Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6190 E. 2024/9716 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının davalı şirketten talep ettiği kıdem, ihbar, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücretlerine ilişkin alacak davasında, davacıya ait olduğu iddia edilen ücret bordrolarındaki imzaların gerçekliği ve buna bağlı olarak fazla mesai ve hafta tatili alacaklarının hesabına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının bordrolardaki imzalara itiraz etmesine rağmen, mahkemece imza incelemesi yaptırılmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ve eksik inceleme ile hüküm kurulmasının bozma nedeni olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1965 E., 2024/283 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

SAYISI : 2020/604 E., 2022/543 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davada kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde operatör olarak 15.04.2014-04.05.2015 ve 16.01.2016-03.10.2016 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından sonlandırıldığını, aylık net ücretinin 1.900,00 USD olduğunu, ücretinin bir kısmının banka kanalı ile 200,00-500,00 USD'lik kısmının ise elden ödendiğini, haftanın 7 günü 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 15.04.2014-31.08.2015 tarihleri arasında Venezüella şantiyesinde operatör olarak görev yaptığını, 18.01.2016-02.10.2016 tarihleri arasında Kongo şantiyesinde operatör olarak görev yaptığını, işyerinde vardiyalı çalışma düzeni esas olduğundan davacının belirttiği şekilde fazla çalışma yaptırılmadığını, özlük dosyasındaki bordrolar ve bankadan celp edilecek ödeme dekontları ile diğer kayıtlar incelendiğinde de davacıya her ay değişen saatlerdeki çalışması için ücret ödendiğini ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığı zamanlarda tahakkuklarının yapıldığını, davacının ücretinin bordrolarda yer alan ücret olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı talebi ile de bağlı kalınarak, davacının 15.04.2014-04.05.2015 (11 ay 20 gün) ve 18.01.2016- 02.10.2016 (8 ay 15 gün) tarihleri arası toplam 1 yıl 8 ay 5 gün davalı işveren nezdinde çalıştığı, en son ücretinin 1.500,00 USD olduğu, davacının yapmış olduğu işin niteliği itibarıyla belirli süreli nitelik taşımadığı ve iş sözleşmesinin davalı işverence sonlandırıldığı, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, imzalı ücret bordrolarında tahakkuk bulunan ayların dışlandığı, tahakkuk bulunmayan dönem bakımından tanık beyanları ile sonuca gidildiği ancak bu dönemde tanıkların davacı ile çalışması bulunmadığından fazla çalışma alacağının reddedildiği, hafta tatili alacağı bakımından sadece 2014 yılı Kasım ayı için hesaplama yapıldığı, bordrolarda ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin tahakkuk olmadığından tanık beyanları doğrultusunda hesaplandığı, 14 gün yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dilekçeler teatisi aşaması sona erdikten sonra davalı tarafça sunulan bordroların dikkate alınmasının hatalı olduğunu, kaldı ki davalının aynı bordroları öncelikle imzasız olarak sunduğunu, bordroların ne şekilde imzalı hâle geldiğinin dahi irdelenmeksizin hüküm kurulduğunu, ücret bordrolarının müvekkilinin eli ürünü olmadığı belirtilerek söz konusu evrakların asıllarının sunulması istenmişse de İlk Derece Mahkemesince bu beyanlarının dikkate alınmadığını, bordrolarda belirtilen tutarların banka kayıtları ile uyumlu dahi olmadığını, müvekkilinin davalı Şirket bünyesinde operatör olarak aylık 1.900,00 USD net ücret ile çalıştığının ispatlandığını, Türk hukukuna aykırı şekilde 240 saat üzerinden düzenlenen bordoların dikkate alınmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; yıllık ücretli izin alacağına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2014 yılı Kasım ayında davacı ile çalışan tanık bulunmamasına rağmen bu ay için hafta tatili alacağı hesaplandığını, davacının ücretine yıllık 270 saate kadar fazla çalışmasının da dâhil olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ücreti ve fazla çalışma süresi belirlenirken bu hususun gözetilmediğini, davacı tanıklarının davalıya karşı davaları olduğunu, bu nedenle beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının tahakkuk içeren bordroları imzalamak suretiyle fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının karşılığının ödendiğini kabul ettiğini, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, davacının alacak taleplerinin Venezuella ve Kongo İş hukukuna göre hesaplanması gerektiğini, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekeceği, buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dosya içeriğine göre, davalı işveren tarafından sunulan delillerin borcu sona erdiren nitelikte olduğu ve yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği, buna göre ve özelikle de davacı vekili ek rapora itiraz dilekçesinde açıkça bordrolar üzerinde imza incelemesi yapılmasını talep etmediğinden imzalı bordroların değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, mevcut delil durumu ve emsal ücret araştırması gözetilerek davacının tespit edilen ücretinin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, her ne kadar Dairelerince "Çalışma kuralları" başlıklı belgenin iş sözleşmesinin eki olduğu ve yılda 270 saat fazla çalışma karşılığı ücretin, kararlaştırılan ücretin içinde olduğu tespit edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesince fazla çalışma ücretinin reddine karar verilmiş olmakla bu kararlaştırmanın sonuca etkili olmadığı, ayrıca bu sürenin ücretten indirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle ücret tespitinde bu hükmün dikkate alınmamasının yerinde olduğu, yıllık ücretli izin alacağı bakımından ise talepten fazlasına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının aylık ücret miktarı, ücret bordrolardaki imzaların davacıya ait olup olmadığı, buna bağlı olarak fazla çalışma ve hafta tatili alacağının hesabına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32, 41, 46 ve 63 üncü maddeleri, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.

3. Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.

4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması hâlinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.

5. Aynı ilkeler hafta tatili alacağı için de geçerlidir.

6. Somut olayda bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi ekinde sunulan belgelerin fotokopi olduğu ve davacı vekilince ücret bordrolarındaki imzalara itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple öncelikle söz konusu belgelerin aslı getirtilmeli ve imza incelemesi ile dilekçeler altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı belirlenmelidir.

7. Yapılacak inceleme sonucunda imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması hâlinde şimdiki gibi karar verilmeli, imzanın davacıya ait olmadığının tespit edilmesi durumunda ise imzasız bordro gibi değerlendirme yapılarak, tanık beyanları ve dosya kapsamı birlikte dikkate alınmak suretiyle fazla çalışma ve hafta tatili alacağı hesaplanmalı ve tahakkuk ettirilen tutarın banka kayıtları ile ödendiği anlaşıldığından yapılan ödemeler hesaplanan alacak miktarından mahsup edilmelidir.

8. İmza itirazı olduğu hâlde imza incelemesi yaptırılmadan ve eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davacı Tarafın Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.