"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2863 E., 2024/186 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında Emet Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde muvazaalı hizmet alımı yoluyla iş alan görünüşte alt işveren şirketler bünyesinde cevherin paketlenmesi ve depolanması bölümünde işçi olarak çalıştığını, müvekkili tarafından yapılan işin davalı Kurumun asli ve sürekli işi olduğunu, eskiden işin tamamının kadrolu işçiler eliyle yapılmaktayken kadrolu personelin emeklilik gibi çeşitli nedenlerle azalması sonucu bu işçilerin yerine alt işveren şirketler vasıtasıyla işçi temini yoluna gidildiğini, personel eksikliğinin bu şekilde giderildiğini, davalı Kurumun dava konusu tahliye, taşıma, ayıklama, istifleme, bunkere cevher beslemesi sair işlerine ilişkin hizmet alımı gerçekleştirdiğini, bir bütün olan üretimin bir unsuru olarak değerlendirilen ihale konusu hizmetlerin özel sektör eliyle gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, davalı Kurum ile alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkilinin başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağı ile davalı Kurumun toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Kurumun işçisi olmayıp değişen yüklenici firmalarda çalıştığını, müvekkili ile arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmadığını, yönetim ... doğrudan alt işverenlere ait olup Kurumun alt işveren işçileri üzerinde yönetim ... bulunduğundan söz edilemeyeceğini, müvekkili Kurumun ana faaliyet alanının bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilmesi olduğunu, esas işin sevk ve idaresinin kadrolu ve vasıflı işçileri tarafından yapıldığını, alt işveren eliyle yapılan işlerin, asıl işin üretim faaliyetlerini oluşturan kimyasal ve metalürjik süreçler kapsamında değil doğrudan üretimle ilişkisi olmayan yardımcı işler kapsamında olduğunu, davacının çalışmış olduğu hizmet alım işinin müvekkili Kurum tarafından baştan itibaren ihale yoluyla satın alınarak gördürüldüğünü, bu nedenle muvazaa iddialarının haksız olduğunu, davacının alt işveren işçisi olduğunu, ilave tediyeden yararlanamayacağını, toplu iş sözleşmelerinin asıl işveren işçileri için imzalandığını ve yürütüldüğünü, alt işveren toplu iş sözleşmesinin tarafı olmadığına göre onun işçilerinin sözleşmeden yararlanmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının bir an için asıl işverenin işçisi sayılması gerektiği kabul edilse dahi sendika üyeliği bulunmayan işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) gereği mümkün olmadığını, yine davacının çalışmış olduğu dönemlerde imzalanan tüm toplu iş sözleşmelerinde "Bu sözleşmenin işçilere hak ve menfaat sağlayan hükümleri ise yalnız taraf sendikası üyesi işçilere uygulanır." ibaresinin yer aldığını, davacının talep etmiş olduğu tüm alacaklar hakkında zamanaşımı def'inde bulunduklarını, ayrıca davanın belirsiz alacak davası türünde açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Emet Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli kararı ile; işyerinde keşif icra edildiği ve keşif mahallinde tanıkların dinlendiği, keşif sonrası teknik bilirkişiler tarafından rapor hazırlandığı, toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre davalı Kurumun asıl işinin açık ocaktan çıkartılan bor madeninin reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon ve kurutma işlemlerinden geçirilerek borik asite dönüştürülme işi olduğu, sırasıyla maden çıkarma, cevher taşıma, yıkama, ayıklama, sınıflandırma, depolama, kırma, parçalama, öğütme, reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon, kurutma, paketleme, stoklama ve yükleme aşamalarının bulunduğu, alt işverene verilen işin ise işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olmadığı ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, buna göre davalı Kurum ile davacının çalıştığı alt işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu ve davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalı Kurumun işçisi olduğu, dolayısıyla ilave tediyeye hak kazandığı, 6356 sayılı Kanun ve toplu iş sözleşmeleri hükümlerine göre; taraf işçi sendikası üyesi olan işçinin toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihte üye ise toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden, sonradan üye olmuş ise üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten, taraf sendikaya üye değilse dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair talep tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, bu nedenle her bir toplu iş sözleşmesi dönemi yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek davacının yararlanma koşullarının bulunup bulunmadığının tespit edildiği, davanın belirsiz alacak davası türünde açılmasına bir engel bulunmadığı gerekçesiyle bir kısım alacak miktarının zamanaşımına uğradığı da belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2023 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesince yapılan keşif, keşif sonucu hazırlanan heyet raporu, tanık anlatımları, hizmet alım sözleşmeleri ve dosya kapsamına göre hizmet alımına konu işin davalı Kurumun asıl işinin bir bölümü olduğu, alt işverenlerin kullanılan yöntem ve ekipman noktasında asıl işveren davalı Kurumdan teknolojik üstünlüğünün bulunmadığı, alt işverene verilen işin yasal düzenlemeye uygun işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, davacının yaptığı işin yardımcı iş olarak değerlendirilemeyeceği, davacının üretim faaliyetinin bir parçası olduğu, hizmet alım sözleşmesi ve teknik şartnamede üretimde kullanılan araçların bakımının da yükleniciye ait olduğu ve davacı niteliğinde çalışanların istihdam edilmesinin şarta bağlandığı görülmekte olup davacının maden üretimi olan asıl işte çalıştığının kabul edilmesinin isabetli olduğu, açıklanan sebeplere göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna ilişkin İlk Derece Mahkemesi kabulünün doğru olduğu; ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli ve 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak davacının davalı Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanıp yararlanamayacağı bakımından yapılan değerlendirmede; davalı Kurumdan ve Maden İş sendikasından gelen yazı cevabından davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediği ve davacının dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmak istediğine dair bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla; davalının tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden davacının yararlanması mümkün olmadığı hâlde davacının toplu iş sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin kısmen kabülüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı tarafça bilirkişilerin ret edildiği ileri sürülmekte ise de kanuni dayanağı bulunan somut bir ret sebebi gösterilmediği, keşif masrafının davacı tarafça süresinde yatırılmış olduğu, davacı ilave tediye alacağına hak kazanmakta ise de davalı Kurumun toplu iş sözleşmelerinden yararlanamayacağından ek bilirkişi raporundaki davacının ücret bordrolarının nazara alındığı hesaplama çerçevesinde ilave tediye alacağına hükmedilmesi gerektiği, zamanaşımının yöntemince İlk Derece Mahkemesince dikkate alındığı ve harç ve yargılama giderleri yönünden hatalı bir uygulama yapılmadığı; ancak İlk Derece Mahkemesince aynı tarihte görülen ve istinaf incelemesine gönderilen toplam dosya sayısına göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekli iken tümüne hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 25.10.2023 tarihli kararı ile; davacı vekilinin tüm davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davalı Kurumda asıl işin nihai ürün olan borik asidin çıkarılmasıyla son bulduğu, nihai ürün çıkarıldıktan sonra yapılan paketleme, depolama işlemlerinin yardımcı iş olduğu ve üretimin esasını oluşturan bir iş olmadığı, paketleme bölümünde çalıştığı anlaşılan davacının ifa ettiği görevin yardımcı iş kapsamında olup davalı Kurum tarafından bu işin hizmet alımı yoluyla gördürülmesine bir engel bulunmadığından davanın tümden reddi yerine asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulü ile ilave tediye alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; muvazaa olgusunun sabit olduğunu, 2840 sayılı Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanun ile bor madeninin sahadan çıkışından başlayarak taşınması, zenginleştirilmesi, üretimi ve pazarlanması dâhil Devlet eliyle yürütüleceğine ve alt işverene verilemeyeceğine dair emredici düzenlemeler bulunduğunu, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 49 uncu maddesinde de bor madeni için sadece tesis kurulumu açısından dışarıdan hizmet alımı yapılabileceği, tesis kurulumu dışında dışarıdan hizmet alınamayacağı hususunun kesin olarak hükme bağlandığını, ayrıca davacının çalıştığı birime gelen ürün sonrasında da üretim süreci dâhilinde davalı Kurum bünyesinde kaldığını ve bu vesileyle de üretim süreci içinde bulunduğunu, davacının yaptığı işin Kurumun asli işi olduğunu, alt işverenlerin işyerine yeni bir teknoloji de getirmediğini, bor madeninin doğal ortamından alınıp piyasaya sunumuna kadar geçen süreçte davalı Kurum hariç işi bilen kurum veya kişi olmadığını, dosya kapsamı ile Kurumun alt işveren işçilerini sadece bir birimde değil istenildiği zaman başka birimde de çalıştırabildiklerinin sabit olduğunu, davacının kayden işvereni olan PTT Anadolum Lojistik AŞ ile davalı Kurum arasında yapılan hizmet alım ilişkisinin muvazaalı olduğunun daha önce açılan davalar ile sabit hâle geldiğini, bu nedenle aynı hizmet alım kapsamında çalışan tüm işçilerin muvazaalı olarak çalıştırıldıklarını, davacının gerçek işvereninin davalı Kurum olduğunu, Kurumun taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden davacının da yararlandırılması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. Davacı vekili; muvazaa olgusunun sabit olduğunu, 2840 sayılı Bor Tuzları, Trona Ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanun ile bor madeninin sahadan çıkışından başlayarak, taşınması, zenginleştirilmesi, üretimi ve pazarlanması dâhil Devlet eliyle yürütüleceğine ve alt işverene verilemeyeceğine dair emredici düzenlemeler bulunduğunu, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 49 uncu maddesinde de bor madeni için sadece tesis kurulumu açısından dışarıdan hizmet alımı yapılabileceği, tesis kurulumu dışında dışarıdan hizmet alınamayacağı hususunun kesin olarak hükme bağlandığını, ayrıca davacının çalıştığı birime gelen ürün sonrasında da üretim süreci dâhilinde davalı Kurum bünyesinde kaldığını ve bu vesileyle de üretim süreci içinde bulunduğunu, davacının yaptığı işin Kurumun asli işi olduğunu, alt işverenlerin işyerine yeni bir teknoloji de getirmediğini, bor madeninin doğal ortamından alınıp piyasaya sunumuna kadar geçen süreçte davalı Kurum hariç işi bilen kurum veya kişi olmadığını, dosya kapsamı ile Kurumun alt işveren işçilerini sadece bir birimde değil istenildiği zaman başka birimde de çalıştırabildiklerinin sabit olduğunu, davacının kayden işvereni olan ... Anadolum Lojistik AŞ ile davalı Kurum arasında yapılan hizmet alım ilişkisinin muvazaalı olduğunun daha önce açılan davalar ile sabit hâle geldiğini, bu nedenle aynı hizmet alım kapsamında çalışan tüm işçilerin muvazaalı olarak çalıştırıldıklarını, davacının gerçek işvereninin davalı Kurum olduğunu, Kurumun taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden davacının da yararlandırılması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun şekilde kurulduğu ve muvazaaya dayalı olmadığı kabul edilerek ilave tediye alacağı talebinin reddedilmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c), (g) ve (ğ) bentleri, 4 ve 11 inci maddeleri ve 12 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.