"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyası ile işçilik alacaklarına yönelik dava açtığını, davalı tarafın da Çorlu 2. İş Mahkemesinin 2019/376 Esas sayılı davası ile müvekkiline karşı tazminat davası açtığını, dava safahatında davalı tarafın Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyasına sunduğu iş sözleşmesinin 6 ncı maddesinde tahrifat yapıldığını, anılan dosya kapsamında tanık beyanları alınırken tanık N.Ç'nin Çorlu 2. İş Mahkemesinin 2019/376 Esas sayılı dosyasının 22.06.2021 tarihindeki duruşmasında ve Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/2712 Soruşturma sayılı dosyasında verdiği beyanında davalı Şirketin fazla çalışma ücreti ödememek için patronları tarafından sözleşme tarihinden sonra tahrifat yaptırıldığını, sözleşme metninin küçük harflerle yazıldığını, "Fazla çalışma ücreti brüt maaşın içindedir." cümlesinin sözleşme metnine büyük harflerle sonradan eklendiğini beyan ettiğini, davalıdan dava konusu sureti sunulan sözleşme metninin aslının istenmesi ile ... üzerinde grafolojik inceleme yaptırılmasını ve sözleşme üzerinde tahrifat yapıldığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, tespit davasının Sulh hukuk mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğini, davanın bu yönden reddine karar verilmesi gerektiğini, hukuki yararın dava şartı olduğunu ve bu sebeple eda davası açılmasının olanaklı olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağını, işbu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın görevsizlik sebebiyle reddine, bu mümkün değil ise yargılamaya konu davanın Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı eda dava dosyası üzerinden derdest olması sebebiyle derdestlikten ve tespit davası açılmasında hukuki yarar görülmediğinden reddine, bu da mümkün değil ise Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/2712 Soruşturma numaralı dosyası üzerinden yargılamaya konu husus ile gerekli yargılama neticelenmiş olduğundan davanın kesin hüküm sebebiyle reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararı ile; davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma, diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, bu şartların bulunmaması hâlinde tespit davasının dinlenmeyeceği ve davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekeceği; somut olayda, davacı tarafından davalıya karşı fazla çalışma ücreti alacağı ve bir kısım işçilik alacaklarının tahsili talebi ile Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyası ile alacak davasının açıldığının ve hâlen derdest olduğunun anlaşıldığı, hâl böyle olunca taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 6 ncı maddesine "Fazla çalışma ücreti brüt maaşın içindedir." cümlesinin sonradan eklenip eklenmediği, bu suretle sözleşmede tahrifat yapılıp yapılmadığı hususunun Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyasında görülen alacak davasında çözümlenecek olup davacının eds davasında yargılama devam ederken aynı konuda ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davada tarafları aynı olan Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyasına davalı tarafından delil olarak sunulan iş sözleşmesinde tahrifat olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, Çorlu 3. İş Mahkemesi dosyasında fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti talep ettiklerini, davalı tarafından sunulan iş sözleşmesindeki tahrifatın tespiti hâlinde müvekkilinin fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücretinin Mahkemece kabul edilebileceğini, tahrifatın tespit edilememesi hâlinde ise müvekkilinin işbu taleplerinin kabul edilmeyeceğini, verilecek kararın Çorlu 3. İş Mahkemesinin 2021/89 Esas sayılı dosyasını doğrudan etkileyeceğini, bu nedenle hukuki yarar olmadığına dair verilen kararın yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararı ile; taraflar arasında derdest olan bir eda davası varken ve davacının işbu davada tespitini talep ettiği tahrifat iddiasını ileri sürebilecekken ayrı bir dava açmasında hukuki yararı bulunmamakta olup İlk Derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu, usul ve kanuna aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulüne karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının somut tespit davasını açmakta davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı konusundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesi, 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ile 115 inci maddesi.
. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2019 tarihli ve 2017/8-1854 Esas, 2019/1096 Karar sayılı kararında tespit davalarında hukuki yarara ilişkin ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (..., E.: Davada Menfaat, ... ..., Ankara 2009, s. VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, 'hukuki ve meşru', 'doğrudan ve kişisel', 'doğmuş ve güncel' olması gerekir (..., s. 135).
(...) Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada hâlen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (..., H./..., O./ ..., M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 297).
(...)Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkâr ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır (..., R./ ..., E./ ... ..., S.: Medeni Usul Hukuku , Ankara 2017, s.287).
Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur (... / .../ ..., s. 296-297).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. ile 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.