Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4487 E. 2024/9876 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında muhabir olarak çalıştığı dönemde yaptığı fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı alacaklarının hesaplanmasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının fazla çalışma yaptığını ispatlayamadığı, ancak elektronik posta kayıtlarına göre hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı tespit edilerek bu alacakların hesaplandığı, davacıya yurt dışında çalıştığı dönemde ödenen ücret üzerinden alacakların hesaplanmasında bir hata bulunmadığı ve Anayasa Mahkemesi’nin %5 fazlaya ilişkin iptal kararının uygulanması gerektiği gözetilerek, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1807 E., 2024/62 K

KARAR : Davalının istinaf başvurusunun esastan reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 56. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/148 E., 2022/152 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam alacak miktarı 116.891,46 TL olup bu miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işveren nezdinde 15.04.2013 tarihinde muhabir olarak çalışmaya başladığını, 05.02.2014 tarihinde Fransa/Paris muhabiri olarak görevlendirildiğini, 02.05.2017 tarihinde tekrar Ankara'ya döndüğünü ve muhabir olarak çalışmaya devam ettiğini, davacının ... Sendikası ve Medya İş Sendikası üyesi olduğunu, davacının 05.02.2014-02.05.2017 döneminde Paris muhabiri olarak çalışmakta iken ağır şartlarda çalıştığını, hafta tatillerinde ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, davacının talep edilen alacaklarının toplu iş sözleşmesinde düzenlenen çalışma koşullarına göre hesaplanması gerektiğini, Türkiye ... Sendikası üyelerinin haftada 5 gün, günde 8 saat çalıştıklarını, haftada 2 gün izin kullandıklarını belirterek fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları ile bu alacakların %5 fazlalıklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının fazla çalışmasının bulunmadığını, toplu iş sözleşmesi düzenlemesi gereği, işverene bildirilmeyen ve işverence onaylanmayan hiçbir fazla çalışmanın dikkate alınamayacağını, davacının muhabir olarak görev yaptığını, haberlerin yayın saatine göre davacı hakkında fazla çalışma tespiti yapılmasının mümkün olmadığını, davacının davalı Kurumun Fransa temsilciliğinde görev yaptığını, Fransa ofisinde çalışanların kendi çalışma saatlerini kendisinin belirleyebildiğini, davacının çalışma saatlerinin esnek olduğunu, gün içerisindeki programını kendisinin ayarlayabildiğini, davacının fazla çalışmalarının hesaplanarak ödendiğini, ayrıca davalı Şirkette denkleştirme sisteminin de uygulandığını, davacının hafta tatili alacağının, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, fazla çalışma yaptığını ispatlayamadığı, dosyada mübrez posta kayıtlarından, davacının kesintisiz 6 veya 7 gün çalışma yaptığı dönemler ile çalıştığı ulusal bayram ve genel tatil günleri belirlenerek anılan alacakların hesaplandığı, hesaplama belgeye dayandığı için indirim yapılmadığı gerekçeleriyle ve Anayasa Mahkemesinin 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nda (5953 sayılı Kanun) düzenlenen %5 fazlaya ilişkin düzenlemeyi iptal kararının eldeki dosyaya uygulanması gerektiğinden fazla çalışma ücretinin %5 fazlası, hafta tatili ücretinin %5 fazlası, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin %5 fazlası taleplerinin reddi yönünde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dosyaya sunulan haber örnekleri incelendiğinde mesai saatleri dışında çalışma yapıldığının açıkça ortada olduğunu buna rağmen Mahkemece hatalı bilirkişi raporuna itibar edildiğini, toplu iş sözleşmesi uyarınca haftalık çalışma süresinin haftanın 5 günü, günde 8 saat üzerinden 40 saat olduğunu, işyerinde rutin olarak 08.00/08.30 - 18.00/18.30 arası çalışma yapıldığını, haberin yeri ve zamanına göre akşam çalışma bitiminde de çalışıldığını, buna rağmen fazla çalışma talebinin reddedildiğini, ayrıca %5 fazlaya ilişkin talepleri yönünden yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğini, iptal kararının dava açılmasından sonra olduğunu, reddedilen %5 fazla alacaklar yönünden davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun ücret miktarı bakımından hatalı olduğunu, davacıya yurt dışı harcamaları için ödenen miktarın ücret olmadığını, Türkiye'deki ücretine göre hesaplama yapılması gerektiğini, toplu iş sözleşmesinin 56 ncı maddesi uyarınca yurt dışı çalışmaları nedeniyle ödenen ek ücretlerle sosyal hakların hiçbir zaman bu kişilerin ücret ve sosyal hak yönünden müktesep hak oluşturmadığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/4074 Esas, 2019/3269 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu, davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasını ispat edemediğini, elektronik posta kayıtlarının esas alınmasının hatalı olduğunu, iki gün üst üste hafta tatilinin cumartesi pazar şeklinde uygulanmasının zorunlu olmadığını, bu alacak kalemlerinden indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olduğu, toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde hafta tatilinin kesintisiz 2 gün şeklinde kullandırılacağının belirtildiği, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen yapmış olduğu haberlere ilişkin elektronik posta kayıtları dikkate alınarak Ekim 2014 - Aralık 2016 döneminde çalışmış olduğu hafta tatili günlerinin tespit edildiği, yine elektronik posta kayıtlarına göre Nisan 2014 - Ocak 2017 döneminde çalıştığı ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tespit edildiği, davacıya yurt dışında çalıştığı dönemde imzalanan yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca ilk başta 3.000,00 Euro sonrasında ise bu miktar artırılarak ödeme yapıldığı, davacının alacaklarının bu miktar üzerinden hesaplanmasında bir hata bulunmadığı, davacı tarafça günlük 8 saat, haftalık 40 saati aşar şekilde çalıştığını hesaplanabilir şekilde ispat edilmediği, Anayasa Mahkemesi kararının devam etmekte olan davalara uygulanması yönündeki karar dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesince %5 fazlaya ilişkin alacaklar reddedilmiş olup dava tarihinde yayınlanmış ret kararı bulunmadığından davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdir edilirken %5 fazlaya ilişkin talepler sebebiyle reddedilen miktarın dikkate alınmaması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davalı lehine vekâlet ücreti belirlenirken bu hususun dikkate alınmamasının hatalı olduğu belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; vekâlet ücretine ilişkin istinaf sebebi dışındaki istinaf sebeplerini tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5953 sayılı Kanun'un Ek 1 maddesi.

3. Anayasa Mahkemesinin 13.06.1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 04.01.1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle değişik ek 1 inci maddesinin sekizinci fıkrasının (2) nci cümlesinin iptaline dair 19.11.2019 tarihli ve 30953 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 19.09.2019 tarihli ve 2019/48 Esas, 2019/74 Karar sayılı iptal kararı.

4. Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli iptal kararının kesinleşmemiş davalara da uygulanması gerektiğine dair Dairemizin 14.10.2020 tarihli ve 2016/27633 Esas, 2020/12010 Karar sayılı ilâmı.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.