Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4479 E. 2024/5621 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşverence bildirilen işten ayrılış kodunun düzeltilmesi gerekip gerekmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının başka bir ile görevlendirilmesinin iş koşullarında esaslı bir değişiklik oluşturduğu ve davacının bu değişikliği kabul etmek zorunda olmadığı, dolayısıyla davalının tuttuğu devamsızlık tutanaklarının sonuca etkili olmadığı ve işten ayrılış kodunun (29) yerine (22) olarak düzeltilmesi gerektiği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1877 E., 2023/1870 K.

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/541 E., 2022/723 K.

Taraflar arasında İstanbul 14. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 24.11.2014-03.03.2021 tarihleri arasında çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin kod (29) (İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih) ile sonlandırıldığını, ancak davacının bu yönde herhangi bir hareketi bulunmadığını, arabuluculuk aşamasında davalı tarafla aralarında anlaşma sağlandığını, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 29.000,00 TL ödemeyi kabul ettiklerini, işten ayrılış kodunun hatalı bildiriminin bundan sonraki iş hayatını ve kariyerini etkileyeceğini ileri sürerek işten ayrılış kodunun kod (22) olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının iş sözleşmesinin geçerli bir mazeret yokken yapmış olduğu devamsızlıkları nedeniyle feshedildiğini, iddialarının asılsız olduğunu, açılan davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 14. İş Mahkemesinin 27.09.2022 tarihli ve 2021/541 Esas, 2022/723 Karar sayılı kararı ile; davanın işten ayrılış kodunun düzeltilmesi talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın davacı işçi ve davalı işveren arasında olduğu, dosyada Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) taraf olmasını gerektirecek bir duruma rastlanmadığından davalı tarafın husumete yönelik itirazının reddi gerektiği, davalı işveren tarafından davacının iş sözleşmesinin (29) kodu ile feshedilmesine rağmen taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmesinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapıldığı, davalı taraf iş sözleşmesini esasında haklı nedenle feshettiğini ileri sürse de davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi ve arabuluculuk tutanağında haklı nedenle feshedildiği ibaresinin yazılmaması karşısında işverenin bildirdiği kod ile çelişkili hareket ettiği, hukuk düzeninin çelişkili hareketleri korumayacağı, bu çelişkili hareketler nedeniyle davalı işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabul edilemeyeceği, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmediği, bu kapsamda işten ayrılış kodunun değiştirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; işten ayrılış kodunun değiştirilmesi talebinde SGK'ya husumet yöneltilmeden müvekkili işverene dava açılmasının hatalı olduğunu, davacının hukuki yararının bulunmadığını, davanın açılmasında davalının kusuru bulunmadığından davalı aleyhine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, davacının iş sözleşmesinin mazeretsiz devamsızlığı nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşmasının müvekkilinin iş sözleşmesini fesihte haksız olduğunu kabul ettiği veya davacıyı affettiği anlamına gelmeyeceğini, davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.02.2023 tarihli ve 2022/2870 Esas, 2023/217 Karar sayılı kararı ile; davacının tespit talepli dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, işin esasına dair yapılan değerlendirmede; davacının İstanbul ilinde görev yaparken Balıkesir ilinde görevlendirildiği, yapılan görevlendirmeyi kabul etmediği, akabinde davalı tarafından davacının yeni görevlendirildiği Balıkesir'deki işyerinde işe gelmediğine dair devamsızlık tutanağı düzenlenerek iş sözleşmesinin feshedildiği, davalının feshin haklı nedene dayandığını savunduğu, davacının farklı ilde görevlendirildiği, bunun iş koşullarında esaslı değişiklik olduğu, davacının görevlendirmeyi kabul etmediği, davalının işyeri değişikliğinin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu da açıklamadığı, davalının tuttuğu devamsızlık tutanaklarının sonuca etkili olmadığı, bu hâlde işten ayrılış kodunun Kod (29) (işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı -devamsızlık) olarak bildirilmesinin doğru olmadığı ve davacının talebi gibi işten ayrılma kodunun Kod (22) olarak düzeltilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin arabuluculuk aşamasında kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi, ancak işten ayrılış kodunun değişmemesi nedeni ile çelişki oluştuğu ayrıca ödeme ile davalının iddia ettiği haklı fesih davranışını affettiğinin kabulü gerektiğine dair gerekçesinin hatalı olduğu ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından açıklanan karar gerekçesiyle verilen hükmün sonuç olarak doğru olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.09.2023 tarihli ve 2023/8169 Esas, 2023/11737 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf denetiminde, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının hatalı gerekçeye dayandığı tespit edilerek ve gerekçe değiştirilerek davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiğine göre Bölge Adliye Mahkemesince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken anılan hükme aykırı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddinin isabetli olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'a uygun şekilde karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma doğrultusunda yapılan yargılamada; davacı İstanbul ilinde çalışırken operasyonda gerçekleştirilen yeniden yapılanma gerekçesi ile Balıkesir'e görevlendirildiği, davacının görevlendirmeyi kabul etmediği, her ne kadar davalı taraf davacı ile yapılan iş sözleşmesinde “İşveren iş tanımlarında ve pozisyonlarında gerektiğinde değişiklik yapabilir…İş tanımı ve pozisyonundaki bu tür değişiklikler, iş koşullarında esaslı değişiklik olarak kabul edilmez.” maddesine dayanmış ise de, işverene tanınan yetkinin objektif ve dürüştlük kurallarına uygun olması gerektiği, davalının nakil gerekçesini ispat edemediği, görev alınan yer ile görev değişikliği yapılan yer dikkate alındığında naklin çalışma şartlarında esaslı değişiklik olduğu ve davacının bu değişikliği kabul etmek zorunda olmadığı, davalının tuttuğu devamsızlık tutanaklarının sonuca etkili olmadığı, bu hâlde işten ayrılış kodunun Kod (29) (işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı -devamsızlık) olarak bildirilmesinin doğru olmadığı, davacının talebi gibi kodun Kod (22) olması gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararı sonuç olarak doğru ise de kararın gerekçesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiğinden 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ve davalı işveren tarafından Kuruma bildirilen davacıya ait 31.03.2021 tarihli işten ayrılış bildirgesinde sigortalının işten ayrılış kodu olarak bildirilen (29) Kodunun, (22) Kodu olarak değiştirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle benzer sebeplerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; işverence bildirilen işten ayrılış kodunun düzeltilmesi gerekip gerekmediğinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun'un 106, 114 ve 115 inci maddeleri.

3. Dairemizin 06.02.2023 tarihli ve 2022/18710 Esas, 2023/1534 Karar sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

2. İşten çıkış kodunun düzeltilmesi veya tespitine ilişkin talepler yönünden SGK'ya husumet yöneltilmesi mümkün değildir. ...

...

3. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilâmın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerekir.

4. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hâkim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.

5. Görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Aynı şekilde eda davası açılabilecek hâllerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur.

6. İşveren tarafından SGK'ya bildirilen işten ayrılış kodunun düzeltilmesine ilişkin tespit davalarında güncel hukuki yararın varlığı, her somut olayın özelliğine göre ve dava dilekçesindeki talep dikkate alınarak tespit edilmelidir.

7. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde; işten ayrılma bildirgesinde, işten ayrılış kodunun Kod 49 (İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi) olarak gösterilmesi nedeniyle sicilinin olumsuz etkilendiği ve sonraki iş yaşamında bu durumun kendisi için kötü sonuçlar doğuracağı iddia edilmiştir. Dolayısıyla güncel hukuki yararın var olup olmadığı, bu iddia kapsamında yapılacak değerlendirmeye göre belirlenmelidir.

8. Somut uyuşmazlık bu bağlamda değerlendirildiğinde; davacı ile davalı işveren arasında düzenlenen 27.10.2021 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağına göre davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapıldığı ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı kesin olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın işe iade ya da eda davası açması mümkün değildir.

9. Şu hâlde Bölge Adliye Mahkemesinin işveren tarafından Kuruma 49 koduyla verilen işten ayrılış bildirgesinin gerçek olup olmadığı hususunun, taraflar arasında görülecek işe iade davası veyahut işçilik alacaklarına ilişkin davalarda çözümlenebileceği, buna göre 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı yönündeki gerekçesi dosya kapsamına uygun değildir.

..."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.