Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3352 E. 2024/9227 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kapsam dışı personel olarak çalıştığı işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağına ve buna bağlı olarak talep ettiği işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kapsam dışı personel statüsünde olması nedeniyle toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, ayrıca davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin sona ermesi ve iş güvencesinden faydalanması nedeniyle kötüniyet tazminatı talebinde bulunamayacağı, diğer alacak taleplerini ise ispatlayamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3459 E., 2023/3314 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun usulden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. İş Mahkemesi

SAYISI : 2018/468 E., 2021/448 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Somut uyuşmazlıkta iş sözleşmesi sona ermiş davacının talep ettiği, hüküm altına alınan alacakların davalı bakımından kesinlik sınırını aşacak mahiyette ileriye yönelik bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 13.10.2017 tarihinde işe başladığını, işe girişinin 16.10.2017 olarak gösterildiğini, mevzuata aykırı olarak 3 aylık deneme süresi öngörüldüğünü, ücretin düşük yazıldığını, iş sözleşmesinde kapsam dışı personel olarak çalışacağının yazıldığını, bunun sendika üyeliğine engel olduğunu, asgari ücret kriterleri gereği en az aylık brüt 17.209,00 TL ücret alması gerektiğini, sendikal haklardan ve diğer çalışanların yararlandığı ücret ve haklardan yoksun bırakıldığını, banka promosyon bedelinin eksik ödendiğini, şehir dışına işlere gittiğini, harcırahların eksik verildiğini, şehir dışına uçakla gittiğini ve yolculukların çalışma süresine eklenmesi gerektiğini, çeşitli heyetlerde görevlendirildiğini ancak ödenmesi gereken ücret ve zamların ödenmediğini, yapılan tüm muamelelerin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının inşaat mühendisi olarak görev yapmakta iken 23.11.2018 tarihinde emekliye ayrıldığını, toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında tutulan çalışan olup dayanışma aidatı ödeyerek haklardan faydalanmak istediğini, ancak öncelikle davacının vasfının tespitinin gerektiğini, kapsam dışı personelin Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği'ne tâbi olduğunu ve ücretinin Yönetim Kurulunca belirlendiğini, bu personelin ücretlerinin Yüksek Planlama Kurulu kararına istinaden Yönetim Kurulu tarafından belirlendiğini, davacının 16.10.2017 tarihinde iş sözleşmesini imzalayarak işe başladığını, davacının işe başlarken tüm haklarını ve ücret miktarını bildiğini ve yanıltılmasının söz konusu olmadığını, işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin 5 inci maddesi gereğince mühendislerin toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında olduğunu, davacının devlet memurlarına tanınan ücret ve zamları talep etmesinin yasal dayanağının olmadığını, banka promosyonlarının ilgili banka ile aralarında yapılan sözleşmeye uygun olarak davacıya ödendiğini, davacının 16.10.2018 tarihinde yıllık izne hak kazandığını ve yıllık izin süresi içinde 50 yaşını doldurduğunu, davacı tarafa huzur hakkı ödenmesinin hukuken mümkün olmadığını, kendisine tevdi edilen görevi yapmaması sebebiyle 1 günlük yevmiye ücreti kesme cezası verildiğini, davacının savunma vermediğini ve itiraz etmediğini, davacıya uygun olarak görevler verildiğini, ayrımcılık yapılmadığını, mobbing uygulanmadığını, davacının tüm haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının kapsam dışı personel olup toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; sözleşme içeriğinin çelişkili, tutarsız, hileli ve uygulanamaz olduğu yönündeki iddialarının ve kanuna aykırılıkların incelenmediğini, davacının çalışmaya başladıktan sonra sendikaya müracaat ederek toplu iş sözleşmesinden lehine haklarıyla dayanışma hakkını talep ettiğini ve davalı Şirketin bu kez bir nüshasını vermediği sözleşmeyi deneme süresinin sona erdiği tebliği ile belirsiz süreliye çevirdiği bahanesi ile tebliğ ettiğini, davacının bu tebliğine şerh verip ilan şartları ile imzaladığını beyan ettiğini; dolayısıyla davacının belirsiz süreli sözleşmesinin ilan şartları ile imzalı, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) tüm haklarını barındıran hakları olduğunu, Mahkemenin müvekkili davacının belirsiz süreli sözleşmesini bu haklarla imzaladığını ve şerh verdiğini ayrıca ücret itirazını görmezden gelerek kararını oluşturmasının kanunlara aykırı olduğunu, Mahkeme kararında dayanılan bilirkişi raporunun isabetsiz olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının sendikal haklardan yasaklanamayacağını, Mahkeme kararının yeterli gerekçe barındırmadığını, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin usule ve kanuna aykırı hesaplandığını, davalı vekilinin iş sözleşmesini dosyaya sunmadığını, vekilin davalı ile sözleşmesinin bilinmediğini ve baroya bildirimde bulunup bulunmadığının bilinmediğini, vekâlet sunan vekilin baro levhası ve adına kayıtlı bürosunun bulunmadığını ve adına fatura düzenleyemeyeceğini, tüm bunlar incelenmeden baro tarifesine göre vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının kapsam dışı personel olarak kabul edilmesine rağmen arazi tazminatı alacağı, hafta sonu çalışma alacağı, ilave tediye ve yıllık ek ödeme alacağı, seyyar görev ücreti alacağı, iş zorluğu alacağı taleplerinin kabulünün hatalı olduğunu, davacıya devlet memurlarına tanınan hakların verilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, gerekçeli kararda hafta sonu çalışma ücretinin ödendiğinin bordrolardan anlaşıldığını, ancak buna rağmen hafta sonu çalışma ücreti alacağı hakkında verilen kabul kararının anlamsız olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının kapsam dışı personel inşaat mühendisi olarak göreve başladığı, dayanışma aidatı ödeyerek de olsa toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanmasının mümkün olmadığı, davacının emeklilik nedeniyle sözleşmesinin sona ermesi ve iş güvencesinden faydalanması nedeniyle kötüniyet tazminatı talebinde bulunamayacağı, davalının eşit işlem borcuna aykırı hareket ettiğine ilişkin herhangi bir delilin olmadığı, davacının yıllık izinlerini kullandığı, bordrolar ile banka kayıtları dikkate alındığında davacının ücretinin bordrolarda göründüğü gibi olduğu, davacının ücret iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise aleyhine hükmedilen tutarın istinaf kesinlik sınırını geçmemesi nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı tarafın temyizi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının, işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağına, buna bağlı olarak talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanamayacağına ve bu alacakların hesabı ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32, 41, 42, 44, 46, 47, 63, 68 ve 69 uncu maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.

3. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.