"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/236 E., 2023/632 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine, incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 29.08.2009-14.08.2010 ve 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasında demirci olarak saatlik net 4,25 USD ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence sonlandırılıp Türkiye'ye gönderildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, hafta tatili ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirket çalışanı olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, yurt dışında yapılan çalışmalarından dolayı Türk mevzuatının olayda uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.09.2021 tarihli ve 2020/238 Esas, 2021/857 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirket nezdinde 29.08.2009-14.08.2010 ve 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasında toplam 4 yıl 5 ay 29 gün yurt dışı şantiyelerinde çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 30.11.2021 tarihli ve 2021/3256 Esas, 2021/3178 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 09.03.2022 tarihli ve 2022/1704 Esas, 2022/3055 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına göre davacı işçi davalının yurt dışı işyerlerinde 29.08.2009-14.08.2010 ve 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasında iki dönem hâlinde çalışmış olup, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında davacının 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasındaki ikinci çalışma dönemi yönünden bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan dava konusu alacakların ait olduğu söz konusu çalışma dönemi hakkında Belarus hukukunun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca gerekirse Belarus hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının sair yönler incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasındaki çalışma döneminde Belarus hukukunun uygulanması gerektiği, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 25.11.2016 tarihinde sona erdiği, davanın ise 28.02.2020 tarihinde açıldığı, dolayısıyla Belarus Cumhuriyeti İş Kanunu'nun 242 nci maddesi gereğince dava tarihi itibarıyla bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma süresi olan üç aylık sürenin geçtiği, Türk hukukunun uygulandığı dönem yönünden ise davacının ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Belarus hukukuna tâbi olan dönemin hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi ve davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kamu düzeni ve emredici kurallar açısından olayda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; alacakların tamamen zamanaşımına uğradığını, husumet itirazları bulunduğunu, ücret miktarı ve hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, davacının dava konusu alacaklara hak kazanmadığını, hesaplamaların hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, ücretin brütleştirilmesi, dava konusu işçilik alacaklarına hak kazanılıp kazanılmadığı, zamanaşımı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi
2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Belarus Cumhuriyeti İş Kanunu'nun 242 nci maddesi.
4. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 46 ve 47 nci maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.
5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 15 inci maddesi.
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta bozma kararında belirtildiği üzere; davacı işçi, 29.08.2009-14.08.2010 ve 14.05.2013-25.11.2016 tarihleri arasında iki dönem hâlinde çalışmış olup birinci çalışma dönemi Türk hukukuna, ikinci çalışma dönemi Belarus hukukuna tâbidir.
3. Belirtmek gerekir ki farklı ülke hukuklarına tâbi birden fazla çalışma dönemi bakımından iş sözleşmesine uygulanacak hukukun tespitinde, bu çalışma dönemleri arasındaki sürenin uzun veya kısa oluşunun herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Her bir çalışma dönemi için uygulanması gereken ülke hukuku, her hâlükârda ayrı ayrı değerlendirilerek talep edilen alacaklar tespit edilir.
Ancak tarafların farklı ülke hukukuna tâbi talepleri bakımından zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususu, bu konuda ikili bir ayrım yapılmasını gerektirir:
Sözleşmenin sona ermesine bağlı olmayan alacaklar bakımından her ülke hukukunun öngördüğü zamanaşımı süresi, farklı çalışma dönemleri arasında geçen sürenin uzunluğu veya kısalığı dikkate alınmaksızın, o ülke hukukunun öngördüğü başlangıç tarihine göre belirlenir. Sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar bakımından ise aynı sonuca varmak mümkün değildir. Bu alacaklar bakımından, çalışma dönemleri arasında makul bir sürenin geçip geçmediği dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre bir ülkede çalışması sona erdikten sonra bir ay veya bir aydan daha kısa süre (makul süre) içinde başka bir ülkede çalışmaya başlamış işçinin sözleşmenin sona ermesine bağlı alacakları yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcı, önceki çalışmaların tasfiye edilip edilmediğine bakılmaksızın, son dönem çalışmanın sona erdiği tarihe göre belirlenir. Sözü edilen makul sürenin geçirilmiş olması durumunda ise zamanaşımı süresi, her bir çalışma döneminin bitim tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Şüphesiz işçinin aynı ülke hukukuna tâbi birden fazla çalışma döneminin, o ülke mevzuatında imkân tanındığı takdirde birleştirilmesi mümkündür.
4. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; davacı işçinin 29.08.2009-14.08.2010 tarihleri arasında geçen ve Türk hukukuna tâbi olan çalışma dönemi yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcının belirlenmesinde, Türk hukukuna tâbi çalışmanın sona erdiği tarih olan 14.08.2010 tarihinin esas alınması gerekmektedir.
5. Türk hukuka tâbi çalışma dönemi bakımından 7036 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden önce, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı süresinin başlangıcı kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğduğu tarih, yani işçi açısından iş sözleşmesinin sona erdiği tarihtir.
6. Kıdem ve ihbar tazminatları yönünden açıkça davanın kısmi dava türünde açıldığı belirtilmiş olup davacı vekili, 16.08.2021 tarihli dilekçesi ile ihbar tazminatı alacağını ıslah etmiş; davalı vekili ise 23.08.2021 havale tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Dava dilekçesinde talep edilen miktar ile Türk hukukuna tâbi çalışma dönemindeki fesih tarihi (14.08.2010) dikkate alındığında, bu döneme ilişkin ihbar tazminatı alacağı bakımından ıslaha karşı zamanaşımı def'ine değer verilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. Diğer yandan yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
8. Buna göre somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince, Belarus hukukuna tâbi çalışma dönemine ilişkin alacak taleplerinin Belarus Cumhuriyeti İş Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine bu reddedilen miktarlar nedeniyle vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırı olup bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.