"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/892 E., 2023/823 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında görülen maddi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre davalı aleyhine tespit edilen ve temyize konu edilen toplam miktar Mahkemenin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 12.950,00 TL’nin altında kaldığından davalının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının banka şube müdürü olarak çalıştığı dönemde usulsuz işlemleri nedeni ile yirmi dört kurumsal kredili firma hakkında icra takibine geçildiğini ve takiplerin devam ettiğini ancak alacaklarının tahsil kabiliyetinin kalmadığını, usulsüz işlemler nedeni ile oluşan zararlarının tazminini talep ettiklerini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin görev yaptığı süre içinde bankanın kâra geçtiğini, yapılan işlemlerin banka bilgi ve onayında olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.04.2009 tarihli ve 1998/844 Esas, 2009/142 Karar sayılı kararı ile; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının yaptığı bazı usulsüz işlemler ile işvereni zarara uğrattığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 28.12.2011 tarihli ve 2009/22274 Esas, 2011/50059 Karar sayılı kararı ile; bir kısım firmalar için verilen krediler yönünden risk oluştuğu, kredi sözleşmeleri ve icra takip dosyaları getirtilerek ve aciz vesikası verilip verilmediğinin araştırılması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 18.12.2013 tarihli ve 2012/46 Esas, 2013/1025 Karar sayılı kararı ile; davalının banka müdürü olarak görevli olduğu sırada bankacılık mevzuatına aykırı olarak kullandırılan krediler yüzünden işveren Bankanın zarara uğradığı, tahsil edilemeyen alacaklarla ilgili yapılan icra takiplerinde alacakların tahsil ve tasfiyesinin sağlanamadığı, bir kısım dosyalardan aciz vesikası alındığı, bir kısım icra takiplerinde ise borçlunun menkul ve gayrimenkul malı bulunamadığına dair tutanak düzenlendiği, bir kısım dosyalarda ise borçlulara ulaşılamadığından takibin kesinleştirilemediği, tahsil edilemeyen alacakların oluşmasında kusuru olan şube müdürü davalının dava konusu Banka zararının tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 03.07.2014 tarihli ve 2014/11485 Esas, 2014/23415 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece üç kişilik iki heyetten aldırılan bilirkişi raporları arasında açık bir çelişki olduğu, 3 kişilik heyetten yeni bir bilirkişi rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24.03.2021 tarihli ve 2014/706 Esas, 2021/107 Karar sayılı kararı ile; son bozma ilâmından sonra yapılan yargılamada dava dışı Atılım Şirketi yönünden davacının icra işlemleri sonucunda aciz vesikası düzenlendiği, bu Şirkete davacı Bankadan tanınan krediler ve faizlerin toplamının 141.473,31 TL olduğu 215,01 TL'sinin tahsil edildiği, kalan 141.258,30 TL'den davalının sorumluluğunun 72.041,73 TL olduğu, diğer Şirketlere tanınan krediler yönünden ise davacının alacakları aciz vesikasına bağlanmadığından davalının bu borçlardan sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 11.10.2021 tarihli ve 2021/10004 Esas, 2021/14054 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda zarar hesabının dava tarihini de aşar şekilde yapıldığı, davacının talebi doğrultusunda zarar miktarının dava tarihi itibarıyla faizi ile birlikte hesaplanması ve dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 18.10.2023 tarihli ve 2021/892 Esas, 2023/823 Karar sayılı kararı ile; dava tarihi dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi ek raporu doğrultusunda davalının dava dışı Atılım Şirketine tanınan krediler ve faizlerin ödenmemesi nedeniyle meydana gelen 5.351,32 TL zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; hükmedilen faizin ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını beyanla kararın bozulmasına karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; maddi zararın tahsiline yönelik açılan davada hükmedilen faiz, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 96 ve 321 inci maddeleri
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi şöyledir:
"(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya
para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur."
4. Dairemizin 25.10.2021 tarihli ve 2021/10271 Esas, 2021/148593 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda açılan davanın maddi zararın tazminine yönelik olduğu ve Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda AAÜT'nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre; davalı vekili lehine hükmedilecek avukatlık ücreti, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. Belitilen husus gözetilmeden davalı yararına 5.351,32 TL yerine 17.900,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendi tamamen çıkartılarak yerine "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.351,32 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin (4) numaralı bent olarak yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.