"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/175 E., 2024/167 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Bursa Grup Başkanlığının görevlendirmesiyle davacı Şirkete ait işyerinde yapılan denetimler sonucunda düzenlenen 02.04.2018 tarihli tespit tutanağının ve bu tespit tutanağının Tablo-3 ve Tablo-5'te gösterilen fazla çalışma alacağına ilişkin kısmın iptalini ve inceleme tarihinde işyerinde çalışmakta olan işçilerin ödenmeyen fazla çalışma ücretlerinin ödenmesine ilişkin karar gereğince müvekkili aleyhine tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücretleri yönünden borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait işyerinde yapılan teftiş sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu tarafından henüz bir teftiş raporu hazırlanmadığını, rapor tamamlandığında taraflarınca esasa ilişkin cevaplarının sunulacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.02.2020 tarihli ve 2018/409 Esas, 2020/167 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından, iş müfettişinin işçi alacağına dair tespitine karşı borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz edilmiş ise de Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne karşı dava açılması ve işçinin taraf olarak gösterilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 05.07.2022 tarihli ve 2020/1205 Esas, 2022/1654 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça iş teftiş raporunda adı geçen işçilere yönelik eksik ödendiği belirlenen fazla çalışma ücretleri ile ilgili tespitin iptalinin talep edildiği, verilecek kararın işçinin de hak alanını ilgilendirdiği, davalı Bakanlığın ilgili işçiyle birlikte dava edilmesi gerekirken sadece Bakanlığa dava açılmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü ve devamı maddelerine aykırı olduğu, yargılamanın 21.11.2019 günlü duruşmasında davacı vekiline iş teftiş raporunda adı geçen işçilere karşı dava açması ve işbu dosyayla birleştirilmek üzere 1 aylık süre verildiği, belirtilen süre içerisinde davacı tarafça dava açılmadığı gibi Mahkemeye sunulan 20.12.2019 günlü beyan dilekçesinde de dava açılmasının kendilerini zarara uğratacağının savunulduğu, İlk Derece Mahkemesinin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.11.2022 tarihli ve 2022/11558 Esas, 2022/14792 Karar sayılı ilâmıyla; somut olayda dava konusu yapılan 02.04.2018 tarihli tutanağın fazla çalışma yaptırıldığı iddiası ile Alo 170 hattına yapılan isimsiz ihbar gereğince işyerinde yapılan denetim sonucunda tanzim edildiği, söz konusu tutanakta işyerindeki toplam 69 işçi için fazla çalışma yönünden inceleme yapılarak sonuç bölümünde 62 işçi için fazla çalışma ücretlerinin ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı ve bu hususun davacı işverene yazılı olarak bildirildiği, inceleme raporunun isimsiz olarak Alo 170 hattına yapılan şikâyet sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu tarafından tüm işyerine şamil olmak üzere tanzim edildiği ve şikâyet sahibinin bilgilerinin bulunmadığı dikkate alındığında davalı Bakanlığa husumet yöneltilmesi yeterli olup inceleme raporunda fazla çalışma ücreti ödenmesi gerektiği belirtilen işçilerin davaya dâhil edilmesine gerek bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince tutanakta adı geçen işçilerin davada taraf olarak gösterilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığa konu olan fazla çalışmaya yönelik ifadenin de bulunduğu belirsiz süreli iş sözleşmesine göre işçinin saat ücretinin net 5,65 TL olduğu ve bu ücretin içinde fazla çalışmaların da dâhil olduğu, işçilerin sözleşmede yer alan "bu ücretin içinde fazla çalışmaların dahil olduğu" gibi bir kavramın fazla çalışma yapılmasına karşın fazla çalışma ücreti ödenmeyeceği anlamına geldiğini anlayarak sözleşmeyi imzaladıklarının söylenemeyeceği, fazla çalışma ve fazla çalışma ücreti uygulamalarında işverenin 270 saatlik fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dâhil olması konusundaki uygulamaları ile Yargıtay kararlarının birbirleri ile örtüşmediği, fazla çalışma karşılığında serbest zaman verilmesi seçeneğine olanak verilmemiş olması, belirsiz iş sözleşmelerinde asgari ücretin saat ücreti yazılarak "Bu ücrete fazla çalışma ücreti de dâhildir." gibi anlamsız ifadenin yazılmış olması dikkate alındığında denetim yapan müfettişin değerlendirmesinin yerinde olduğu, davacı tarafça tanzim edilmiş tutanak ve raporların aksini ispatlayan herhangi bir belge sunulmadığı, Yargıtayın içtihatlarıyla kabul ettiği sözleşme hürriyeti çerçevesinde iş sözleşmelerine fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olduğu ve ücretin yılda iki yüz yetmiş saatlik fazla çalışmayı da kapsadığı şeklindeki düzenlemeler getirilmesinin, mevzuatın getirmiş olduğu çalışma sürelerinin belgelenmesi, fazla çalışma için işçinin onayının alınması, işçinin temel ücretinin belirlenmesi, işçiye kanuna uygun ücret hesap pusulası verilmesi, işçiye ait olan ücreti almak veya serbest zaman kullanmak seçme hakkının işçiye kullandırılması gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesinden kaçınmak amacıyla kullanılmasının kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Kütahya Sulh Ceza Hâkimliğinin 2018/2212 Değişik iş sayılı dosyası kapsamında İş Kurumu Genel Müdürlüğü Kütahya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından 11.06.2018 tarih ve 55949867-858-3083 sayılı idari para cezası konulu yazı ile 18.06.2018 tarihinde müvekkili Şirkete tebliğ edilen 22.747,00 TL bedelli idari para cezasının iptali talebi ile dava açtıklarını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu, 14.01.2019 tarihli karar ile 55949867-858-3083 sayılı idari parasının kaldırılmasına karar verildiğini, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, itirazları dikkate alınmadan hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak tesis edilen hüküm ile müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmayıp bilirkişinin görev tanımını aşan değerlendirme ve subjektif yorumlarıyla sonuca vardığı bir rapor olduğunu, bilirkişi raporunda taraflarınca ibraz edilen puantaj kayıtları ve ücret bordrolarının dikkate alınmadığını, iddia ve itirazları doğrultusunda ibraz ettikleri deliller birlikte değerlendirilerek itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınmak üzere dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii gerekirken 14.03.2024 tarihli celsede davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün eksik incelemeye dayandığının somut göstergesi olduğu belirterek Mahkeme kararın bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamın göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) Kanun'un 92 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunca düzenlenen tutanağın iptali isteminin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 41, 63, 91 ve 92 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.