Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7522 E. 2024/10314 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kamu kurumu ile davacının çalıştığı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının toplu iş sözleşmesinden ve ücret farkından yararlanıp yararlanamayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davalı kurum ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı, davacının sendika üyesi olmadığı ve emsal teşkil edecek sendika üyesi olmayan işçi de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin reddiyle karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/7 E., 2024/16 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ikinci kez Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının davalı Kurumun Türkgeldi Tarım İşletmelerinde dava dışı alt işveren şirketlerde tarım işçisi olarak işe alındığını, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacı da dâhil olmak üzere alt işverenin çalıştıracağı işçilerin işe alınması, işten çıkartılması izin işlemlerinin düzenlenmesinin davalının talimatları doğrultusunda olduğunu, işin sevk ve idaresinin davalı Kurum yetkilileri tarafından ayarlandığını, dava dışı alt işverenlerin bağımsız bir iş organizasyonuna, uzmanlığa veya hukuksal bağımsızlığa sahip olmadığını, dava dışı alt işverenlerin bağımsız bir işveren olmayıp işçi temini sağladıklarını, işçilerin kullandıkları tüm araç ve gerecin davalı Kuruma ait olduğunu, alt işverenlere verilen işlerde davalının kadrolu işçilerinin de çalıştığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince incelemeler yapıldığını, davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, dolayısıyla muvazaanın tespiti ile birlikte davacının baştan itibaren asıl işveren davalı Kurumun işçisi olarak hak ve alacaklarının hüküm altına alınması gerektiğini, davacının 12.00-20.00 ile 24.00-08.00 vardiyalarında dönüşümlü olarak çalıştığını, ayrıca iş yoğunluğuna göre fazla çalışma da yapıldığını, asıl işverenin işçisi olarak toplu iş sözleşmesi hükümleri doğrultusunda ücret farkı alacağı, ikramiye ve sosyal yardımlara dair alacaklarının olduğunu, Türkiye tarafından da imzalanmış olan Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 94 No.lu Çalışma Şartları (Kamu Sözleşmeleri) Sözleşmesi'ne (94 No.lu Sözleşme) göre; ödenecek ücret ve hakların aynı işkolunda uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinin gerektirdiği haklardan düşük olamayacağını, kamu kurumu ve kuruluşlarınca açılan ihalelerde iş alan işverenlerin işyerlerinde çalışan işçilerin toplu iş sözleşmesine taraf sendika üyesi olup olmadıklarına bakılmaksızın ayrıca bir teşmil kararı gerekmeksizin yürürlükteki toplu iş sözleşmesinin ücret, çalışma süreleri ve diğer çalışma haklarından aynen yararlanmaları gerektiğini, muvazaalı ilişki olmasa dahi 94 No.lu Sözleşme uyarınca davalıda çalışan davacıya işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin sağlayacağı maddi hakların da hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, davalı ve dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti ile fazla çalışma ücreti, fark ücret, ikramiye ve sosyal yardım alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı işverenin 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinde tâbi tüzel kişiliği haiz bir iktisadi devlet teşekkülü olduğunu, faaliyetlerini memur, sözleşmeli personel ve işçi statüsünde çalıştırdığı personeli ile yürüttüğünü, davalının kamu ihale yöntemi ile hizmet alımı yaptığını ve buna dair tüm ödemelerini de eksiksiz olarak hizmet alım sözleşmesi ve şartnamesi gereğince ödemiş bulunduğunu, davacının davalıya bağlı olarak dava dışı alt işverenler bünyesinde işe başladığını ve çalışmaya devam ettiğini, davacı yanın davalı İdare ile uzaktan yakından bir ilgisinin bulunmadığını, davacı yanın muvazaa iddialarının yerinde olmadığını, davacının iddia ettiği üzere davalı idarenin yüklenici olan dava dışı işverene müdahale etmesi, işçi temini, işçilerin işe alınması veyahut çıkarılması gibi hususlarda müdahale etmesinin söz konusu olmadığını, davalıya yüklenilebilecek bir muvazaalı durumun olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.01.2016 tarihli kararı ile; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu, işçilerin TİGEM işyerinde ve asıl işinde çalıştıkları, emir ve talimatların davalının hizmetinde çalışan şefler tarafından verildiği, davacının iş sözleşmesinin kırıldığı andan itibaren davalı TİGEM işçisi olarak kabul edilmesi gerektiğinden davalı Kurum nezdinde kadrolu çalışana uygulanan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.11.2016 tarihli kararı ile; Mahkeme kararında yer verilen hukuki gerekçenin yeterli olmadığı, fazla çalışma ücreti alacağı hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin yerinde olmadığı, Bakanlık tarafından hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğuna ilişkin Bakanlık müfettişlerince yapılan tespite karşı iptal davası açıldığı savunulmuş olmasına rağmen muvazaa tespitine karşı açılan davanın sonucu beklenilmeksizin eksik araştırma ile karar verilmesinin hatalı olduğu, davacının toplu iş sözleşmesinin tarafı Sendikaya üye olup olmadığı ve toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı hususu araştırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29.11.2017 tarihli kararı ile; bozmaya uyulmasına karar verilerek, davanın Ankara 4. İş Mahkemesinin 2015/636 Esas sayılı dava dosyasında davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, yapılan araştırma sonucunda davacının sendika üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı ödemediğinin bildirildiği; ancak 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca yöntemince yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğu, 94 No.lu Sözleşme hükümlerine göre kamudan iş alan işverenler çalıştırıldıkları işçilere sendika üyesi olup olmadıklarına bakılmaksızın işkolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesindeki hakları uygulamak zorunda olduğundan bu Sözleşme'nin emredici nitelikte bulunan 1 inci ve 2 nci maddeleri somut olaya uygulanmak suretiyle davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacaklara da hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.03.2018 tarihli kararı ile; 17.11.2016 tarihli bozma kararı içeriği dikkate alındığında davalı savunmalarında bahsi geçen ve muvazaa tespitine ilişkin açılan Ankara 26. İş Mahkemesinin 2016/774 Esas sayılı dava dosyasının da sonucunun beklenilerek karar verilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmamasının hatalı olduğu; ayrıca muvazaanın kesinleştiği dosyada iptali istenen raporun davalı ile dava dışı ... Gıda Tarım Ürünleri İnş. Malz. Nak. Tem. Hiz. Ltd. Şti. arasındaki 14.11.2013-13.11.2014 dönemini kapsayan sözleşmenin muvazaalı olduğunun tespitine yönelik olduğu, davacının adı geçen Şirkette çalışmadığı, bu sebeple söz konusu dosyanın davacı bakımından emsal teşkil etmediği, diğer ilgili dosyanın örneğinin getirtilerek muvazaa tespitinin iptaline yönelik bir dava olup olmadığı araştırılıp ilgiliyse sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği; alacak dönemini kapsayan toplu iş sözleşmelerinin tarafının farklı sendikalar olduğu, bu nedenle bozma kararı gereğince her bir davacının sendika üyesi olup olmadığı araştırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiği; ayrıca davacının sendika üyesi olmaması hâlinde davacıya emsal olacak davalı TİGEM işçisi olarak çalışıp sendika üyesi olmayan ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçi olup olmadığı araştırılarak bunun ücret bordroları dosyaya getirtilmek suretiyle davacının buna göre fark işçilik alacakları bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda beklenilmesine karar verilen Ankara 26. İş Mahkemesinin 2022/299 Esas, 2023/122 Karar sayılı dosyasında 2013- 2014 yıllarını kapsayan hizmet alımı sözleşmesi ve ihale şartnameleri yönünden muvazaa tespitinin iptaline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının sendika üyeliğinin yahut dayanışma aidatı ödemek suretiyle işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerinden yararlanma talebinin bulunmadığının davacı vekilinin celse beyanı ile sabit olduğu, yapılan araştırma neticesinde davalı nezdinde davacının emsali sendika üyesi olmayan işçinin bulunmadığının da sabit olduğu, dolayısıyla davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar ile ücret fark alacağına hak kazanamadığı, işyerinde üç vardiya hâlinde çalışan davacının fazla çalışma ücretinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin sendika üyesi olup olmadığına yahut dayanışma aidatı ödeyip ödemediğine bakılmaksızın 94 No.lu Sözleşme uyarınca işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, bu taleplerinin kabul görmemesi hâlinde ise muvazaanın tespitine bağlı olarak kadrolu işçiler ile davacı arasındaki ücret farkının hüküm altına alınması gerektiğini, Mahkeme kararının gerekçesinin yetersiz olduğunu, kesinleşen muvazaa tespiti ve muvazaa tespitinin iptaline ilişkin kararlar arasında çelişkiler bulunduğunu, dava dilekçesinde ücret farkı alacağına ilişkin taleplerinin terditli olmasına rağmen söz konusu hususun dikkate alınmadığını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı Kurum ile davacının bünyesinde istihdam edildiği dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının davalı Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususu ile davacının emsali ve kadrolu sendika üyesi olmayan işçinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak davacının ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası, 5, 32, 34 üncü maddeleri.

3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi ile Mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun 9 uncu maddesi.

4. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ana Statüsü.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.