Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6067 E. 2024/8377 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı idarede çalıştığı sürelerin tamamı için toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ve faizinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya hükmedilen ilave tediye alacağına, yasal düzenleme ve davacı talebi gözetilmeksizin, bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizin uygulanmasının hatalı olduğu, bu nedenle ilave tediye alacağına yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/125 E., 2023/305 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına karşı direnme kararı verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından İlk Derece Mahkemesi kararı muvazaa tespiti yönünden hukuka uygun bulunmuş ancak alacağa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... İdaresinde (İdare) 12.08.2013 tarihinden itibaren atölye ustası olarak çalıştığını, davalı İdarenin emir ve talimatları doğrultusunda aynı işyerinde kesintisiz çalışmasına rağmen mevsimlik işçi olarak belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmış gibi gösterildiğini, bu suretle ücretinin düşürüldüğünü ve sendika üyesi olmasına rağmen toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmadığını, müvekkilinin yaptığı işin mevsime bağlı olmadığını ileri sürerek müvekkilinin başlangıçtan itibaren davalı İdare işçisi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığının ve işyerinde uygulanan tüm toplu iş sözleşmelerinden eksiksiz yararlanması, kademe ilerlemesi ile derece ve terfi haklarının verilmesi gerektiğinin tespiti ile ücretinin düşürülmesinden ve toplu iş sözleşmesinin uygulanmamasından kaynaklanan, ücret, ilave tediye, ikramiye, sosyal yardım ve yıpranma ödeneği farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca mevsimlik işçi olarak çalıştığını, mevsimlik iş süresince yaptığı işlerden kaynaklanan haklarının tarafına ödendiğini, alt işverende çalışan işçilerle ilgili sorumluluğun alt işverene ait olduğunu, muvazaalı işlem yapılmadığını, davacının çalışma süresinin 5 ay 9 gün olması sebebiyle kademe ve derece verilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, alt işverenlerdeki çalışmalarının müvekkili nezdindeki mevsimlik çalışma ile birleştirilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli ve 2017/382 Esas, 2019/103 Karar sayılı kararı ile; 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi emredici ve kamu düzenine ilişkin bir hüküm olup bu hükme göre alt işveren ilişkisinin hangi amaçla kurulduğunun öneminin bulunmadığı, tanık beyanlarına göre davacının çalışma şartlarının değişmediği, sadece evrak üzerinden mevsimlik işçi ve alt işveren işçisi olarak gösterildiği, yıl boyunca aynı işi yaptığı, emir ve talimatların davalı İdare yetkilileri tarafından verildiği, işyeri kayıtlarına göre davacının davalı İdaredeki çalışmalarında sendika üyesi olması nedeniyle ücret ve sosyal haklarının yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi çerçevesinde ödendiği, emsal Bölge Adliye Mahkemesi kararları da dikkate alındığında davacı işçinin yaptığı işin mevsimlik iş statüsünde olmadığı ve davacının işe başladığı tarihten itibaren davalı İdare işçisi olduğunun kabul edildiği, sendika üyesi olan davacının davalı İdarenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanması gerektiği, derece ve kademesinin belirlendiği ve fark işçilik alacaklarının hesaplandığı bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarihli ve 2019/2062 Esas, 2022/658 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş ise de kesin olan karara ilişkin temyiz başvurusunun reddine dair 05.09.2022 tarihli ek karar verilmiş; davalı vekili bu kez ek karara karşı süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 08.02.2023 tarihli ve 2022/15491 Esas, 2023/1673 Karar ilâmı ile; somut olayda davacının davalı İdarede 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (5620 sayılı Kanun) kapsamında her yıl 5 ay, 29 günü aşmayacak şekilde çalıştırıldıktan sonra anılan Kanun gereği sözleşmesinin sona erdirildiği, ardından bu kez aynı işte alt işveren işçisi olarak çalışmasına devam ettiği, 5620 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinde geçici iş pozisyonlarında en fazla 5 ay 29 gün (6 aydan az) çalıştırılabileceğinin kesin olarak öngörülmüş olması ve buna aykırılık hâlinde işlemi yapan kamu görevlisinin kişisel hukuki sorumluluklarının bulunması karşısında davalı işverenin 5 ay 29 gün sonra iş sözleşmesini sonlandırmasının hukuka aykırı veya kötüniyetli bir uygulama olarak değerlendirilemeyeceği, davacının yılın kalan günlerinde aynı işyerinde alt işveren işçisi olarak çalıştırılmasının işyeri devri olarak nitelendirilse dahi devirden önce iş sözleşmesi feshedilmiş olduğundan alt işveren nezdinde geçen çalışmanın yeni bir iş sözleşmesine, ihale şartnamesi ve sözleşmesine dayalı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının alt işverence ihale sözleşmesi gereğince yapılması gereken ödemelerin yapılmadığına dair bir talebi bulunmadığından ve alt işverenin tarafı bulunduğu bir toplu iş sözleşmesi de olmadığından, davacının tüm taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin asıl ve ek kararlarının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten dinlenen davacı tanıklarının davacının davalı İdare nezdinde iş makinesi şoförü olarak çalıştığını, kadrolu personelle aynı işi yaptığını, 5 ay 29 gün davalı yanında, 6 ay alt işverende çalıştığını, ücretinin 5 ay 29 gün davalı tarafından, 6 aylık dönem için ise sigorta priminin alt işverence ödenmesi dışında diğer tüm haklarının davalı tarafından ödendiğini, alt işverende davalı yanında aldıkları ücretin 2/3'ünü aldıkları ve özlük haklarından faydalanamadıklarını beyan ettikleri; davacının 2013 yılından itibaren yıl boyunca aynı işyerinde, aynı işi yapmasına ve aralıksız çalışmasına rağmen davalı İdarede geçen çalışmalarının yıl içerisinde 5 ay 29 günü aşmadığı şeklinde kabul ile mevsimlik iş nitelendirilmesi yapılamayacağı, 5620 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme ile geçici işçi pozisyonlarında işçi çalıştırılabilmesinin mevsimlik ve kampanya işleri ile orman yangınıyla mücadele hizmetleri ile sınırlı tutulduğu, davacının yaptığı işin ise belirtilen nitelikte olmadığı, bu şekilde davacının haklarının kısıtlanamayacağı, 5620 sayılı Kanun’un 04.04.2007 olan yürürlük tarihinin üzerinden yaklaşık 15 yıl geçtikten ve aynı nitelikteki davalarda kabul kararı verilmesinden sonra aynı kanunlara atıf yapılarak içtihat değişikliği yapıldığı şeklindeki kabulün hukuka duyulan güvenin sarsılmasına sebebiyet vereceği, davalı İdare tarafından 5620 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında olmayan iş için bu kapsamda gösterilmek suretiyle davacı ile geçici iş ilişkisi kurulmasının kanuna karşı hile mahiyetinde olduğu, davacının belirtilen şekilde çalıştırılması ile daha düşük ücret almasının eşitlik ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; dava değeri ve derece kademe nedeniyle tespit talebi de içerdiğinden kararın kesin olamayacağını, alt işverenlerle müvekkili arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olmadığını, müvekkiline ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalışan işçilerin sonrasında alt işverenlerde işe alınması konusunda müvekkili İdarenin teşvikte bulunmadığı gibi buna engel de olmadığını, mevsimlik işçi olarak çalıştığından davacıya kademe ve derece verilmesine hukuken olanak bulunmadığını, müvekkilindeki çalışmasından kaynaklanan tüm alacaklarının davacıya ödendiğini, alt işverenlerdeki çalışmasından kaynaklanan alacaklarının ödenip ödenmediği konusunun müvekkilini ilgilendirmediğini, mevsimlik çalışmanın alt işverenlerdeki çalışma ile birleştirilemeyeceğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.09.2023 tarihli ve 2023/15214 Esas, 2023/13041Karar sayılı ilâmı ile; direnme kararına yönelik temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu gerekçesiyle dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2024 tarihli ve 2023/9-896 Esas, 2024/92 Karar sayılı kararıyla; açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre 12.08.2013 tarihinden itibaren davalı İdarede çalışmaya başlayan davacının aynı işyerinde aynı işi yapmaya devam etmesine rağmen yıl içerisinde 5 ay 29 günü aşmayacak şekilde davalı yanında çalıştıktan sonra yılın kalan döneminde alt işverenlerde çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanmasının 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı olduğu sonucuna varıldığından ve 26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 5620 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında geçici işçi pozisyonunda çalıştırılan davacının yıl içinde en fazla 5 ay 29 gün çalıştırılabileceğinin kesin olarak ön görüldüğü ve buna aykırı davranılması hâlinde ilgili kamu görevlisinin hukuki sorumluluğunun doğacağı, alt işveren nezdindeki çalışmaların yeni bir iş sözleşmesine dayandığı, davalı İdarenin alt işveren yanındaki çalışmalardan sorumlu olmadığı ve Özel Daire kararında açıklanan nedenlerle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediğinden, İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğu belirtilmiş; ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacağın miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Direnmenin uygun bulunmasına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının mahiyeti ve içeriğine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının alt işverende geçen 6 aylık çalışma süreleri yönünden toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacak taleplerinin hesaplanmasına ve faize ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi.

3. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un (6772 sayılı Kanun)

4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4, 11 ve 12 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlave tediye alacağı, 6772 sayılı Kanun'da düzenlenen bir alacak olup bu alacağa uygulanması gereken faiz türü, yasal faizdir. İlk Derece Mahkemesince belirtilen alacak kalemi bakımından, yasal düzenleme ve davacı talebi gözetilmeksizin bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi hatalı olup bozma sebebidir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı tarafın, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "en yüksek işletme kredisi faizi ile" ibaresi çıkartılarak yerine "yasal faizi ile" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.