"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/342 E., 2023/3169 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 43. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/1483 E., 2021/422 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... bünyesinde hizmet alımı sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında davalı İdarede sürekli işçi kadrosuna atandığını, kadroya geçiş sırasında davacı ile davalı arasında yapılan bireysel iş sözleşmesinde aylık ücretin, asgari ücretin belli bir yüzde fazlası olarak düzenlediğini; ancak davalı tarafça söz konusu yüzdelik kısmın uygulanmayıp ücretlerin eksik ödendiğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye alacağı farkı ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve gece çalışma ücreti fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davacının kadroya geçişi sonrası ücretinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücret artışının çıplak ücret üzerinden yapılacağı, bu nedenle taraflar arasında imzalanan belirsiz iş sözleşmesinde "her ay brüt asgari ücretin %15 fazlası üzerinden günlük olarak ücret ödeneceğine" dair bir hüküm bulunduğundan davacının dava konusu ücret, ilave tediye, ikramiye ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarında fark alacaklarının oluştuğu ve davacıya ödenen ücretlerin eksik olduğunun anlaşıldığı, davacının davalı tarafından ödendiği ispatlanamayan fazla çalışma ücreti farkı alacağı bulunduğu, incelenen ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücreti ödemesi yapıldığı anlaşılmakla bu husustaki talebin reddine karar verildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, yüklenici şirket işçilerinin kadro öncesi statülerinden doğan alacaklarından feragat etmelerini takiben yeni statülerinde yararlandırılacaklarını, buna göre sürekli işçi kadrolarına geçirilecek personelin ücret ve diğer özlük haklarının, bağlı bulundukları işkolunda imzalanmış ve Yüksek Hakem Kurulunca kabul edilmiş toplu iş sözleşmesi hükümlerinden fazla olamayacağının hüküm altına alındığını, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (375 sayılı KHK) hükümlerinin emredici nitelikte olduğunu ve Yüksek Hakem Kurulu onayıyla yürürlüğe konan toplu sözleşme hükümlerini aşacak bir bireysel iş sözleşmesi kurulması ve uygulanmasının bu sebeple mümkün olmadığını, zira 375 sayılı KHK ve 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) arasında özel norm-genel norm ilişkisi bulunduğunu, bu sebeple KHK'nın açıkça düzenlediği hususlarda 4857 sayılı Kanun'a gönderme yapılarak yorum yapılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, öte yandan 375 sayılı KHK'nın kamu hukukundan doğan yeni bir statü inşa ettiğini, mezkur KHK hükümlerine aykırı olarak kurulacak bireysel iş sözleşmelerinin kesin hükümsüzlükle geçersiz olduğunu, her ne kadar sürekli işçi kadrolarından doğan uyuşmazlıklarda adli yargı yerleri görevli olsa da söz konusu statüye esas sözleşmenin, taraflarından birinin kamu idaresi olması, işin kamu hizmeti teşkil etmesi ve idarenin üstün kamu gücü ve ayrıcalıklarıyla donatılması sebebiyle idari işlemlerin özel bir türü olan idari sözleşme olduğunu; sebep ve konu unsurları bakımından sakatlık teşkil etmesi sebebiyle hukuka aykırılık meydana geleceğini, hukuka aykırı bir idari işleme dayanarak kazanılmış bir haktan söz etmenin de mümkün olmayacağını, davacının esasa yönelik taleplerinin haklı olduğu varsayılsa bile faiz talebinin hukuka aykırı olması sebebiyle yalnızca adi faiz oranının uygulanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içerisinde yer alan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi içeriğine göre "...bu sözleşme süresince işçi her ay brüt asgari ücretin % 15 fazlası üzerinde günlük ödeme yapılır." şeklinde düzenleme bulunduğu, konuya ilişkin emsal içtihatta da belirtildiği üzere, kadroya geçiş aşamasında davacı işçi tarafından imzalanan iş sözleşmesinde ücretin her ay için ileriye etkili olarak asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde kararlaştırılmış olması nedeniyle sözü edilen kuralın her asgari ücret artış dönemi için davalı işvereni açıkça bağladığının kabulü gerektiği, buna göre davacı işçinin fark ücret, fark ilave tediye, fark ikramiye ve fark fazla çalışma ücreti alacağı taleplerinin kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu, davalının bu yönlere ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, istinaf isteminin tümüyle reddi gerektiği; ancak davalı ... Bakanlığının harçtan muaf olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince hüküm kısmında davacı tarafından peşin yatırılan harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kamu düzeni yönünden resen yapılan incelemede İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm tesis edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacı hakkında yapılan ücret artışlarının mevzuata uygun olduğunu ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine ve Aile ,Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının görüş yazılarına uygun hareket edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, iddia olunduğu gibi davacının ücretinde herhangi bir azaltmaya gidilmeyip mevcut ücreti korunarak buna toplu iş sözlemesi ile öngörülen %4'lük zam oranının uygulandığını, davacı vekilinin aynı konuda seri hâlde açılmış davaları olduğundan tam vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğini, müvekkili İdare ile davacı arasında “asgari ücretin belli oranda fazlasının ödeneceği”ne dair bireysel iş sözleşmesi hükmü olmayıp davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine tâbi olduğunu ileri sürerek ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle kararın bozulması istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile talep edilen fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve alacakların hesabı, faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin doğru belirlenip belirlenemediği ile vekâlet ücretinin tespiti konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32, 34 ve 41 inci maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddesi.
3. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun
'un 1 vd. maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 üncü maddesinin (j) bendi.
4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı ilâmında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.