"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/224 E., 2024/883 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 22. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/403 E., 2023/738 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak karar doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre reddedilen ve davacı vekilince temyize konu edilen miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı bankada 01.07.1998-31.07.2020 tarihleri arasında değişik unvan ve görevlerde çalıştığını, en son sistem odaları işletim müdürü olarak görev yaptığını, emeklilik nedeniyle iş sözleşmesine son verildiğini, son aldığı ücretin brüt 30.622,37 TL olduğunu, normal çalışması haftanın 5 günü 09.00-18.00 saatleri arasında olmakla birlikte gün sonu işlemlerin tamamlanması ve beklemesi gerektiğinde çalışmasının 19.30-20.00 saatleri civarında bittiğini, ayda ortalama 5-6 gün 21.00'e kadar çalışmanın devam ettiğini, ayda 4-5 gün yoğun işlem zamanlarında sabah 07.00-07.30'da çalışmaya başladığını, işyerinde 1 saat mola kullanıldığını, buna göre davalı bankanın personel yönetmeliğinde belirtilen haftalık 40 saat çalışmanın çok üzerinde çalıştığını ancak fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, çalıştığı birimde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde nöbetleşe çalıştıklarını, yılda ortalama 3-4 gün bu günlerde çalışmasının olduğunu ancak karşılığının ödenmediğini, sistem değişiklik geçişleri ya da tatbikat uygulamalarının hafta tatiline denk geldiğini, ayda 2-3 kere hafta tatili yapılmadığını, bunun karşılığının da ödenmediğini ileri sürerek şimdilik 100,00 TL fazla çalışma ücreti, 100,00 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 100,00 TL hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın usul yönünden reddi gerektiğini, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 01.07.1998-31.07.2020 tarihine kadar belirsiz süreli iş sözleşmesi ile bankanın muhtelif birimlerinde çalıştığını, çalışma saatlerinin 09.00-18.00 şeklinde olduğunu, davacının kendi isteğiyle emekli olarak işten ayrıldığını, tüm yasal haklarının ödendiğini, bu nedenle dava konusu ücretleri talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 18.11.2021 tarihli kararı ile; somut uyuşmazlıkta işyerindeki normal çalışma süresinin haftada 40 saat olarak belirlendiği, buna göre davacının çalışmasının haftada 40 saat ile 45 saat arasındaki kısmının fazla süreli çalışma olduğu, saat ücretinin %25 arttırılması suretiyle ödenmesi gerektiği, yılda 270 saatlik fazla çalışma sınırının haftaya isabet eden tutarının 5,19 saat olduğu ve bunun da haftalık fazla süreli çalışma oranına tekabül ettiği, yıllık 270 saatlik sınır tenzil edildikten sonra kalan kısmın karşılığının doğrudan fazla çalışma olarak hesaplanması gerektiği, tanıkların beyanına göre davacının da içinde bulunduğu bilgi işlem birimi çalışanlarının, sabah normal çalışma başlamadan önce bilgisayar ayarlaması yapmak için hafta içi her gün 07.30'da işe başladığı, akşam da sistem kapandıktan sonra bakım yapmak için 20.30'a kadar çalıştığı, günde bir saat ara dinlenme süresi tenzil edildikten sonra fiilen günde 12 saatten hafta içi günlerde 60 saat çalışarak, bir haftada 20 saat fazladan çalıştığı, bunun haftalık 5 saatlik kısmının, yıllık 270 saatlik sınır içinde kalması ve yine aynı süre için fazla süreli çalışmanın söz konusu olması nedeniyle, haftalık 45 saati aşan 15 saatlik kısım için fazla çalışma ücreti hesaplanması gerektiği fazla çalışma hesaplamalarından %30 indirim yapıldığı; aynı şekilde tanık beyanlarına göre davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığı ve ücretinin ödenmediği kanaatine ulaşıldığı ve ulusal bayram ve genel tatil alacağı hesaplamalarından da %30 indirim yapıldığı; davacı hafta tatili alacağı talep etmiş ise de, işyerinde haftanın 5 günü çalışma yapıldığından hafta tatili alacağına hak kazanmadığı, hafta sonları cumartesi veya pazar günü yapılan çalışmanın fazla çalışma niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 13.07.2023 tarihli kararıyla; fazla çalışma ücretinin, ücret içinde kararlaştırılması hâlinde işyerinde haftalık 40 saat çalışma yapılıyor ise kararlaştırılan ücretin 45 saate kadar olan fazla sürelerle ücret ile yıllık 270 saat fazla çalışmayı da kapsadığının kabul edilmesinin gerektiği, buna göre işçiye her ay ödenen ücret içinde fazla çalışmaların bir kısmının yer aldığı taraflarca kabul edildiğinden, 270 saatin 12 aya bölünmesi sonucu belirlenen 22,5 saat, her ay için, haftalık ise 5,2 saatin kanıtlanan fazla çalışma süresinden indirilmesi gerektiği; somut uyuşmazlıkta davacının imzaladığı iş sözleşmesinde fazla çalışmaların aylık ücrete dâhil olduğu kararlaştırılmış olup, yıllık 270 saat sınırlamasıyla sözü edilen kurala değer verildiğinden haftalık 5,2 saat karşılığının temel ücret içinde ödendiğinin kabulü gerektiği, iş sözleşmesinde fazla çalışmaların aylık ücrete dâhil olduğu kuralı fazla sürelerle çalışmayı da kapsadığından, tarafların iradesinin işyerinde belirlenen haftalık çalışma süresinin üzerindeki çalışmaların ilk 5,2 saatinin temel ücret içinde ödenmesi yönünde kararlaştırıldığı şeklinde anlaşılması gerektiği, bu durumda 40 saati aşan 5,2 saatlik kısım ücretinin temel ücret içinde ödendiği varsayıldığından fazla sürelerle çalışma ücretinin tamamen karşılandığı sonucuna varılması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma yaptığının dinlenen tanık beyanına göre sabit olduğu anlaşıldığından, haftalık çalışma süresinin 60 saat olduğu, 40 saati aşan 5,2 saatlik kısım ücretinin temel ücret içinde ödendiği, davacının haftalık 14,8 saat fazla çalışma ücretine hak kazandığı değerlendirilerek bir hesaplama yapılması gerekirken davacının 15 saat fazla çalışma yaptığının kabulüyle sonuca gidilmesinin hatalı olduğu; öte yandan bireysel veya toplu iş sözleşmesinde cumartesi gününün açıkça hafta tatili olduğu düzenlenmemişse o günün iş günü sayılması gerektiği, davacının iş sözleşmesinde böyle bir düzenleme bulunmadığı, 6. günde çalıştığı sürenin fazla çalışma olduğunun kabulü ile davacının haftada 24 saat süre ile dinlendiğinin anlaşılması nedeniyle hafta tatili ücret talebinin reddinin yerinde olduğu nedenleriyle tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; istinaf incelemesi sonucu verilen kaldırma kararında doğrultusunda, iş sözleşmesinde fazla çalışmaların aylık ücrete dahil olduğu kuralı fazla sürelerle çalışmayı da kapsadığından, tarafların iradesinin işyerinde belirlenen haftalık çalışma süresinin üzerindeki çalışmaların ilk 5,2 saatinin temel ücret içinde ödenmesi yönünde kararlaştırıldığı şeklinde anlaşılması gerektiği, buna göre 40 saati aşan 5,2 saatlik kısım ücretinin temel ücret içinde ödendiği varsayıldığından fazla sürelerle çalışma ücretinin tamamen karşılandığı kanaatine ulaşıldığı, bu durumda davacının haftalık çalışma süresinin 60 saat olduğu, 40 saati aşan 5,2 saatlik kısım ücretinin temel ücret içinde ödendiği, davacının haftalık 14,8 saat fazla çalışma ücretine hak kazandığı kabul edildiği, tanık beyanlarına göre belirlenen dönem için yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, insan takati, hayatın olağan akışı, insanın sosyal, ailevi yaşantısı ve şahsi ihtiyaçları düşünülerek fazla çalışma alacağı hesaplamalarından %30 indirim yapıldığı; aynı şekilde ulusal bayram ve genel tatil alacağı talebine ilişkin tanık beyanlarına göre belirlenen dönem için de bu alacak hesaplamalarından da %30 indirim yapıldığı; diğer yandan tanık beyanlarından davacının haftalık izin kullandığı ancak ayda iki kez hafta sonu bakım çalışması yaptığı beyan edildiğinden davacının hafta tatili kullandığı ve hafta tatili çalışması yapmadığı ve hafta sonları cumartesi veya pazar günü yapılan çalışmanın fazla çalışma niteliğinde olduğu kanaatine ulaşılarak, davanın kısmen kabulü ile brüt 386.561,86 TL fazla çalışma alacağı ve brüt 60.245,30 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağının kabulüne, hafta tatili alacağına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; fazla çalışma ücreti hesabı yapılırken iş sözleşmesinin 2 nci maddesindeki "fazla çalışmalar için ayrıca ücret ödenmeyecektir" hükmünden hareketle sadece yıllık 270 saati aşan fazla çalışma süresi için yapılmasının hatalı olduğu, işverenin bu yönde bir savunması bulunmadığını, bu nedenle yıllık 270 saat fazla çalışmayı aylık ücret içinde değerlendirip hesaplamada dışlayan haftalık 14.8 saat üzerinden değil, 20 saat üzerinden fazla çalışma hesaplanması gerektiğini, aynı Yönetmelik'te haftalık çalışma gün sayısının 5 gün olarak kararlaştırıldığını, buna göre cumartesi ve pazar günlerinin hafta tatili günleri olduğunu, bilirkişi raporu ile tespit edilen ve İlk Derece Mahkemesince de kabul göre olgunun müvekkilinin ayda iki kez cumartesi ya da pazar günü çalıştığı şeklinde olduğunu, hafta tatili ücreti talebinin reddinin hatalı olduğunu, hafta tatili talebinin reddi yerinde görülse dahi davalı lehine bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, emsal davada verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.09/2021 tarihli ve 2021/8647 Esas, 2021/13162 Karar sayılı kararı ile onandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının davanın kabulüne karar verilmek üzere ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığını, iş sözleşmesine fazla çalışma ücretinin dâhil olduğunu, davacının çalıştığı pozisyonun fazla çalışmaya tâbi olmadığını, davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığının açık olduğunu, davacının hak ve alacaklarını ihtirazı kayıt ileri sürmeden tahsil ettiğini, davacının ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışması yapmadığını, söz konusu taleplerin reddi gerektiğini, faiz başlangıç tarihlerinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda; Dairenin bir önceki ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararına uygun olarak İlk Derece Mahkemesince inceleme yapıldığı ve alacak talepleri hakkında karar verildiği, hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu, tarafların diğer istinaf nedenlerinin bahsi geçen kaldırma kararında ayrıntılı olarak incelendiği gerekçeleriyle istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesindeki itirazlarına benzer nitelikteki itirazları ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekilinin temyizi miktardan reddedildiğinden temyiz nedenlerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın türü, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması ile faiz konularındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 25, 107 ve 326 ncı maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47, 63 ve 68 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
4. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan ya da işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte diğer delil ya da olgularla desteklenen bu tür tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar diğer delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
8. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece işyerinde haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğu, davacının hafta içi her gün 07.30-20.30 saatleri arasında bir saat ara dinlenme süresi kullanarak çalıştığının tanıkların beyanına göre ispat edildiği sonucuna varılarak bu kabul şekline göre hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde davacının çalışma düzenini özetle "... Müvekkilin, davalı bankanın Ankara Tunus Caddesinde bulunan operasyon merkezindeki normal mesai düzeni kağıt üzerinde şu şekildedir: Mesai sabah 09:00 da başlar, akşam 18:00 de biter... Ancak akşam çıkışları bankacılık sektörünün yerleşik fiili düzeninde olduğu gibi hiçbir zaman 18:00 de olmamıştır.... Bu çerçevede müvekkilin haftanın beş günü çalışması en erken 19:30 – 20:00 aralığına kadar sürmektedir. Olağanüstü durumlarda ise akşam mesaisi 19:30 dan sonrada devam eder ki, saat 21:00 e kadar ayda ortalama 5-6 gün müvekkilin çalışmasının saat 21:00 kadar devam ettiğini söylemek mümkündür. ... Ayrıca bayram öncesi, bayram ertesi, banka müşterilerinin personel maaş ödeme günleri, sistem geçiş değişikliklerinde sistemin çalışır olmasının ön test ve kontrollerinin yapılması, hafta başı ve hafta sonu gibi yoğun işlem zamanlarında ise mesai 09.00 dan önce başlar. Bu hallerde müvekkilin mesaisi sabah 07.00-07.30 saatlerinde başlamaktadır. Bu durum ise ayda ortalama 4-5 güne tekabül eder." şeklinde açıklamıştır. Dava dilekçesi içeriği dikkate alındığında, davacının hafta içi her gün 07.30-20.30 saatleri arasında çalıştığının kabulü, öncelikle dilekçede ileri sürülen vakıalara aykırıdır. Davacının sürekli olarak 07.30'da işe başladığı yahut 20.30' a kadar çalıştığı yönünde bir iddiası bulunmadığı hâlde Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 25 inci maddesine aykırı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda gerek dava dilekçesi, gerekse dinlenen tanıkların anlatımı ile tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında davacının ayda bir hafta, hafta içi beş gün 07.30-20.30 saatleri arasında diğer haftalarda hafta içi beş gün 09.00-19.30 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek, bu kabule göre fazla çalışma yapıp yapmadığı belirlenmeli, varsa hesaplanan alacaktan uygun bir indirim yapıldıktan sonra fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmesi yerinde değildir.
Ayrıca davacının günlük on bir saate kadar (on bir saat dâhil) çalışmalarından bir saat, bu süreyi aşan çalışmalarından bir buçuk saat ara dinlenme süresi düşülmesi gerektiğinin gözetilmemesi bir başka hatalı yöndür. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı Temyizi Yönünden
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.