"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3143 E., 2023/4389 K.
KARAR : Davanın reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında Ankara 11. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışında bulunan şantiyelerinde 2012-2014 tarihleri arasında ince işler kalfası olarak çalıştığını, en son aylık ücretinin 2.400,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı neden olmadan sona erdirildiğini, fazla çalışma yaptığını, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini, ödenmeyen yıllık ücretli izin alacağının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının talep konusu alacaklarının çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 11. İş Mahkemesinin 08.04.2022 tarihli ve 2021/1151 Esas, 2022/170 Karar sayılı kararı ile; davacının 22.03.2012-30.09.2014 tarihleri arasında 1 yıl 7 ay 1 gün süreyle çalıştığı, işten çıkış tarihi itibarıyla brüt ücretinin 2.400,00 USD olduğu, ek ücretlerin ilavesi ile birlikte giydirilmiş brüt ücretinin 2.696,62 USD olduğu, iş sözleşmesi haklı neden olmadan feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının ödenmeyen fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının bulunduğu, yıllık ücretli izin alacağının ise ödendiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2022 tarihli ve 2022/3345 Esas, 2022/2966 Karar sayılı kararı ile; davacının hizmet süresi, PolNet kayıtları, tanık beyanları ve banka kaydı dikkate alındığında hukuka uygun belirlendiği, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı anlaşıldığından iş bitimi ya da sürenin sona ermesinin iş sözleşmesinin feshinde haklı neden oluşturmadığı, davacının ödenmeyen alacaklarının doğru tespit edildiği ancak ıslah dilekçesi dikkate alındığında hükümde hafta tatiline ilişkin miktarın hatalı belirlendiği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2022/18481 Esas, 2023/7683 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan davaya konu uyuşmazlıkta tüm çalışma dönemi bakımından Rusya hukukunun uygulanması gerektiği ve buna göre uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesinin 30.09.2014 tarihinde feshedildiği, 29.09.2017 tarihinde yani fesihten 2 yıl 11 ay 29 gün geçtikten sonra dava açıldığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.09.2023 tarihli ve 2023/13415 Esas, 2023/12542 Karar sayılı kararında Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde düzenlenen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğunun belirtildiği, buna göre dava tarihi itibarıyla hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davanın 2017 yılında açılmış olduğu dikkate alındığında 7 yıl sonra davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Türk hukukunun uygulanacağına güvenilerek açılan davada mahkemeye erişim hakkının zedelendiğini, davalının cevap dilekçesinde ve ıslaha karşı beyan dilekçesinde zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu belirttiğini, bu durumun müvekkili lehine kazanılmış hak doğurduğunu, Yargıtayın içtihat değişikliğinin sonradan açılan davalara uygulanması gerektiğini, bu şekilde verilen kararın anayasal haklara aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca sürpriz karar verme yasağı ve hukuk güvenliği ilkesine de aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen Rus hukukundaki sürelerin kaçırılması durumunda hâkime bu sürelerin tekrar başlatılması hususunda takdir yetkisi verildiğini, davacı işçinin de Rus kanunlarını bilmesi beklenemeyeceğinden Mahkemece bu sürelerin yeniden başlatılması gerektiği, bu durumun hakkaniyete de uygun olacağını, sürelerinin hatalı uygulandığını, matbu sözleşmeye dayanılarak taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından söz edilemeyeceğini belirterek davanın kabulü istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili katılma yoluyla verdiği temyiz dilekçesinde; somut uyuşmazlığa uygulanan 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 12.12.2007 tarihinden itibaren yürürlükte olduğunu, bu hususta davanın başından itibaren itirazda bulunduklarını, buna rağmen içtihat değişlikliği nedeniyle müvekkili lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"...
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."
3. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
..."
4. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
5. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
7. Dairemizin 06.12.2023 tarihli ve 2023/14447 Esas, 2023/19092 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın iş sözleşmesinin sona erdiği 03.09.2014 tarihinden 2 yıl 11 ay 29 gün sonra açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde belirtilen sürenin hak düşürücü süre olduğu ve dava tarihi itibarıyla hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
4. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (6) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de Bölge Adliye Mahkemesince, söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.
Diğer yandan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Tarafların Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin (a) alt bendinde yer alan “hak düşürücü süre nedeniyle” ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.