"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/340 E., 2024/453 K.
KARAR : Davalı Osmangazi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının istinaf başvurusunun esastan reddi, taraf olmaktan çıkarılan davalı ... Bakanlığının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/190 E., 2023/394 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... (Osmangazi SYDV) vekili ve taraf olmaktan çıkarılan ... (Bakanlık) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ve taraf olmaktan çıkarılan ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Osmangazi SYDV vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 15.10.2012 tarihinden itibaren Hilvan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında (Hilvan SYDV) büro görevlisi olarak çalışmaktayken 03.11.2015 tarihinde Osmangazi SYDV'na nakil yoluyla geçiş yaptığını, işyeri değişikliğinin ardından yıllık izin süresi ve kullanımı hakkında işverene müracaat ettiğini, dilekçesinde kıdem süresinin sıfırlanıp sıfırlanmadığı ve birikmiş yıllık izin süresinin ne kadar olduğu, yıllık izne esas kıdeminin ne olduğu hususlarının sorulduğunu, davalı Kurumun cevabi yazısı ile davacının kıdem süresinin, birikmiş yıllık izin süresinin ve izin kullanabileceği tarihlerin bildirildiğini ancak 03.11.2015 tarihinde yapılan nakil ile evvelce çalışılan sürelerin tasfiye edilmiş gibi değerlendirilerek kıdeminin sıfırlandığının anlaşıldığını, davalı Kurumun önceki döneme ait çalışma süresinin tasfiye edildiği değerlendirilerek yapmış olduğu açıklamanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davanın açıldığı tarih itibarıyla davalı işyerindeki toplam kıdem süresinin 7 yıl 5 ay 11 gün olduğunun, davacının kullanmadığını birikmiş yıllık izin gününün 40 gün olduğunun ve nakilden sonra 15.10.2020 tarihinde 23 gün yıllık izin hakkına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Osmangazi SYDV vekili cevap dilekçesinde; davalı Kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğunu ve "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, İş Tanımları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar" doğrultusunda personel alımı yapıldığını, vakıf personelinin istihdam edildiği vakıfta çalışmasının esas olduğunu, Hilvan SYDV ile iş sözleşmesi devri olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Hilvan SYDV'dan Osmangazi SYDV'na geçişinin bir nakil işlemi olduğu, davacının hizmet süresinde herhangi bir kesintinin varlığından söz edilemeyeceği, devralan işverenin işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlü olduğu, buna göre davacının Hilvan SYDV'daki ve Osmangazi SYDV'daki hizmetlerinin bütünlük arz edeceği ancak davacının nakilden sonra 15.10.2020 tarihinde 23 gün yıllık izne hak kazanacağına dair tespit talebinde dava tarihi nazara alındığında hukuki yararının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne ve davanın tarafı olmaktan çıkarılan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Osmangazi SYDV vekili ve taraf olmaktan çıkarılan Bakanlık vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Osmangazi SYDV vekili istinaf dilekçesinde; davalı Kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğunu ve "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, İş Tanımları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar" doğrultusunda personel alımı yapıldığını, vakıf personelinin istihdam edildiği vakıfta çalışmasının esas olduğunu, iş sözleşmesinin devri değerlendirmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Taraf olmaktan çıkarılan Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde; davalı Bakanlığın vekâlet ücretine hak kazandığını, İlk Derece Mahkemesince vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işçinin hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarihin esas alınması, devralan işverenin de bu duruma göre işlem yapması gerektiği ve bu doğrultudaki İlk Derece Mahkemesi kararında isabetsizlik olmadığı ancak davanın tarafı olmaktan çıkarılan Bakanlık yararına vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu hususta karar verilmemesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ve taraf olmaktan çıkarılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Osmangazi SYDV vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davanın tarafı olmaktan çıkarılan Bakanlık lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kıdem ve yıllık izin süresinin tespitinde davacının daha önce başka bir sosyal yardımlaşma vakfında geçen hizmet süresinin gözetilip gözetilmeyeceği ve taraf olmaktan çıkarılan Bakanlık lehine vekâlet ücreti verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106 ve 124 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 429 uncu maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2019 tarihli ve 2017/8-1854 Esas, 2019/1096 Karar sayılı kararında tespit davalarında hukuki yarara ilişkin ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Hanağası, E.: Davada Menfaat, Önsözler-... Arslan, Ankara 2009, s. VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, 'hukuki ve meşru', 'doğrudan ve kişisel', 'doğmuş ve güncel' olması gerekir (Hanağası, s. 135).
(...) Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada hâlen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 297).
(...)Tespit davasında; ... davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkâr ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır (Arslan, R./ ..., E./ Taşpınar Ayvaz, S.: Medeni Usul Hukuku , Ankara 2017, s.287).
Bu doğrultuda, davacının bir ... veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur (Arslan / .../ Taşpınar Ayvaz, s. 296-297).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. ile 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
..."
4. Dairemizin 06.06.2022 tarihli ve 2022/5568 Esas, 2022/7058 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesine göre tespit istemi hukuken korunmaya değer güncel bir yararı gerektirir. Davalı işyerinde çalışmaya devam eden davacının toplam kıdeme esas hizmet süresinin ve yıllık ücretli izin hakkının tespitini talep etmekte güncel hukuki yararı bulunmaktadır.
3. Somut uyuşmazlıkta iş sözleşmesinin devri söz konusu olup devir durumunda devralan işverenin sorumluluğunun belirlenmesinde, hizmet süresinin esas alınmasını gerektiren haklar bakımından devirden önceki hizmet süresinin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu kapsamda, davacının toplam kıdeme esas hizmet süresinin ve yıllık ücretli izin hakkının belirlenmesinde, iş sözleşmesinin devrinden önce çalışmış olduğu Hilvan SYDV'ndaki hizmet süreleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Hükmün sadece buna yönelik olarak kurulması gerekirken ayrıca toplam kıdem süresinin ve bakiye yıllık ücretli izin süresinin de hesaplanıp tespit edilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı tarafın tüm, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin (a) alt bendinin tamamen çıkartılarak yerine; "Davacının hizmet süresinin esas alınmasını gerektiren haklarının belirlenmesinde, iş sözleşmesinin devrinden önceki Hilvan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfındaki hizmet süresinin de dikkate alınması gerektiğinin tespitine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.