"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1441 E., 2024/292 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 20. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/98 E., 2022/92 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışmaktayken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) hükümlerine göre 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, davalı Bakanlık ile davacı arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilirken imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde asgari ücretin belirli bir oran fazlasının davacının ücreti olarak öngörüldüğünü, sözleşme hükmüne göre ücretin her yıl asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenmesi gerekirken sözleşmeye aykırı olarak davacının ücretinin asgari ücret seviyesine çekilmek ve bu ücrete %4 oranında zam uygulanmak suretiyle eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek davacının eksik ödemeden kaynaklı fark ücret, ikramiye, ilave tediye, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, kadroya geçiş sonrası Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak ücretin belirlendiğini, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde talep edilen fark alacaklara hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının ücretinde indirimine gidilmediğini, davacının ücretinin her seneki asgari ücrete yükseltilerek hizmet sözleşmesindeki oran üzerinden tekrar tespiti talebinin hukuka aykırı olduğunu, Bakanlık tarafından ücretlerin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesine ve mevzuata uygun olarak ödendiğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve uygulanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri dikkate alındığında, incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının hesap yöntemi, hesap dönemi, harç ve arabuluculuk gideri hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun İkinci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 ve 53 üncü maddeleri ile 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 üncü maddesinin (j) bendi.
3. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı kanun) 3 üncü maddesi.
4. 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin on dördüncü fıkrası şu şekildedir:
"Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır."
5. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı ilâmında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında daimi kadroya geçiş sürecinde imzalanmış iş sözleşmesinde her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı hâllerde, önce uyuşmazlık konusu dönemdeki asgari ücret oranı dikkate alınarak işçinin alması gereken ücreti belirlenmekte, daha sonra bu ücrete uygulanması gereken zam oranları ilave edilerek sonuca gidilmektedir. 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü maddesine göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden işçinin bireysel iş sözleşmesine göre alması gereken aylık ücret belirlendikten sonra, bu ücrete 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinde öngörülen %4 oranındaki ücret zamları uygulanarak işçiye ödenmesi gereken ücret miktarı belirlenmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, ilgili toplu iş sözleşmesinde öngörülen son ücret zammının (%4 oranındaki) Temmuz 2020 dönemine ait olduğudur. Bu tarihten sonraki dönem için zam (%4 oranında) yapılmış ücret aynen korunur ise de sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisi söz konusu değildir. İş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belirli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik bir hüküm bulunduğu takdirde, işçiye o yıl için ödenecek ücret Ocak 2021 dönemindeki yeni asgari ücret miktarına göre belirlenmeli bu ücrete ayrıca %4 oranında zam uygulanmamalıdır. Çünkü hem toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihi 31.10.2020 itibarıyla sona ermekte, hem de bu süreden sonra toplu iş sözleşmesinin art etkisi bulunmamaktadır.
Yapılan bu açıklama doğrultusunda hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; fark alacakların hesabına esas ücret belirlenirken Ocak 2021 dönemi ve sonrası için tekrar %4 oranında zam yapıldığı ve davalı Bakanlık tarafından yapılan ödemelerin de yanlış belirlendiği görülmüş ise de davacının 01.02.2022 tarihli ıslah dilekçesinde, 2021 yılı ücretine %4 oranında zam eklemeden ve davalı tarafından ödenen miktarları da doğru olarak belirleyerek hesaplayıp ıslah ettiği fark ücret, ikramiye ve ilave tediye miktarları doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmakla; bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
3. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 ncü madde kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kurallar belirlenmiş olup burada söz konusu olan ve Yüksek Hakem Kurulu kararıyla uygulanan toplu iş sözleşmesi davacının 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi değildir. Söz konusu toplu iş sözleşmesinde sürekli işçi kadrosuna geçen işçilere ocak ve temmuz aylarında beşer günlük ücret tutarında ikramiye ödenmesi öngörülmüş olup 31.10.2020 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisi söz konusu değildir. Bu itibarla sözleşmenin sona erdiği tarihten sonraki dönem için ikramiye veya fark ikramiye alacağına hak kazanılamayacağı kabul edilmelidir. Buna göre 2021 yılı Ocak ayı için fark ikramiye alacağı hesaplanıp hüküm altına alınması isabetsizdir.
4. 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi içeriğinde “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışan işçilere çalıştıkları her bir gün için toplam 3 yevmiye ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
5. Toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının 3 yevmiye olarak hesaplanması gerekir ise de bu yevmiyelerden birisi çalışma karşılığı olmayan ulusal bayram ve genel tatil ücretidir. Buna göre somut olayda hesap dönemine ait ücret bordroları tek tek incelenmek suretiyle davacıya çalışması karşılığı olmaksızın tahakkuk ettirilen bir yevmiye olup olmadığı belirlenmeli, bir yevmiyenin ödenmiş olması durumunda toplu iş sözleşmesi gereği çalışma karşılığı olarak iki yevmiye ödenmesi gerekeceği hususu göz önünde bulundurularak fark ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı yeniden hesaplanmalıdır. Bu alacak kalemi yönünden hükme esas alınan raporda bu ilke ve esaslara uygun hesaplama yapılıp yapılmadığı denetlenemediğinden hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
6. Somut uyuşmazlıkta; dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 12.04.2021 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 14.04.2021 tarihinde dava açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporu ile yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere Mahkemece hükme esas alınan davacının ıslah dilekçesinde, dava konusu alacaklara ilişkin hesaplamalar 14.04.2021 tarihine kadar yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihi ile hesaplamanın yapıldığı son tarih olan 14.04.2021 tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında; bu dönem yönünden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
7. İlk Derece Mahkemesi kararında, dava şartı olan arabuluculuk gideri bakımından hatalı şekilde hüküm kurulduğu saptanmıştır. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda harçtan muaf olan davalının davanın kabul ve red oranına göre ödemesi gereken arabuluculuk giderinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen Kanun hükmü uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama gideridir. 6100 sayılı Kanun’un "Yargılama giderlerinden sorumluluk" kenar başlıklı 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Yapılan açıklamalar doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilen eldeki davada, davalının sorumlu olduğu arabuluculuk giderinin davalıdan alınması gerekirken davalının harçtan muaf olduğu gerekçesiyle arabuluculuk giderinin Hazine üzerinde bırakılması bir diğer bozma sebebidir.
8. İlk Derece Mahkemesince, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde davalı ... Bakanlığının harçtan muaf olduğunun gözetilmesi isabetli ise de devam eden (7) ve (8) numaralı bentlerde davacı tarafından yatırılan harçların, harçtan muaf olan davalıdan tahsiline karar verilmesi de hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.