklarının İncelenmesi için Başvuru Koşulları" başlıklı 160 ıncı maddesi gereğince taleplerin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; Kazakistan İş Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca davanın 1 yıl içinde açılması gerektiği ifade edilmektedir. Somut olayda iş sözleşmesinin 12.06.2015 tarihinde feshedildiği, davanın ise 19.04.2016 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca Kazakistan hukukuna tâbi alacaklar bakımından Kanun'da öngörülen 1 yıllık süre dolmamıştır. İlk Derece Mahkemesince anılan dönem bakımından davanın esasına girilerek inceleme yapılması gerekli iken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
5. Dava tarihi 19.04.2016 olmasına rağmen, karar başlığında 02.11.2016 olarak gösterilmesi de yerinde görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz istek harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.