Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5983 E. 2024/8321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sendika yönetim kurulunun tüzük değişikliği kararının iptali, tespiti ve kayyım atanması taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sendika tüzüğünde yönetim kurulu kararlarına karşı iç denetim yolu öngörülmediği ve tüzük değişikliği yetkisinin kanunen genel kurula ait olması gözetilerek, yönetim kurulunun yetkisiz olarak yaptığı tüzük değişikliği kararının iptaline ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/103 E., 2024/346 K.

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/251 E., 2023/442 K.

Taraflar arasındaki tespit, iptal ve kayyım tayini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı Sendikanın 28.11.2019 tarihinde sağlık ve sosyal hizmetler hizmet işkolunda faaliyet yürütmek üzere kurulduktan sonra 20.06.2020 tarihinde ilk Genel Kurul toplantısını yaptığını, davalı Sendikanın internet sitesinde 12.06.2023 tarihinde yayınlanan duyuruda Sendika Yönetim Kurulunun yaptığı toplantı sonucunda Sendika Tüzüğü'nün değiştirilmesine karar verildiğinin belirtildiğini, ilgili toplantıda alınan kararların 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu (4688 sayılı Kanun) ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) ve Sendika Tüzüğü'nün emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, tüzük değişikliği yapma görev ve yetkisinin genel kurula ait olduğunu ve bu yetkinin yönetim kuruluna devredilemeyeceğini, tüzük değişikliği ve organ seçim yetkisinin münhasıran genel kurula ait bir yetki olduğunu, tüzük değişiklik kararının alındığı Yönetim Kurulunun usul ve kanuna uygun oluşturulmadığını, Sendika Yönetim Kurulunun 03.09.2022 tarihinde internet üzerinden yaptığı toplantı sonucunda Sendikanın Tüzüğü'ne göre 7 asıl üye olması gerekirken 6 üye belirlenmesi ve hâlihazırda yedek üye bulunmasının, Sendikanın bu şekilde yönetilmesi ve karar almasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, yeni belirlenen Disiplin Kurulunda 5 asıl üye olması gerekirken 3 asıl üye bulunduğunu, bu hususların Tüzük'ün 26 ve 27 nci maddelerine aykırı olduğunu, dava konusu tüzük değişikliği kararını alan Sendika Yönetim Kurulunun usul ve kanuna uygun olarak toplanmadığını ve ilgili çağrının usule uygun olmadığını, Sendika Yönetim Kurulunca gerçekleştirilen 03.09.2022 tarihinde internet üzerinden toplantı yapılmış ise de bu toplantının usul ve kanuna, hukuka uygun olmadığını, Yönetim Kurulu tarafından yetkisiz biçimde gerçekleştirilen ve dava konusu edilen tüzük değişikliklerinin içerik bakımından usul ve kanuna uygun olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle 12.06.2023 tarihinde alındığı belirtilen tüzük değişikliğine ilişkin Yönetim Kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, aksi kanaatte olunması durumunda belirtilen Sendika Yönetim Kurulu kararının iptaline, mevcut Sendika Yönetim Kuruluna görevden el çektirilmesi ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar kuruluşu yönetmekle görevli olmak üzere sendikaya kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; Sendika Tüzüğü'nün, sendika ve konfederasyon kurucularının kuruluşa ilişkin ortak iradesini yansıtan ve sendikal örgütün bir nevi anayasası olan bir belge olarak görüldüğünü, 4688 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinde bir tüzükte yer alması gereken hususların belirtildiğini, madde kapsamında sayılan hususlardan birinin yer almaması durumunda sendika ve konfederasyonlar hakkında Kanun'un 6 ncı maddesinde belirtilen kapatma yaptırımının gündeme gelebileceğini, tüzük değişikliğine ilişkin yetkili organın genel kurul olduğunda kuşku bulunmadığını, sendikal örgütlerin tüzüklerinde bu zorunlu hususlar dışında diledikleri başka hususlara ilişkin düzenlemeler yapabildiğini, ancak bu hususların Kanun'un ilgili maddelerine aykırılık teşkil etmemesi gerektiğini, aykırılık durumunun yine 6 ncı maddenin işletilmesi sonucunu doğuracağını, tüzük değişikliği hususunda hem doğrudan yönetim kuruluna yetki verildiğini hem de genel kurulların bu konuda yönetim kuruluna yetki devrinde bulunabilmesine cevaz verildiğini, bu noktada özellikle yetki bakımından tüzük değişikliği hususunun net biçimde düzenlendiğinin ifade edilmesi gerektiğini, bu nedenle mevcut durumda Yönetim Kurulu tarafından yapılan tüzük değişikliğinin meşru (haklı) beklenti ve hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle geçerli ve hukuka uygun olduğunu, Tüzük'te Yönetim Kurulu tarafından tüzük değişikliği yapılması hâlinde nasıl bir usul takip edileceğinin açık olmadığını, bu durumun Yönetim Kurulunca yapılan Tüzük değişikliğinin hukuka aykırı olup olmadığı tartışmalarına da son verecek bir durum olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kesin olduğu yönünde hüküm bulunmayan sendika yönetim kurulu kararlarına karşı öncelikli olarak iç denetim yollarının tüketilmesi gerektiği, alınan kararların genel kuruldan geçerek kesinleşmesi sonrasında yargı denetimine tâbi olabileceği, davacılar vekilinin iç denetim yollarını tüketmeden dava açtığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava açmak için önce sendika genel kuruluna gidilmesi ön koşulunun işbu davada bulunmadığını, hukuk devletinin belirlilik ilkesine ters biçimde münhasıran Sendika Genel Kuruluna ait Tüzük değişikliği yetkisinin Sendika Genel Yönetim kurulu tarafından usulsüz biçimde kullanılması ve bu yönde davacı ile diğer sendika üyeleri aleyhine işlemler tesis edilmiş olmasının da açıkça hukuk devleti ilkesine uygun olmadığını, sendikaların zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun sendikanın temsil ve icra organı olduğunu, mevzuata aykırılık söz konusu olduğunda bu organın kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğunu, mahkemeye erişim hakkının da esasen 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsuru olduğunu, bu çerçevede sendikalar hukukuna dair sendika yönetim ve denetim kurullarının aldığı kararlara karşı bu karardan hakları etkilenenlerin yargı yoluna başvurmalarının mümkün olduğunu belirterek ve dava dilekçesinde de yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında sendika yönetim kurulu kararlarının iptali öncesi kurum içi denetim yollarının tüketilmesi gerektiğine ilişkin bir karar ve uygulamanın bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle Mahkemenin belirtilen gerekçe ile davanın usulden reddine karar vermesinin yerinde olmadığı, 6356 sayılı Kanun'un genel kurul ve yönetim kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen hükmü, aynı Kanun'un geçici 1 inci maddesi hükmü, Sendika Tüzüğü ile yapılan değişikliklerin geçici 1 inci madde kapsamında değişiklikler olmaması karşısında, Sendika Yönetim Kurulunun yetkisi dışında yaptığı dava konusu 12.06.2023 tarihli "Tüzük değişikliği kararı" konulu kararın iptali gerektiği, şartları oluşmadığından diğer taleplerin reddi gerektiği gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; dava dilekçesinde belirttiği sebeplerle kayyım atanması taleplerinin reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sendika yönetim kurulunun iptali, tespit ve kayyım tayini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4688 sayılı Kanun'un "Genel kurulların görevleri" kenar başlıklı 12 nci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Genel kurulların görev ve yetkileri şunlardır:

...

b) Tüzük değişikliği.

..."

2. 4688 sayılı Kanun) "Diğer kanunların uygulanması" kenar başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:

"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları personel kanunlarının ilgili hükümleri uygulanır."

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Kararın iptali” kenar başlıklı 83 üncü maddesi de şöyledir:

“Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.

Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz.

Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır.”

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut uyuşmazlıkta; Sendika Tüzüğü'nde, Sendika Yönetim Kurulunun kararlarına karşı bir iç denetim yolu öngörülmediğinden, kabule göre de İlk Derece Mahkemesi kararı isabetsiz olup, Sendika Yönetim Kurulu kararı ile Tüzük değişikliği yapılması 4688 sayılı Kanun'un 12 nci maddesindeki emredici hükme aykırı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararı sonucu itibarıyla isabetlidir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.