Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4472 E. 2024/5956 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı belediye ile davacının çalıştığı şirket arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olup olmadığı, muvazaa içerip içermediği ve buna bağlı olarak dava konusu alacakların varlığı ve hesaplanması.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin bozmaya uygun kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunun oluştuğu gözetilerek davacı temyiz itirazlarının reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/80 E., 2023/264 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 17.830.00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bozmaya uygun olarak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 8.974.00 TL olup İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin her türlü su arıza işinde Rize Belediye Başkanlığına ait işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, çalıştığı süreler içinde sendikalı işçi olduğunu, davalı Kurum ile Belediye İş Sendikası ve Hizmet İş Sendikası arasında 2000 yılı ile davacının emekli olduğu 26.02.2015 tarihleri arasında her yıl toplu iş sözleşmeleri imzalandığını, davalı işyerinde kesintisiz olarak çalışmış olmasına karşın müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında dava dışı ... Rizeli Belediyeler İnşaat ve İhtiyaç Maddeleri San. Tic. Ltd. Şti’nin (... Ltd. Şti.) işçisi olarak gösterildiğini, çalıştığı sürede tüm emir ve talimatların davalı ... tarafından verildiğini, ... Ltd. Şti. ile davalı ... arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, sendika üyesi olmasına rağmen davalı ... ile sendikalar arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmadığını ileri sürerek fark ücret ve faizi, ikramiye ve ilave tediye alacağı ve faizi, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatili ücreti ve faizi, kıdemli işçilik teşvik primi ve faizi, ücretten bağımsız sosyal yardım ve faizi, fazla çalışma ücreti ve faizi, yıllık izin ücreti ve faizi, sorumluluk zammı ve faizi, ilave tediye ücreti ve faizi, haftalık izin ücreti ve faizi alacakları ile kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 26.03.2002 tarihinde Emanet Komisyonu Başkanlığı emrinde işçi olarak işbaşı yaptığını ve 31.12.2002 tarihine kadar fasılalı olarak görev yaptığını, 12.04.2003-30.07.2003 tarihleri arasında Valilik vizesi ile geçici işçi ve Belediye İş Sendikası üyesi olarak su iş kolunda görev yaptığını, akabinde tekrar vize alınamadığı için iş sözleşmesinin sona erdiğini, 30.07.2003 tarihinden sonraki alacaklarından dava dışı ... Ltd. Şti.nin sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, asıl işi olan temizlik ve çöp toplama işini 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca alt işverene vererek dışarıdan temin ettiğini, dava dışı Şirketin müvekkiline ait binada kiracı olmasının ve müvekkilinin araç ve gereçlerinin alt işveren işçileri tarafından kullanılmasının muvazaa iddiasını kanıtlar nitelikte olmadığını, davacının çalıştığı dönemlere ilişkin tüm alacaklarının ödendiğini, Belediye İş ve Hizmet İş Sendikaları ile imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden davacının yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1 İlk Derece Mahkemesinin 15.04.2021 tarihli ve 2020/64 Esas, 2021/237 Karar sayılı kararı ile; 09.05.2019 tarihli ve 2015/636 Esas, 2019/121 Karar sayılı karar ile; dava dışı ... Ltd. Şti.nin ayrı bir iş organizasyonu ve Belediye karşısında bağımsızlığının bulunmadığı, davacının yaptığı işte davalı Belediyenin işçilerinin de çalıştığının tanık anlatımları ile sübuta erdiği, davacının öncesinde davalı Belediyenin işçisi olduğu, tanık beyanlarında da belirtildiği şekilde ... Ltd. Şti.nin önce ihale alıp sonra buna uygun işçi temin etmesi dikkate alındığında hem yeterli organizasyona sahip olmadığı hem de Belediyeye işçi temininde bulunduğu görülmekle Rize Belediyesi ile ... Ltd. Şti. arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu, işçi temini söz konusu olduğundan davacının baştan beri Rize Belediyesinin işçisi sayılması gerektiği, muvazaanın Yargıtay ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin denetiminden geçerek kesinleşen kararlar ile sabit olduğu gerekçesiyle muvazaanın kabulü ile bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 31.12.2019 tarihli ve 2019/2048 Esas, 2019/3394 Karar sayılı kararı ile; davacının ikramiye ve ilave tediye alacak talepleri ayrıştırılarak her birinin ayrı ayrı hesaplanarak ilave tediye alacağına yasal faiz işletilmesi ve davadan önce temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin reddine karar verilmesi, yıllık izin ücreti yönünden de raporda farklı miktarlar bulunduğu ve temerrüt gerçekleşmediği hâlde alacağın faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği belirtilerek kaldırma kararı üzerine ikramiye ve ilave tediye konusunda ek rapor aldırılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkeme kararının dosya kapsamına ve emsal kararlar ile kaldırma kararına uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 25.01.2023 tarihli ve 2022/13469 Esas, 2023/1368 Karar sayılı kararı ile; yasal düzenlemeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ... ile dava dışı ... Şirketi arasında kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı gibi muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından davacının muvazaa iddiasına dayalı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı ... ile dava dışı Şirket arasında muvazaalı ilişki bulunmadığı, bu nedenle muvazaa nedeniyle ücret farkına bağlı taleplerin yerinde olmadığı, davacının bakiye yıllık izin alacağı ücretinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; önceki kararlarda muvazaa iddiasına bağlı davalarda verilen kabul kararlarının Yargıtayca onandığını, Belediyede idari bölümdeki 10 işçi dışında neredeyse tamamının Şirkette çalıştırıldığını, itfaiye, zabıta ve idari işlerde çalışan işçiler yönünden muvazaa kabullerinin olduğunu, ... Şirketinin %99 hissesinin davalı Belediyeye ait olduğunu muvazaa talebinin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Belediyenin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı ... ile davacının çalıştığı dava dışı ... Şirketi arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve buna göre dava konusu alacakların varlığı ve hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.