Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5220 E. 2024/7038 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, iş sözleşmesinin feshi ve işe iade davasının kazanılmasının ardından işe başlatılmaması nedeniyle talep ettiği harcırah ve ikamet yevmiyesi alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamında belirtilen hususlara aykırı şekilde, toplu iş sözleşmesi hükmüne rağmen, davacının görev yeri dışında çalıştığı sürelerin ağırlıklı olmaması gerekçesiyle harcırah ve ikamet yevmiyesi alacaklarını reddetmesi ve eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/109 E., 2024/10 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iş sözleşmesinin feshi üzerine açılan işe iade davası sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini ve ilgili kararın Yargıtay denetiminden geçerek onama kararı ile kesinleştiğini, bu karar sonrası davalı işverene işe başlatılma talebini içeren ihtarname tebliğ edilmesine rağmen müvekkilinin işe başlatılmadığını ileri sürerek fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, fark izin ücreti, ikramiye, harcırah ve ikamet yevmiyesi, kademe zammı, yemek ücreti ve fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Bankada teknisyen olarak çalışan davacının hak ettiği tüm işçilik alacaklarının iş sözleşmesinin feshi sırasında ödendiğini, talep konusu alacakların haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.06.2017 tarihli ve 2015/630 Esas, 2017/300 Karar sayılı kararı ile; davalı işyerinde 19.08.2005-05.03.2014 tarihleri arasında çalışan davacının toplam hizmet süresinin 10 yıl 6 ay 16 gün, giydirilmiş brüt ücretinin ise 3.768,24 TL olduğu, dosyada mübrez ücret bordrolarında davacıdan sendika aidat kesintisi yapıldığı anlaşılmakla, davacının sendika üyesi olduğu ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerekeceği, iş sözleşmesinin fesih tarihi ile birlikte yeni hizmet süresi nazara alınarak davacının kıdem tazminatı hesaplandığı, yapılan ödemenin tenzili ile birlikte bilirkişi raporu ile tespit edilen fark kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı tutarının davacıya ödenmesi gerekeceği, denetime elverişli bilirkişi raporuyla davacının alacaklarının tespit edildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 07.11.2019 tarihli ve 2017/2853 Esas, 2019/2777 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafın itirazına konu alacakların varlığına ilişkin istinafın yerinde olmadığı; zamanaşımı def'inin dikkate alındığı ve alacak hesabının yapıldığı bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, İlk Derce Mahkemesi kararında da isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.02.2021 tarihli ve 2020/150 Esas, 2021/4134 Karar sayılı ilâmı ile; davalının diğer temyiz nedenlerinin reddine karar verildikten sonra davacının hizmet süresinin 4 aylık boşta geçen sürenin eklenmesi ile 8 yıl 10 ay 16 gün olması gerektiği, ayrıca bilirkişi raporunun harcırah ve ikamet yevmiyesinin hesaplanma şekli konusunda denetime elverişli olmadığı, hesaplamanın davalı tarafça sunulan kayıtlarla çeliştiği gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2021 tarihli ve 2021/117 Esas, 2021/542 Karar sayılı kararı ile; davacının hizmet süresinin bozma ilâmında belirtildiği gibi 8 yıl 10 ay 16 gün olarak kabul edildiği, tarafların kanıt olarak dayandığı davacının geçici görevlendirmelerinin tarih ve yerlerini gösterir listeden, davacının, görev yerinin İstanbul olmasına rağmen geçici görevlendirmelerle çalıştırıldığı, görevlendirildiği illerde ve ilçelerdeki çalışma sürelerinin tespitinin mümkün olmadığı ancak davacının görev yeri İstanbul olmasına rağmen Sivas ili merkezinden görevlendirme yapıldığından davacının hak ettiği ikamet yevmiyesi, görev sayısı ve görevlendirme gün sayısı esas alınarak yapılan ödemenin tenzili sonrasında ikamet yevmiyesi ve harcırah alacaklarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2022/1467 Esas, 2022/2235 Karar sayılı kararı ile; toplu iş sözleşmelerinde yer alan düzenleme uyarınca sendika üyesinin harcırah ve ikamet yevmiyesinden faydalanması için kural olarak görevli bulunduğu şehir sınırları dışındaki başka şehir veya başka bir şehrin ilçelerine geçici olarak görevlendirilmesi gerektiği, bu kuralın istisnasının ise aynı düzenlemede İstanbul ili için Çatalca, Silivri ve Şile ilçeleri olarak belirtildiği, geçici görev yolluğu talebinin dayanağını oluşturan 37 nci maddedeki şartlara göre davacı işçinin görevli olduğu il sınırları dışındaki yerler için bu yolluğun belirlendiği, somut dava dosyası açısından davacının Tokat ilinde görevli olduğundan, ancak Tokat merkez ve ilçeleri dışındaki geçici görevlendirilmesi hâlinde anılan maddedeki parasal haktan faydalanması gerektiği, Tokat il sınırları içerisindeki görevlendirmelerin anılan madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, madde metnindeki açık düzenleme nedeniyle söz konusu ödemeye ancak Tokat ili sınırları dışındaki görevlendirmeler için hak kazanılabileceği, hâl böyle iken hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının görev yaptığı il sınırları içindeki görevlendirmelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi yerinde olmadığı, bu durumda, davacının görevli bulunduğu il sınırları dışındaki yerlere hasren yapılan geçici görevlendirmeler için alacağın kabulü gerekirken bu ayrıma gidilmeksizin tüm görevlendirmeler üzerinden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca bozma ilâmı ile davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak nazara alınmadan, görevlendirmelerin sayısı bakımından yıllara göre yapılan belirlemelerde de bir önceki kararda hükme esas alınan bilirkişi raporundaki belirlemelerin aşılamayacağı gözetilmeden karar verildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmün harcırah ve ikamet alacağı yönünden bozulduğu, Yargıtay bozma ilâmında da belirtildiği üzere davacının görev yaptığı Tokat ili ve ilçeleri dışındaki görevlendirmelere ilişkin varsa ikramiye ve harcırahların hesaplatılmasının istenildiği, bilirkişi raporları ve davacının görevlendirilmesine ilişkin süreler dikkate alındığında davacının normal çalışma saatlerini aşar şekilde ve gittiği yerlerde gece kaldığını gösterir herhangi bir belge, bilgi ve faturanın olmadığı, yılın tamamına yakın bir süreye ilişkin her gece şehir dışında kalmasını gerektirecek şekilde görevlendirilmediği, aksine ilişkin delillerin davacı tarafça ortaya konulmadığı, görevlendirme sürelerinin yılın hemen hemen tamamını kapsar biçimde olduğu da dikkate alındığında davacının çalışma ve görevlendirme yönteminin günübirlik şeklinde olduğu, dolayısıyla davacının harcırah ve ikramiye almasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı gerekçeleriyle Mahkemenin 2021/117 Esas ve 2021/542 Karar sayılı ilâmındaki harcırah ve ikamet alacağı dışındaki alacak taleplerine ilişkin hükümlerin 23.02.2022 tarihli ve 2022/1467 Esas, 2022/2239 Karar sayılı ilâmı ile onandığından bu talepler hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının harcırah ve ikamet alacağına ilişkin alacak talebinin ise reddine dair karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvurusunda; müvekkili davacının davalı nezdinde saha donanım bakım grubunda bakım teknisyeni olarak görev yaptığını, saha destek teknisyeni olarak görev yapan davacının davalı bankanın şubelerindeki bilgisayar donanımlarının çalışır vaziyette tutulmasının yanı sıra davalı bankadan pos makinesı kullanan üye iş yerlerinin karşılaştığı sorunlara da destek verdiğini, 2015 yılından beri defalarca alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere müvekkilin şehir dışı görevlendirilmelerinin tüm dökümleri dosyaya sunulduğunu, bilirkişiler tarafından da günü gününe hesaplama yapıldığını, il dışı bu görevlendirmelere ilişkin dökümler dosyada liste hâlinde bulunurken Mahkemece yazılı gerekçeyle talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira günübirlik görevlendirmelere harcırah ve ikamet yevmiyesi ödeneceği davalı banka ile davacının üyesi bulunduğu Banksis Sendikası arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinde hüküm altına alındığını, normatif düzenlemenin Mahkemece yok sayıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; bozma ilâmına uygun hüküm kurulup kurulmadığı ile davacının ikamet ve harcırah alacağına hak kazanıp kazanmadığı konularına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 inci maddesi şöyledir:

"(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.

b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.

d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.

e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.09.2007 tarihli ve 2007/14-778 Esas, 2007/611 Karar sayılı ilâmında hükmün yazılış biçimine ilişkin ilke şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir."

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.02.2012 tarihli ve 2012/13-747 Esas, 2012/84 Karar sayılı ilâmında bozma sonrası hüküm tesisine ilişkin ilke şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Yargıtay'ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun olmalıdır."

3. Değerlendirme

1. Mahkemece verilmiş bir hükmün Yargıtay tarafından bozulması ve bozma kararına gerek iradi gerek kanuni şekilde uyulmuş olması hâlinde, bozma sebepleri doğrultusunda inceleme yaparak hüküm kurma, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlar hakkında ise farklı bir karar vermeme zorunluğu doğar. Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2022/1467 Esas, 2022/2235 Karar sayılı bozma ilâmı sonrası yapılan duruşmada Mahkemece bozma ilâmına uyma kararı verildiğinden, bozma gereğini yerine getirme yükümlülüğü doğmuştur. Uyma kararından sonra bu karardan dönülemeyeceği gibi bozma ilâmında yer almayan hususlarda ayrıca bir karar verilemeyeceği de nazara alındığında, hükmün belirtilen ilke ve esaslara uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

2. Yukarıda İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında da açıklandığı üzere bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonra da Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 297 ve devamı maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmelidir. Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm oluşturulması usul ve kanuna aykırı olup ayrı bir bozma sebebidir.

3. Dairemizin ilk bozma kararında harcırah ve yevmiye hesabının denetime elverişli biçimde yapılmadığı, ikinci bozma kararında ise toplu iş sözleşmesinin 37 nci maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılmadan davalı lehine usuli kazanılmış hak ilkesini de ihlal edecek biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilmiş olup Mahkemece ikinci bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının hak kazanamadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Ne var ki Mahkemece yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya içeriğine uygun olmadığı gibi toplu iş sözleşmesinin 37 nci maddesine de açıkça aykırıdır. Zira toplu iş sözleşmesinin anılan maddesine göre davacının yolculuk (harcırah) ve ikamet yevmiyesi alacağına hak kazanabilmesi için görevlendirildiği mahalde ikamet etmesi gerekmediği gibi, çalışmanın ağırlıklı olarak görevli olunan ilin sınırları dışında gerçekleşip gerçekleşmemesi de alacağa hak kazanması bağlamında önem arz etmemektedir; görevli bulunulan ilin merkez ve/veya ilçeleri dışında görevlendirilmiş olmak, yolculuk (harcırah) ve ikamet yevmiyesi alacağına hak kazanabilmek açısından yeterli kabul edilmiştir.

4. Diğer yandan, bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporlarında davacının, hangi tarihlerde, kaç kez Tokat ili merkez ve/veya ilçeleri dışında görevlendirildiği yönünde tespit yapılmayıp bu hususta herhangi bir açıklamaya da yer verilmeden eksik inceleme ile rapor tanzim edildiği ve söz konusu bilirkişi raporlarının bu hâli ile bozma ilâmına uygun olarak düzenlenmediği anlaşılmaktadır.

Şu hâlde Mahkemece yapılması gereken iş, 23.02.2022 tarihli bozma ilâmında belirtilen esaslar çerçevesinde, gerekirse farklı bir bilirkişiden, denetime elverişli net tespitler içeren yeni bilirkişi raporu aldırılarak; toplu iş sözleşmesindeki açık hükme göre harcırah ve ikamet yevmiyesi hesabı bakımından davacının görevli bulunduğu ilin sınırları dışındaki geçici görevlendirmeleri olup olmadığının yöntemince belirlenmesi ve ilk hükmün davacı tarafından temyiz edilmemesi ile davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakların da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir.

5. Yukarıda yer verilen ilke ve esaslar gözetilmeden dosya kapsamına ve konuya ilişkin normatif düzenlemeye uygun olmayan yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün yeniden bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.