"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3079 E., 2024/634 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/29 E., 2022/320 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.06.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile Şirket ortakları ... Ilıca ve ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait Kazakistan'ın Astana şehrindeki işyerinde 02.09.2015-01.01.2017 tarihleri arasında formen çalıştığını, ücretinin 2.500,00 USD olduğunu, 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, davacının 2 haftada 1 gün hafta sonu izin kullandığını, millî bayramların tamamında çalıştığını, dinî bayramların ilk günü ve 01 Ocak tarihinde tatil yaptığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, çalışılan süre içerisinde davacının sigortasının yapılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, ücret, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili işyerinde çalışmadığını, bu sebeple husumet yönünden itirazda bulunduklarını, banka hesabına yatırılan meblağların neye ilişki olup olmadığının belli olmadığını, müvekkili Şirketin Kazakistan'daki firmaya iş yapan şirket olduğu, firmanın ihtiyacı doğrultusunda davacıya ödeme yapıldığını, işçilik alacaklarına istinaden yapılan bir ödeme olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı ile davacının sigorta hizmet döküm cetvelinde davalı yanında çalışması gözükmese de davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında organik bağın bulunduğu ya da asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, her iki durumda da davalının ve dava dışı Şirketin davacının talep ettiği alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işverence sonlandırıldığı, davacının aylık 2.500,00 USD ücret ile çalıştığı, davacının ayda 2 hafta tatili kullandığı ve geriye kalan günlerde 08.00-19.00 arası 1,5 saat ara dinlenme ile çalıştığı, böylece ayın 2 haftası 7x9,5 = 66,5 saat, ayın 2 haftası ise 9,5x6 = 57 saat çalıştığı, hafta tatili çalışılan günlerin 7,5 saati hafta tatili alacağında değerlendirileceğinden davacının haftada 16,5 saat fazla çalışma yaptığı, davacının ayda 2 hafta tatilinde çalıştığı, davacının dinî bayramların ilk günü dışındaki ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının Şirket bünyesinde çalışmadığını, husumet itirazının dikkate alınmadığını, davacının imzaladığı belgenin içeriğini bilerek imzaladığını, tanık ifadelerinin çelişkili olduğunu, yıllık izin talebinin reddi gerektiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, uzun süre boyunca ücret almadan çalışmasının mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yaptığı işin niteliği, banka ödeme kayıtları ve emsal ücret araştırmalarına göre, en son ücretinin aylık net 2.500,00 USD olduğu, davacı adına dönemsel olarak M. I. tarafından para havalesi yapıldığı, M. I'nın davalı Şirketin kurucularından biri olduğunun çekişmesiz olduğu, davalı Şirket ile M. I. arasında organik bağ bulunduğu, davalı tarafın husumet itirazına bu nedenle itibar edilmediğini, dosyada davacının çalışma saatlerini ve günlerini gösterir herhangi bir kayıt bulunmadığı, kayıt bulunmaması karşısında tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiğini, tanık anlatımları, işyeri koşulları, davacının yaptığı işin niteliği, insanın çalışma gücü ve Yargıtay uygulamaları dikkate alınarak mahkeme tarafından hüküm altına alınan alacak kalemlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davacının ücret miktarı ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, yıllık izin ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanması, işverence ödeme yapılıp yapılmadığı ve hüküm altına alınan alacaklardan davalı Şirketin sorumlu olup olmadığı noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 22, 32, 41, 44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri.
3. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun, 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi.
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda, uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
4. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
5. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
6. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
7. Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
8. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan ya da işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte diğer delil ya da olgularla desteklenen bu tür tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar diğer delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
9. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince, davacı tanık beyanları ve dosya kapsamına göre davacının 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığı, çalışmasının iki haftada bir haftanın 7 günü olduğu, haftada 6 gün çalıştığında 1.5 saat ara dinlenmesi ile haftalık 12 saat fazla çalışma yaptığı, haftada 7 gün çalıştığında ise haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplanmıştır.
10. Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yoktur. Ancak davacının kabul edilen çalışma saatlerine göre haftada 7 gün çalıştığında hesaplanan fazla çalışma süresinin hatalı olduğu, hafta tatili günündeki normal çalışma süresinin hesaplamadan mahsup edilmediği anlaşılmaktadır.
Davacının hafta tatil ücreti ayrıca hüküm altına alındığında göre, bu çalışmaya denk gelen güne ait 7,5 saatin fazla çalışma hesabında dikkate alınmaması gerekir. Hâl böyle olunca davacının haftanın 7 günü çalıştığı haftalarda, hafta tatili günündeki normal çalışma saatinin (7,5 saat) ve kabul edilen ara dinlenme süresinin mahsubu ile davacının 14 saat fazla çalışma yaptığı, haftanın 6 günü çalıştığı haftalarda ise şimdiki gibi haftalık 12 saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.