Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4854 E. 2024/8380 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ücretinin miktarı, üst düzey yönetici olup olmadığı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı, taraflar arasında imzalanan 31.10.2013 tarihli sözleşmenin geçerliliği ve davacının prim alacağına hak kazanıp kazanamadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin davacı ile yaptığı ve tek taraflı imzaladığını iddia ettiği sözleşmenin, taraf beyanları ve delillerden anlaşıldığı üzere karşılıklı olarak imzalandığı, davacının yetki verdiği kişinin hak edişlere imza atmasının davacının prim alacağını ortadan kaldırmayacağı ve davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hak kazandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/4550 E., 2024/166 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/162 E., 2022/243 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemeisnce, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Haziran 2011 yılından itibaren, davalı Şirketin daha çok yurt dışındaki şantiyelerinde, montaj ve diğer organizasyonlardan sorumlu olarak, sabit ücret+prim usulü ile çalıştırıldığını, en son aldığı sabit ücretin net 6.500,00 TL olduğunu, müvekkilinin iş sözleşmesinin, çalıştığı süre içerisinde, ailesi ve çocuklarından ayrı kalmak pahasına, özveri ile çalışmasına, davalı Şirkete menfaatler kazandırmasına rağmen, davalı tarafından herhangi bir haklı neden olmaksızın 18.03.2015 tarihinde sonlandırıldığını, müvekkilinin haksız fesih nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gibi çalıştığı süre içerisinde yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, resmî ve dinî bayramlarda çalıştırıldığını, fazla çalışma yaptırıldığını, ancak bunlarla ilişkin alacaklarının ödenmediğini, bunun dışında davalı Şirketin davacı ile 31.10.2013 tarihli iş sözleşmesi imzalayarak iş ilişkisini yazılı hâle getirdiğini, bu sözleşmenin 5 inci maddesinde, davalının davacıya aldığı sabit ücrete ek olarak Türkmenistan'da yaptığı ve faturalandırdığı tüm işlerin, KDV'siz fatura bedeli üzerinden, %7 oranında prim ödeneceğinin hüküm altına alındığını, aynı maddede primlerin, her yıl ocak ve haziran ayının 30. günü ödeneceğinin belirtildiğini, 4 üncü maddede ise müvekkilinin, barınma, yiyecek, iaşe ve tüm giderlerinin davalı tarafından karşılanacağının taahhüt edildiğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen şekilde vazifelerini yerine getirdiğini, bütün hak edişlerin onaylanıp davalıya ödemelerin yapıldığını, ancak davalının müvekkiline ödemesi gereken primleri ödemediğini, bunun üzerine davalı tarafa, işçilik haklarının ve prim alacaklarının ödenmesi hususunda, Kadıköy 10. Noterliğinin 11.09.2015 tarih ve 13035 yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, davalının cevaben gönderdiği, Ankara 48. Noterliğinin 17.09.2015 tarih ve 10122 yevmiye numaralı ihtarnamesinde, müvekkilinin davalı Firmadan ücret, prim veya tazminat adı altında herhangi bir alacağımı kalmadığının bildirildiğini, davalının, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini gerçek üzerinden yatırmamak suretiyle de müvekkilini mağdur ettiğini ileri sürerek sözleşmeden kaynaklı prim, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ücreti, resmî ve dinî bayram çalışması ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili Firmada 23.06.2011-18.03.2015 tarihleri arasında çalıştığını, davacının yur tdışı şantiyelerinde montaj ve diğer organizasyonlardan sorumlu olarak sabit ücret ile çalışmakta olduğunu, son ücretinin 2.500,00 TL olduğunu, davacının almış olduğu ücretin tamamının davacının Finansbanktaki hesabına yatırıldığını, davacının müvekkili Firmaya sözlü olarak başvurup sigortalı olarak gün sayısını doldurduğunu belirterek kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesini istediğini, müvekkili Firmanın da hesaplanan tazminatlarını, davacının banka hesabına 12.05.2015 tarihinde 11.669,26 TL olarak yatırdığını, davacının fazla çalışma yaptığı, dinî ve millî bayramlarda çalışma yaptığı, hiç izin kullanmadığına ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının görevi ve konumu itibarıyla fazla çalışma yapmasının mümkün olmadığını, dinî bayramlarda şantiyelerde çalışma olmadığını, davacının pasaport giriş çıkışları incelendiğinde, bayramlarda Türkiye'de olduğunun görüleceğini, firmanın yurt dışı şantiyelerinde millî bayramlarda çalışmaların olduğunu, davacının pasaport kayıtlarına bakıldığında, yurt dışında ise millî bayramlarda çalışma yaptığını, davacının her ne kadar izin formu doldurmasa da pasaport kayıtlarından Türkiye'ye gelip gittiği günlerin belli olduğu, davacının izin yaptığı günlerin tespitinin mümkün olduğunu, davacının prim alacağı iddiaları yönünden ise davacı ile verimin arttırılması için, farklı bir çalışma belirlenmesi konusunda, sözlü olarak anlaşma sağlandığını, bu anlaşmaya göre söz konusu sözleşmenin müvekkili davalı tarafından imzalandığını, fakat davacının bu sözleşmeyi mzalamaktan imtina ettiğini, bu nedenle müvekkili tarafından tek taraflı olarak imzalanan sözleşmenin yürürlüğe girmeden ortadan kalktığını, davacı ile davalının iş ilişkisinin 2011 yılında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesi ile zaten yazılı hâlde bulunduğunu, davacının müvekkili Firmada 2011-2015 yılları arasında çalıştığını, 2013 yılında Türkmenistan'daki işlerin toparlanması ve motivasyonu için davacıya sabit bir ücret ve motivasyon için prim teklifinde bulunulduğunu fakat %7 gibi bir oranda prim teklif edildiğinden, sabit alacağı ücretin 1.000,00 TL'de kalacağının ifade edildiğini, sözlü olarak yapılan bu anlaşmayı imza aşamasında davacının imzadan imtina ettiğini, davacının sözleşmenin 2 nci maddesinde bahsedilen, Türkmenistan'daki şantiyelerde hiçbir hak ediş düzenlemediğini ve imzasının bulunmadığını, bunun da davacı ile müvekkili arasında, iddia edilen iş sözleşmesinin kurulmadığını gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2021 kararı ile; davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile bilirkişi tarafından hesaplanan diğer alacak kalemlerinin kabulu gerektiği, ıslah sonrası zamanaşımı def'i nedeniyle yıllık iznin fesihten sonra 5 yıllık zamanaşımına tâbi olduğundan zamanaşımına uğradığı ve ilk taleple sınırlı olarak kabul ediliği, tanık beyanlarına göre çalışıldığı hâlde karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil günleri ve prim alacakları belirsiz alacak davası olarak açıldığından ve zamanaşımı söz konusu olmadığından miktar artırım dilekçesi doğrultusunda kabulü ile her ne kadar fazla çalışmada kısa kararda 47.552,00 TL olarak yazılmış ise de artırım dilekçesi 47.452,00 TL olup bunun duruşma sırasında pandemi de olması nedeniyle maske altı konuşmasından yanlış işitmeye dayalı olarak yazıldığı belirtilmiş ve gerekçeli kararda bu husus maddi hata olduğundan düzeltilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2022 tarihli kararıyla; kıdem ve ihbar tazminatları dışındaki dava konusu talepler yönünden gerekçesiz karar yazılmasının, dolayısıyla deliller değerlendirilmeden karar verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali olup bu durumun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği, davalı işveren tarafından tek taraflı olarak müvekkili tarafından önerilen sözleşmenin davacı tarafından imzalanmamış ve davacının sabit ücretinin düşecek olması sebebiyle müvekkilinin teklifini reddetmiş olduğu yönünde itirazda bulunulmasına rağmen, davacı tarafça dosya kapsamına fotokopisi sunulmuş olan 31.10.2013 tarihli sözleşmenin aslı veya aslı gibidir şerhini taşıyan suretinin dosya kapsamına alınması sağlanmaksızın hüküm kurulmasının uyuşmazlığın çözümüne etkili bir delilin toplanmaması niteliğinde olduğu, bu sebeple söz konusu sözleşmenin dosyaya ibrazının sağlanması suretiyle davacının prim alacağının ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi gerekirken bu yönde bir işlem yapılmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; gönderme kararı doğrultusunda davacı vekili tarafından taraflar arasında imzalanan özellikle prim alacağına yönelik sözleşmenin aslı gibidir yapılarak sunulduğunun anlaşıldığı, prim alacağının davalı tarafın ticari defterlerinin ve kayıtlarının incelenmesi sonucu hesaplanıp gönderme kararındaki eksikliğin yerine getirildiği belirtilerek önceki karar gerekçesine bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası eksiklikler giderilmeksizin ve yargılama konusu sözleşmenin hukuken geçerli bir sözleşme olup olmadığı araştırılmaksızın aynı gerekçelerle hüküm kurulduğunu, onaylı örneği sunulan sözleşmenin ıslak imzalı aslı dosyaya kazandırılmadan ve imzaya itirazları doğrultusunda sözleşmede yer alan imzalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, olayda hukuken geçerli bir sözleşmenin bunulmadığını, davacı tarafın dosyaya ibraz etmiş olduğu ve davacı vekili tarafından "aslı gibidir" şerhli sözleşme metni üzerinde yer alan davacı imzasının sonradan atılmak suretiyle özel belgede sahtecilik yapıldığını, imza itirazı bulunan sözleşme kapsamında karar verildiğini, 31.10.2013 tarihinde davalı Şirket adına müşterek imza yetkisine sahip kişiler tarafından sözleşme imzalanmadığı için yine sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, bu husus araştırılmadan karar verildiğini, sözleşme geçerli olsaydı dahi davacının sözleşmesel edimlerini yerine getirmeden davalı Şirket aleyhine prim alacağına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının hangi işlerde görev aldığı ve hangi işleri tamamlayarak eksiksiz olarak teslim ettiğinin ve bunların hak edişlerini düzenleyerek, faturalandırıldıklarının Mahkemece yapılacak inceleme sonucunda belirlenmesi gerektiğini, davacının iddiasını ve davasını ispat edemediğini, davacı lehine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil günleri alacağına hükmedilmesinin haksız ve hatalı olduğunu, davacının çalıştığı tarihlerdeki Türkmenistan'da yapılan tüm işler ve fatura miktarları baz alınarak bir prim bedeli belirlenmiş olsa da faturalardaki imzalara ilişkin herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığını, davacı tanıkların somut gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak çelişkili beyanlarının ücret, ulusal bayram ve genel tatil günleri alacağı ve fazla çalışmaya ilişkin açıklamalarının yargılamada esas alınmaması, davalı tanıklarının beyanlarına ve dosyadaki delillere itibar edilmesi gerektiğini, tanık beyanları arasında çelişki bulunduğundan hafta tatili alacağı talebinin reddi gerektiğini, çelişkili tanık beyanlarına dayanılarak fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilemeyeceğini, davacı tarafa yapılan ödemelere ilişkin ödeme dekontları ve iş sözleşmesinde belirlenen ücret tutarına ilişkin yeterli, somut ve yazılı delillerin dikkate alınmadığını, davacı tanıklarının beyanları ancak davacı ile ortak zaman diliminde çalışmış olduğu süreçlere ilişkin esas alınabilecekken hükme esas alınan ve itiraz edilen bilirkişi raporunda işbu hususa dikkat edilmediğini ve davacının tüm çalışma dönemine emsal olarak hesaplama yapıldığını belirterek kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işveren bünyesinde yurt dışı şantiyelerinde montaj ve diğer organizasyonlardan sorumlu olarak sabit ücret+prim usulü ile çalıştığı, davacı tarafça iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinin ileri sürüldüğü, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin davacının isteği ile davacı tarafından sonlandırıldığı savunulduğu, davacı ile verimin arttırılması için farklı bir çalışma belirlenmesi konusunda sözlü olarak anlaşma sağlandığı, bu anlaşmaya göre söz konusu sözleşmenin davalı tarafından imzalandığı, fakat davacının bu sözleşmeyi imzalamaktan imtina ettiği, bu nedenle davalı tarafından tek taraflı olarak imzalanan sözleşmenin yürürlüğe girmeden ortadan kalktığı, davacı ile davalının iş ilişkisinin 2011 yılında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesi ile zaten yazılı hâlde bulunduğu, davacının davalı Firmaya sözlü olarak başvurup sigortalı olarak gün sayısını doldurduğunu belirterek kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesini istediği, Firmanın da hesaplanan tazminatlarını davacının banka hesabına, 12.05.2015 tarihinde 11.669,26 TL olarak yatırdığı, davacının görevi ve konumu itibarıyla fazla çalışma ile ulusal ve bayram genel tatil günlerinde çalışma yapmasının mümkün olmadığının iddia edildiği, dosyada mevcut olan bilgi ve belgeler, dinlenen tanık anlatımları ve emsal ücret araştırmasının sonucuna göre Mahkemece tespit edilen aylık ücretin dosya kapsamına uygun olduğu, davalı işveren tarafından davacıya kıdem tazminatı ödemesi yapıldığından, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedilmiş olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davacının bakiye kıdem tazminatının bulunduğu, davacıya ihbar öneli verildiği ispat edilemediğinden davacının ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı tarafça davacının üst düzey yönetici olarak çalıştığı itirazında bulunulduğu, Mahkemece dinlenen bir kısım tanıkların davacının bölge müdürü olarak çalıştığını beyan ettikleri, davalı tanığının belli bir çalışmasının olmadığı yönündeki beyanı ve davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde; "… Yurtdışında, faaliyet gösteren bir Şirketin, üst düzey yöneticisi ve temsilcisi olarak çalışan bir kişinin, 2.500,00 TL gibi rayicin çok altında bir maaşla çalıştığının kabul edilmesi hayatın olağan akışına da aykırıdır..." denildiği de dikkate alındığında, davacının işyerinde en üst yönetici pozisyonunda olduğu, bölge müdürlüğü yaptığı, çalışma saatlerini kendisinin ayarladığı, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil günleri alacağı taleplerinin varit olmadığı, bu sebeple Mahkemece davacının sözü edilen alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı, yine davacı vekili tarafından dosya kapsamına ilk önce dava dilekçesi ekinde davalı işveren tarafından tek taraflı olarak imzalanan 31.10.2013 tarihli sözleşmenin fotokopisi, daha sonrasında bahsedilen iş sözleşmesinin davacının imzasının da yer aldığı aslı gibidir tasdikli örneği sunulmuş ise de dosya içeriği ile tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki anlaşma sonrasında; davacının bu sözleşmeyi imzalamaktan imtina ettiği, davalı tarafından tek taraflı olarak imzalanan sözleşmenin hukuken geçerli olmadığı, kaldı ki iş sözleşmesinin davalı Şirket adına müşterek imza yetkisine sahip kişiler tarafından imzalanmadığının da belirtildiği, yine dosya kapsamına sunulan ve prim hesaplamalarına esas alınan hak edişlerde davacının imzasının yer almadığı, davacı tarafından, davacının hangi işlerde görev aldığı ve hangi işleri tamamlayarak eksiksiz olarak teslim ettiği ve bunların hak edişlerini düzenleyerek faturalandırdığı hususlarının ispat edilemediği, bu durumda davacının prim alacağı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; sözleşmenin davalı işverence imzalandığının davalının kabulünde olduğunu, davacının sabit ücret + prim ile çalıştığını, sözleşmeye itibar edilmemesinin isabetsiz olduğunu, işverenin iddia ettiği ücretle yurt dışında çalışmasının gerçek dışı olduğunu, hak edişleri imzalamak için davacının talebiyle ve davacının kontrolünde Z.E'ye de yetki verildiğini, prim alacağının reddinin isabetsiz olduğunu, yıllık izin alacağının zamanaşımı nedeniyle reddinin ve ispat edildiği hâlde fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddinin de hatalı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının ücretinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının ücretinin miktarı ile, üst düzey yönetici olup olmadığı, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatı, taraflar arasında imzalanan 31.10.2013 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı ve davacının prim alacağına hak kazanıp kazanamadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 32, 41, 44, 47 ve 63 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. Davacı davalıya ait işyerinde 2013 yılı ve sonrasında yurt dışında Türkmenistan' da montaj ve diğer organizasyonlardan sorumlu genel koordinatör veya bölge müdürü olarak çalışmıştır. Davalı işveren, davacının ücretinin 2.500,00 TL olduğunu, 31.10.2013 tarihinde aylık sabit ücreti 1.000,00 TL'ye düşürülerek %7 KDV'siz hak edişlerden pay alınması yönünde sözleşme yapılmak yönünde davacı ile anlaşmalarına rağmen kendileri tarafından imzalanan sözleşmenin davacı işçi tarafından imzalanmadığını ileri sürmüştür. Davacı işçi ise davacının ücretinin 6.500,00 TL + primden oluştuğunu ancak primlerin ödenmediğini iddia etmiştir. Davacı tarafından 31.10.2013 tarihli sözleşmenin onaylı örneği sunulmuş olup davalı işverence davacıyla hem işe girişte hem de 31.10.2013 tarihinde sözleşme yapıldığı savunulmasına rağmen buna ilişkin yazılı sözleşmeler dosyaya sunulmamıştır. Davacının üst düzey çalışan olduğu her iki tarafça da beyan edildiğinden, yurt dışında çalışan işçinin davalı tarafça belirtilen ücreti almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve üst düzey yönetici olarak çalışan işçilerin genelde yüksek ücretle veya sabit ücret +primle çalıştıkları yönündeki kabul dosya içeriğine uygundur.

3. Davacı somut davayı açmadan önce işverene ihtarname çekerek sözleşme gereği ödenmesi gereken prim alacaklarını da talep etmiş ve ihtarname içeriğinde işverenin kendilerini oyaladığını, 02.07.2015 tarihinde gönderilen e-posta içeriğinde prim hesabına dâhil edilmesi gereken ödemelerin büyük çoğunluğunun hesap dışı bırakıldığını, haksız borç isnadında bulunulduğunu belirterek onaylanan hak edişlerden dolayı prim alacaklarının ödenmesini talep etmiş; işveren ise cevabi ihtarnamesinde davacının, müvekkili Firmadan ücret, prim, veya tazminat adı altında bir alacağının bulunmadığını bildirilmiştir.

4. Dosyaya sunulan yetki yazısında; davacının, 17.09.2014 tarihinde işi hızlandırmak adına hak edişlerin zaten kendisinin kontrolünde olduğu belirtilerek Z.E'nin de imza yetkilisi olarak eklenmesini talep ettiği ve davalı Şirket tarafından Z.E'ye hak edişleri imzalamak amacıyla yetki verildiği tespit edilmiştir.

5. Davalı Şirketçe çift imza ile imzalanan ve davacı tarafından imzalanmadığı ileri sürülen sözleşmenin, taraf beyanlarından ve yukarıdaki paragraflardaki açıklamalar içeriğinden, her iki tarafça karşılıklı imzalandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 5 inci maddesinde net ücret dışında ... tasarımın Türkmenistan'da yaptığı ve faturalandırdığı tüm işlerin KDV'siz fatura bedeli üzerinden %7 prim alacağı kararlaştırıldığından davalı Şirketin Türkmenistan'da iş yaptığı firmalarla (..., ... Alüminyum, ... İnşaat, ... İnşaat, ... Elektronik, ... İnşaat, ... İnşaat, ... İnşaat, ... İnşaat) yapılan ve onaylanan hak edişlerden dolayı prime hak kazandığı anlaşılmaktadır. Hak edişlere Z.E. isimli işçi tarafından imza atılması, davacının imza yetkisi talebiyle olduğundan, davacının prim alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddi isabetsiz olmuştur.

6. Sabit ücret + primle üst düzey yönetici olarak çalışan davacının fazla çalışma ücret alacağının reddi isabetli ise de ispat edilen hâliyle ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hak kazandığı hâlde bu talebin de aynı gerekçe ile reddi hatalı olup hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.