"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/313 E., 2023/966 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki iş müfettişi teftiş raporuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işbu karara direnilmiştir.
Direnme kararının davacı ... taraf olmaktan çıkarılan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ile davalı ... vekillerince temyiz edilmekle, Dairemizin 25.10.2023 tarihli kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hüküm olduğu belirtilerek temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.05.2014 tarihli kararı ile, ortada kanunlarla belirlenen ve Hukuk Genel Kurulunun görev alanına giren bir karar bulunmadığından davacı ... davalı Bakanlık vekillerinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerektiği belirtilerek dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından Dairemize gönderilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... tarafından 21-22.08.2014 tarihleri arasında yapılan teftiş sonucunda düzenlenen raporda müvekkili Şirkete ait işletmede ve işyerine bağlı üretim alanı olan kafeslerin bulunduğu yerde çalışan personelin 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na (854 sayılı Kanun) tâbi olduğu yönünde tespit yapıldığını, ancak bu tespitin yerinde olmadığını, müvekkili Şirketin tüm işçilerinin 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında bulunduğunu ileri sürerek Şirket işçilerinin 4857 sayılı Kanun'a tâbi olduğunun ve işçilerin herhangi bir hak kaybının bulunmadığının tespiti ile bu doğrultuda iş müfettişi teftiş raporundaki tespitlere itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı konumunda iken taraf olmaktan çıkarılan ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, henüz tebliğ edilmiş bir idari para cezası bulunmaması ve itirazın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılmasının gerekmesi nedeniyle iş mahkemesinde dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını ve ayrıca müfettiş raporlarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Yargılama aşamasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi uyarınca taraf hâline gelen ... (Bakanlık) cevap dilekçesinde; teftiş raporunun çalışanların beyanları üzerine hazırlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2016 tarihli ve 2015/329 Esas, 2016/454 Karar sayılı kararı ile; ... İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda işverence yerine getirilmesi ve uyulması gereken hususlara ilişkin tespitin 1 inci maddesinin iptaline, tüm çalışanların 4857 sayılı Kanun kapsamında olduğu yönündeki davacı isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.01.2017 tarihli ve 2016/219 Esas, 2017/46 Karar sayılı kararı ile; ... lehine 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiği, ayrıca davaya konu raporun genel bir tespit mahiyetinde olup bireysel alacak tespitinin raporda yer almadığı, 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına dair yapılan tespitlere karşı dava açılabileceği, kanuni nitelik taşıyan bir belirlemenin dava konusu edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli ve 2017/30888 Esas, 2020/7947 Karar sayılı kararı ile davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/1164 Esas, 2020/1479 Karar sayılı kararı ile; hukuki yararın ihtimale göre belirlenemeyeceği, somut vakıaların esas alınması gerektiği, davaya konu olayda tespite dayalı bir idari para cezası bulunmadığı gibi davanın kabulüne karar verilmesi durumunda davada taraf olmayan ancak ileride 854 sayılı Kanun hükümlerine tâbi çalıştıklarını iddia edecek işçiler aleyhine usuli kazanılmış hak oluşacağı, bu durumun da adil sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
C. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davacı ... taraf olmaktan çıkarılan davalı ... vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
D. Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2021/(22)9-531 Esas, 2022/1575 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararı ile direnme kararı arasında taraf olmaktan çıkarılan Türkiye İş Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin farklılık bulunduğundan ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi mümkün, usulüne uygun olarak oluşturulmuş direnme kararı bulunmadığı, bu nedenle usulüne uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturulması ve buna uygun olarak da gerekçeli karar yazılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı usulden bozulmuştur.
E. Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararına uyulmuş; ancak Dairemizin bozma kararında belirtildiği şekilde işin esası ile ilgili değerlendirmeler yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Karara karşı süresi içinde davacı ... davalı Bakanlık vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, müvekkili Şirkete ait işyerinde deniz taşımacılık işi yapılmayıp deniz taşıma işinde çalışan bir işçi de bulunmadığını, tüm çalışanların 4857 sayılı Kanun kapsamında olduğunu bu yönde Bölge Adliye Mahkemesince verilen ret kararının hatalı olduğunu, taraf olmaktan çıkartılan Türkiye İş Kurumu Müdürlüğü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Bakanlık vekili, kararın eksik inceleme sonucu verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca usul yönünden bozulmasından sonra Mahkemece direnme kararından dönülerek Dairenin bozma kararına uyulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun' un 294 ve 297 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli ve 2017/30888 Esas, 2020/7947 Karar sayılı kararı ile bozulmuş; Mahkemece bu bozmaya karşı direnilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı, Yargıtay Hukuku Genel Kurulunca usulden bozulmuş ve bozma üzerine Mahkemece bu kez Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak dava kısmen kabul edilmiştir.
2. Öncelikle belirtilmelidir ki mahkemelerin direnme kararları bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Direnme kararı ile mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararın direnme doğrultusunda yazılmasından ibarettir. Bu bakımdan direnme kararından dönme (rücu) mümkün değildir. Esasen ilâmın tefhim edilen karara uygun yazılması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardandır.
3. Nitekim bu kurala kanun koyucu 6100 sayılı Kanun'un 294 ve 297 nci maddeleriyle hayatiyet kazandırmıştır. Gerçekten de, 6100 sayılı Kanun’un 294 ve 297 nci maddeleri emredici hükümlerden olup kamu düzeni amacı ile getirilmişlerdir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni bir hüküm kurulamaz. Aksinin kabulü Mahkemelere güveni sarsacağı için hiçbir suretle üstün görülemez.
4. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Kanun’da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
5. Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
6. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına karşı direnme kararı vermesi ile direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/12 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı).
7. Burada hemen belirtmek gerekir ki usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
8. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut uyuşmazlıkta; Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilmekle davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Her ne kadar direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca bozulsa da bozma esasa yönelik olmayıp usule yöneliktir. Bu hâlde Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya konu usuli eksiklik giderildikten sonra direnmeye uygun karar verilmesi gerekir. Mahkeme, direnme kararından dönerek Özel Dairenin bozma kararı doğrultusunda yeni bir karar veremez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt V, Ankara, Altıncı Baskı, 2001 s.4681). Yukarıda açıklandığı üzere, direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının esastan incelenmediği gözetilerek direnmeye uygun karar verilmesi gerekirken direnmeden dönülerek bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması usuli kazanılmış hak ihlaline yol açmakla bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.