Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7382 E. 2024/12788 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4857 sayılı İş Kanunu'nun ek 3. maddesi ve geçici 8. maddesi uyarınca kıdem tazminatı alacağı için uygulanacak zamanaşımı süresinin dolduğu, diğer alacakların da 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve bu sürenin de dolduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2012-2013 yılları arasında davalı Şirkete ait Rusya'daki inşaat şantiyesinde tesisat ustası ustası olarak çalıştığını, davacının son ücretinin net 1.900,00 USD olduğunu, iş sözleşmesini müvekkilinin haklı nedenlerle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının çalışmasının bir yılın altında olduğundan kıdem tazminatına hak kazanamayacağını savunarak haksız davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekilin zamanaşımı def'inde bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin fesih tarihinden itibaren 10 yıllık, ücret alacaklarının ise hakkın doğum tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ek 3 üncü maddesi ile 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren geçici 8 inci maddesine göre zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmına 25.10.2017 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ile 25.10.2022 tarihini geçemeyeceği, davanın 01.03.2023 tarihinde açıldığı, arabuluculukta geçen ve pandemi nedeniyle duran sürelerin dışlanması ile 01.11.2022 tarihine kadar geriye gidilebileceği, bu durumda dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; arabuluculuk başvuru tarihinin ve son tutanak tarihinin hatalı tespit edildiğini, zamanaşımı süresi hesaplanırken toplam 6 gün eksik hesaplama yapıldığını, davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işveren nezdindeki çalışma süresinin 01.10.2012-21.08.2013 tarihleri arasında olduğu, davalının cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının tâbi olduğu 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun açık olduğu, 4857 sayılı Kanun'a eklenen ek 3 üncü madde ile geçici 8 inci maddenin 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, kıdem tazminatı açısından bakiye zamanaşımı süresinin 5 yılın üzerinde olduğu ve geçici 8 inci madde gereğince zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmının 25.10.2017 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve kıdem tazminatının zamanaşımı süresinin 25.10.2022 tarihinde dolduğu, davanın ise 01.03.2023 tarihinde açıldığı, davacının savunmasının doğru olduğunun kabulü hâlinde dahi zamanaşımına eklenmesi gereken sürenin 126 gün olacağı ki bu süreye göre de zamanaşımı süresinin 28.02.2023 tarihinde dolacağı ve buna göre davanın yine de zamanaşımı süresinin dolmasından bir gün sonra açıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 26, 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un "Zamanaşımı süresi" kenar başlıklı ek 3 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.

a) Kıdem tazminatı.

..."

3. 4857 sayılı Kanun'un geçici 8 inci maddesi şöyledir:

"Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır.

Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur."

4. 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi.

5. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

6. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin on yedinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.