Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7192 E. 2024/9159 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin işverene karşı açtığı işçilik alacakları davasında, reddedilen alacak miktarına göre hükmedilen vekalet ücretinin miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının reddedilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin, temyiz kesinlik sınırının altında olmasına rağmen, hükmedilen vekalet ücreti miktarının tek başına kesinlik sınırını aşması ve davacının hukuki yararının bulunması gözetilerek, fazla hükmedilen vekalet ücreti miktarı düzeltilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/163 E., 2023/492 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı ... Batı Çimento Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (... Şirketi) tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı ... imak Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 03.12.2009 tarihinden itibaren davalı asıl işverene ait ... Beton Santralinde alt işveren nezdinde pompa operatörü olarak çalışmaya başladığını, 02.11.2013 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, asıl işverenin imal ettiği betonu müşteriye taşınması ve dökülmesi işini alt işverene yaptırdığını, davalıların müvekkiline karşı müştereken sorumlu olduğunu, son aylık ücretinin net 2.100,00 TL olduğunu, 145,00 TL yemek yardımı ve servis yardımı verildiğini, alt işveren tarafından ücretin bir kısmı fazla çalışma olarak tahakkuk ettirilerek gerçeğe aykırı olan bordroların müvekkiline imzalatıldığını, ücretin tamamının bordroda gösterilmediğini, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin en son fazla çalışma ücretinin ödenmemesi hâlinde bordro imzalamayacağını söylemesi üzerine alt işveren tarafından işten çıkartıldığını, davacının haftanın 7 günü sabah 08.00 ile akşam 23.00 saatleri arasında çalıştığını, yemek molası olmadığını, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, ayda ancak bir gün izin verildiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, dinî bayram günleri dışında kalan bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ve ücretinin ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık ücretli izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Lojistik Beton Sanayi Ticaret Limited Şirketi (... Lojistik Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının 02.01.2010 tarihinden 09.11.2013 tarihine kadar müvekkili Şirkette beton mikser şoförü olarak çalıştığını, sözleşme ve bordrolara göre ücretinin asgari ücret olduğunu, iş sözleşmesinin müvekkili tarafından feshedilmediğini, davacının kendi isteği ile istifa ettiğini, kıdem tazminatı hak etmediğini, müvekkili Şirkette sefer primi uygulandığını her yapılan sefere göre ücretlerde değişiklik olduğunu, prim ücretlerinin ödendiğini, bordroların ihtirazi kayıtsız imzalandığını, tüm yıllık izinlerini kullandığını, bayram ve genel tatillerde çalışılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının delillerinin usulüne uygun olmadığını, davacı müvekkili Şirketin işçisi olmadığından husumet itirazlarının olduğunu, davacının ücret ve alacaklarını çalışmadığı kurumdan isteyemeyeceğini, müvekkili ile diğer davalı arasındaki sözleşme ve belgelere göre davacının ... Şirketi çalışan kadrosu ile bağlantısının olmadığını, müvekkili Şirketin asıl işveren değil işin tamamını veren ihale makamı olduğunu, müteselsilen ve müştereken sorumluluk bulunmadığını, davacının bizzat kendi iradesi ile istifa ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.11.2015 tarihli ve 2014/28 Esas, 2015/390 Karar sayılı kararıyla; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın davalı işveren tarafından feshedildiği ve davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı, işveren tarafından davacıdan imzalanması talep edilen belgelerden bazılarının davacı tarafından gerçek ücret tutarının yazılmaması gerekçesiyle imzalanmak istenilmediği, bunun üzerine davacının işten çıkartıldığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir şekilde feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.10.2019 tarihli ve 2015/36089 Esas, 2019/18229 Karar sayılı ilâmıyla; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davacının son aylık ücretinin kök ücret ve metreküp priminin toplamı olan net 2.100,00 TL olduğunu iddia ettiği, davalı ... Lojistik Şirketinin davacının asgari ücret ile çalıştığını, diğer davalı ... Şirketinin ise ücretin kayıtlarda göründüğü gibi olduğunu ve iddianın gerçek olmadığını savunduğu, mevcut delil durumuna göre davacının iddia ettiği ücretin ispatlanmasına karşın iddia, savunma ve dosya içeriğindeki diğer deliller ile örtüşmeyen yazılı kabule göre aylık ücretin belirlenmesinin isabetsiz olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü 08.00-23.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilip hesaplanan fazla çalışma alacağından sefer başına göre hesaplanan prim alacakları mahsup edilerek sonuca gidildiği, ancak dosya içeriğine göre ve bilhassa taraf tanık beyanlarından davacının haftanın 6 günü 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü ile davacı davalı işyerinde sabit ücretin yanında prim alarak çalıştığından davacının fazla çalışma ücretinin sadece %50 zamlı kısmının hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.07.2021 tarihli ve 2019/1195 Esas, 2021/250 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamındaki belgeler, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.04.2022 tarihli ve 2022/4291 Esas, 2022/4958 Karar sayılı ilâmıyla; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, bozmaya uyan Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacının aylık ücretinin net 2.100,00 TL olduğu tespit edilip net ücret üzerinden alacak kalemleri hesaplanmasına rağmen tekrar bu tutarlara vergi kesintileri uygulanmasının mükerrer kesintiye neden olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamındaki belgeler, dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; Mahkemece reddedilen alacak miktarı toplam 9.160,37 TL olmasına rağmen davalılar lehine 14.133,18 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... Şirketi vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesi ile; bilirkişi raporunda yıllık 1.152 saat fazla çalışma süresi hesabı yapıldığını, bunun bir insanın çalışamayacağı kadar fazla olduğunu, hakkaniyete uygun olmayan fazla çalışma hesabına itiraz ettiklerini belirterek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, f hesaplamaya esas net ücretin belirlenmesi ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(Değişik: 2494 - 16.07.1981) Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla, hükmü temyiz edebilir.

...

(Değişik 3. fıkra: 3156 - 26.02.1985) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, on milyon liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.

(Değişik 4. fıkra: 3156 - 26.02.1985) Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü on milyon lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur; şu kadar ki karşı tarafça temyiz yoluna başvurulması halinde, düzenleyeceği cevap dilekçesinde temyize ilişkin itirazlarını ileri sürmesi mümkündür.

..."

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41 inci maddesi.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı ... Şirketi vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemiz uygulamasına göre temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra inkar tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Aynı durum istinaf sınırı için de geçerlidir.

3. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca alacağın tamamının dava edilmesi hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmayan tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, talebinin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmayan tarafın, icra inkar tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine veya gerekçeye yönelik temyizi de incelenmez. Ancak, talebin kabul edilmeyen bölümü kesinlik sınırını aşmamakla birlikte, temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin değerinin tek başına kesinlik sınırını aşması hâlinde, dava değerine ilişkin kesinlik sınırı kıyas yoluyla uygulanarak temyiz incelemesi yapılabilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt IV, İstanbul, İlaveli Beşinci Bası, 1991, s. 4217).

4. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesinin dördüncü fıkrasının açık hükmü karşısında; davanın kabulüne dair karar davacı bakımından, reddine dair karar ise davalı bakımından kesindir. Ancak tarafların, kesinlik hesabında dikkate alınmayan vekâlet ücreti, yargılama gideri, icra inkar tazminatını veya gerekçeyi temyiz konusu yapmaları hâlinde, davanın değerinin (dava konusu edilen alacak veya tazminatın tamamı) veya temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin değerinin tek başına kesinlik sınırını aşıp aşmadığına bakılmalıdır. Bu iki durumdan birinin gerçekleşmesi hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesinin birinci fıkrasına göre hukuki yararın mevcut olup olmadığı incelenebilir. Böylece davada haklı çıkmış olan tarafın da, dava değerinin veya temyiz konusu yapılan icra inkar tazminatı, yargılama gideri veya vekâlet ücretinin tek başına kesinlik sınırını aşması kaydıyla, temyiz hakkı bulunduğu kabul edilmelidir.

5. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili, kısmen kabulüne karar verilen davada hüküm altına alınan vekâlet ücretinin hatalı hesapladığı gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur. Her ne kadar davacı aleyhine reddedilen miktar temyiz kesinlik sınırının altında ise de temyiz konusu yapılan ve hüküm altına alınan vekâlet ücreti tek başına kesinlik sınırının üzerinde olduğundan, davacının vekâlet ücretine yönelik temyizi esastan incelenmiştir.

6. Mahkemece reddedilen alacak miktarı 9.160,37 TL olup buna göre karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13 üncü maddesinin ikinci fırkası gereğince davalı ... Şirketi lehine 9.160,37 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 14.133,18 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı ... Şirketinin tüm, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan “Davalı ... yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre belirlenen 14.133,18-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davalı ... Şirketi yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre reddedilen miktar üzerinden belirlenen 9.160,37 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı ... Şirketine yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.